But I heard you

409 68 51
                                    

Sesler Niall'ın beyninde tekrar tekrar yankılandı.

"Dengesizlik değil Vicky, o şizofren."

"O şizofren."

Yeniden başa sardı.

Zayn kıkırdadı.

"O şizofren."

Niall iki eliyle kulaklarını kapattı. Daha fazla duymak istemiyordu. Gözlerinden yaşlar akıyordu.

"Ve eminim, kişiliklerinden biri hackerdır."

"Kişiliklerinden biri."

"O şizofren."

"Dengesizlik değil Vicky, o-"
Niall, sesleri susturmak için tiz bir çığlık attı. Ağlıyordu şiddetle. Zayn'i dinlemek için kapıya kulağını dayamıştı, bunu neden yaptığını da bilmiyordu. Fakat duymasaydı herşey daha iyi olurdu. Kafasının içindeki kontrol edemediği organ, beyin, sürekli tekrarlıyordu o cümleleri. Her defasında kalbine ve sırtına ayrı bıçaklar saplanıyordu.

Zayn kendisine ihanet etmişti. Ona güvenini boşa çıkarmıştı. Sırrını Vicky'e söylemişti. Tüm mutluluğunu, huzurunu yerle bir etmişti.

Şeytandı Zayn. Neden inanmıştı ki ona?

Zayn içeri girdiğinde Niall kanepede büzülmüş oturuyordu. Yüzü ağlamaklıydı, başını eğmiş ve dizlerini kendine doğru çekmişti. Titreyen ellerinden biri sıcak çikolata kupasının kulpunu kavrıyordu.

Zayn masaya doğru yürüdü ve kendi bardağını aldı.

"Önemsiz bir telefon," dedi pürüzsüz bir sesle. Niall başını kaldırdı ve şaşkın gözlerle ona baktı. Nasıl bu kadar iyi yalan söyleyebiliyordu?

"Sıcak çikolatanı soğutma." Dedi Zayn. Niall bunun üzerine ona bakmayı kesti ve elindeki bardaktan bir yudum aldı. Normal bir tadı olmasına rağmen zehir gibi geldi ağzına. Yüzünü buruşturdu.

"Biliyor musun Zayn, saat geç oldu. Kalksam iyi olacak." Dedi gergin bir sesle. Zayn gözlerini kıstı. Niall'ın bu ruh hâli değişimini anlayamamıştı. 10 dakika öncesine kadar ona hayranlıkla bakan çocuk, şimdi ilk randevudan kaçmak mı istiyordu?

"Acelemiz yok." Dedi ona bakarak. Belki de bir hayal gördü, diye düşündü.

"B-benim var," dedi Niall. Kekelediği için kendine lânet etti içinden. Maalesef yalan söyleme konusunda bu esmer adam kadar başarılı değildi.

"Annenle de konuştum. Neden gitmek istiyorsun ki?" Zayn şüpheli bir sesle sordu.

"Ödevlerim var," Niall kısık ve titreyen bir sesle cevapladı. Zayn, sarışın çocuğun telefon konuşmasını dinlemiş olup olamayacağını düşünmeye başladı. Neden dinlesindi ki? Niall telefon dinleyecek biri gibi değildi.

"Bir saatten önce kalkamazsın." Net bir şekilde belirtti; biraz da sert. Bu Niall'ın içini ürpertti, ki tüm bu olanlar onu yeterince korkutuyordu zaten.

"Gezmeye ne dersin? Burada canın sıkılmış gibi." Zayn'in sesi bir öncekine oranla yumuşamıştı, fakat Niall; gözlerindeki ifadeden hâlâ ona karşı çıkmaması gerektiğini anlıyordu.

"Tamam," dedi ayağa kalkmadan önce. Birazdan kulübeden çıktılar. Patikanın devamında yürürken esen rüzgâr Niall'ın sarı saçlarını dağıtıyordu, başını eğmiş, yere bakıyor ve ne kadar güzel göründüğünden habersizce yüzünü saklıyordu, bu Zayn'de ona bakma isteği uyandırıyordu.

"Nasılsın? Halüsinasyon falan görüyor musun?"

Zayn'in yumuşak sesi, sonbahar yapraklarının arasındaki sessizliği bozdu. Niall ona seninleyken hiç halüsinasyon yok, demek istedi. Fakat Zayn'e güvenemiyordu. Artık ona kendisi hakkında bir şey söylemek istemiyordu.

"Bu aralar görmüyorum. İlaçlar sayesinde, neredeyse hiç görmüyorum gibi bir şey aslında. Nadiren oluyor yani."

Niall'ın ses tonu son derece kendinden emindi, ki bu da içindeki kişiliklerden biri olan Bay Murphy sayesindeydi. Bay Murphy herşey hakkında kendinden emindi, fikirlerini korkmadan belirtir ve gerektiğinde çok rahat yalan söylerdi. Niall onu bazı yönlerden Zayn'e benzetti.

"Evine geldiğimde iyi görünmüyordun. Ve seni kafede gördüğümde de." Zayn'in kaşları havaya kalkmıştı, Niall nasıl halüsinasyonların nadiren olduğunu söyleyebilirdi? Onun kafedeki çığlığını, parktan onu aldığında arabadaki fısıltılarını, evine geldiğinde nedensizce yerde olmasını gayet net hatırlıyordu. Ve tabi, sen gerçek değilsin deyişini de.

"Hayal görmüyordum, sadece bazı etkiler işte. Aslında genelde onlar da olmaz, ama şu sıralar daha önce yaşamadığım bazı şeyler yaşadım. Bilirsin," dedi Niall.

"İlk kez bir arkadaş edinmek, sonra tehdit edilmek ve de onu kaybetmek gibi."

Zayn şaşkın gözlerle Niall'a baktı. Bu kadar uzun ve açık konuşması onu şaşırtmıştı.

"Bunun için üzgünüm," dedi şaşkınlığını belli etmeden.

"Sadece sevdiğim kızı kıskanıyordum. İnan bana, onu kaybedince tamamen saçmaladığımı anladım."
"Onu sevdiğimi sanıyormuşum ben sadece. Çocuk gibi kıskanıyordum, benim olmasını istiyordum. Ama şimdi düşünüyorum da, aşk bunun gibi bir şey olmamalı... Değil mi?"

Niall ona ifadesizce baktı. Kendisi de, Bay Murphy de, aşk kavramından çok uzaklardı.

"Heralde." Dedi belli belirsiz bir sesle.

Zayn ona kolunu attı ve kendisine göre daha minyon yapılı olan bu bedeni kendisine doğru çekti. Niall bu harekete uyum sağladı ama memnun olduğu da söylenemezdi.

"Yarın uygun mu? Seni bir yere götürmek istiyorum," dedi Zayn. Niall gözlerini ağaçların dibindeki yosunlarda gezdiriyordu.

"Şey, yarın uygun değilim. Annemle birşeyler yapmamız gerek."

Zayn bu cevaptan hoşnut olmamış göründü, gözleri Niall'ın mavilerini yakalamaya çalıştı ama başarısız oldu. Bu onun daha da somurtmasını sağladı.

"Keşke bana böyle davranmasan," dedi çocuksu bir sesle. Niall'ın ilgisini sonunda çekebilmiş olacak ki, mavi gözler ona çevrildi.

"Nasıl yani?"

Zayn omuz silkti.

"Bilmiyorum. Telefon konuşmam bittiğinden beri garip davranıyorsun. Sanki bir şey duymuşsun da buna bozulmuşsun gibi."

Niall'ın ağzı aralandı. Bu kadar belli miydi cidden? Zayn ne yaptığını söylesinde tam olsun, diye düşündü.

"Bunu da nerden çıkardın?" Dedi rahat olmaya çalışan bir tavırla. Bay Murphy kafasının içinde yavaşça buharlaşıyordu. Şapkası, her zaman taşıdığı evrak çantası ve takım elbisesi. Havaya karışıyordu.

"Niall, bak," Zayn durdu ve beyaz yüzü sıcak ellerinin arasına hapsetti.

"Ne duyduğuna ve ne gördüğüne güvenmenden çok, bana güvenmek zorundasın. Gözlerimin içine bak, bebeğim."

Niall aklı karmakarışık biçimde, baktı kahverengi gözlere. Kalbi "Ona güven!" diye o kadar güçlü haykırıyordu ki, mantığının sesini duyamadı.

"Güven bana," dedi Zayn.

"Koşulsuzca."

Ve Niall, Zayn Malik'e güvendi. Hiç güvenmemesi gereken bir zamanda.

Unidentified /ZiallHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin