Uzun zamandır yazmıyorum içimden geldiği gibi.Herhalde kafamdaki sorunların,günlük yaşantımı daha çok etkilemesiyle alakalı bir durum bu.Bazen düşünüyorum da insan doğası nasıl zıtlıklar üzerine kurulduysa,yaşımızla dertlerimiz arasında da bir ters orantının var olması gerekmiyor mu? Mesela yaşlanıp artık ölmeyi beklediğimiz dönemlerde mutlu olmayı hak etmiyor muyuz ? Anne ve babamızla birlikte daha çok zorluğa karşı çıkmak temel fizik kurallarıyla bile mümkün oluyordu küçükken.Hadi ama bir düşünsenize güveniniz sarsıldıkça dertler artıyor,dertler arttıkça yalnızlaşıyorsunuz ve en nihayetinde bir bakıyorsunuz tek başınızasınız.işte bu varoluşsal problem şu ruhani buhranlarla dolu milenyum da kendisini daha çok gösteriyor.Ben genelde düşünürüm ; mesela bu insanın evrim sürecinde ruhani bir problem olarak devam mı edecek ? Yoksa gelecek nesiller için ütopik bir çözümlemesi mümkün mü ? Gece yatağınıza girdiğinizde ya da akşam vakitlerinde yolda yalnız başınıza yürürken aklınıza gelen şeylerin tamamı mutluluk,üzüntü,kaygı,korku tarzında duygusal insani yanlarla alakalı olurken,hala bütün insanlığın en önemli derdinin maddi kazançlar için yaptığı savaşlarda farklı devletleri desteklemesi midemi bulandırıyor.Ve artık yüzeyselleşen insan ilişkileri,iğrençleşen merhametsiz toplum ve kimsenin en ufak bir inancı olmasa da aradığı aşk vb. terimler her geçen gün artarken çok sevgili edebiyatçılarımız ve dahi bilim adamlarımız her gün yeni bir aforizmayla karşımıza çıkmaktalar.Genel umursamaz tavrımı bir yana bırakarak bütün insan ilişkilerini reddettiğimi belirten bu beyannameyle istifamı sunuyorum. Bilgilerinize arz ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arta Kalanlar
PoezieTerkedilmiş,Bir parçada olsa sevmiş,Sevdiğini kaybetmiş tüm yalnız ruhlara ithafen...