1/11. Bölüm (Sürprizz!)

1K 76 17
                                    

Bedenin yükünü Ayaklar taşır,

Ruhun yükünü yürekler ...

(Can YÜCEL)

Bölüm şarkısı; Whitney Houston : I will always love you :)

Multimedya; Herdem Keskin (yeni hali)

HERDEM KESKİN ; 

Avucumda hissettiğim sıcaklık ile küçük kızın bir hayal değilde gerçek olduğunu anlamıştım.

Öylesine duru bir güzelliği var ki mavinin en açık tonu gözleri ve siyah saçlarının uyumu ile bir prenses edasıyla duruyordu karşımda.
Nerden çıktığını anlayamadığım küçük camdan bir kuleyi avucuma bıraktı ve sanki çok gizli birşeymiş gibi usulca fısıldadı.

"Bunu senin odanda bulmuştum. "

Avucumda duran camdan yapılmış küçük bir kuleyi geçtim ne söylediğini bile idrak edememiştim şuan için dikkatimi çeken tek şey gözlerinde ki o eşsiz  parıltı olmuştu.
Şuan herşeyi unutmuş ve onun gözlerine bakarak kaybettiğim o umudu tekrar kazanmaya başlamıştım.

Boş olan elimi yumuşak saçlarına uzattığım sırada duyduğum sesle elim havada asılı kalmıştı.

"Sakın ona dokunma! "

Bakışlarımı mavi gözlerden çevirip Mahirin buzdan siyah gözlerine diktim.
Ve sanki bir inat misali havada duran elimi tekrar indirerek küçük kızın saçlarıyla buluşturdum.
Bukleleri parmaklarıma dolanınca daha çok hoşuma gitmişti.
Ve sanırım bu durum küçük kızın da hoşuna gitmişti.. 

"Baba neden bana yalan söyledin? "

Küçük kızın bir anda Mahire baba demesiyle yaşadığım şok anlatılamayacak kadar büyüktü.
Bu güzel ve narin kızın babası kesinlikle bu taştan adam olamazdı.
(Taş kelimesini yanlış yerlere çekmeyin yani o anlamda kullanmadım tamam taş gibi ama...  Off ne diyorsun Herdem!)

Kendimle girdiğim şu savaşa son vererek bakışlarımı Mahir ve Perinin arasında dolandırdım.
Mahir sinirli bir şekilde ellerini saçlarına daldırdı,  ne yapacağını bilmiyormuş gibi bir hali vardı.

"Ben sana asla yalan söylemem Peri.
O senin annen değil senin annen öldü! "

Mahirin kelimeleri teker teker kalbimi delip geçerken ayakta durmaya zorlanıyordum.
Bu kelimeler küçük bir çocuk için büyük bir travmaydı.
Bu bedeniyle nasıl bu kadar umut dolu olabiliyordu.
Ve tek anlamadığım nokta bana neden anne demişti?
Acaba ilk defa mı babasının yanında kız görüyordu?
Kafamda ki sorulardan kurtulma sebebim olan şey Perinin hıçkırığı olmuştu.
Bana arkası dönük bir şekilde babasına bakıyordu.

Küçük ellerini ceplerine yerleştirerek cebinden küçük bir resim çıkardı. 

Bir süre resme bakarak bakışlarını bana çevirdi. 

Utançtan kızarmış ve mahçup gözlerle baktım mavilerine. 

Utanıyordum çünkü şuan yaşadığı hayal kırıklığına ben sebep olmuştum.

Keşke hiç karşına çıkmasaydım küçük prenses...  Üzgünüm... 

Yaşlı gözlerle baktı gözlerime...

"Ba-bak işte an-annem." 

Mahir sinirle periye yaklaştı ve elindeki resmi bir hışımla çekti.

"Peri sana annen değil dedim! Şu resme bir kere daha bak annenin saçları siyah kumral değil ve gözleri mavi kahverengi değil! Ve bir daha sakın şu aptal sürtüğü annene benzetme! "

ŞAHESER#wattpad2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin