BOLUM 13

77 27 7
                                    


Deli gibi atan kalbimle hızlı hızlı nefes alıp verdiğimi anlamak zor değildi. Hızlı hızlı nefes aldığım için ellerim uyuşmaya başlıyordu. Aldığım nefes ciğerlerimi dolduruyordu ama istem dışı derin derin nefes almaya devam ediyordum vücudumun korkudan kasılması her yerimi ince sızıyla buluşturuyordu.

Pusat öfkeyle yüzüme bakıyordu. Ne diyecektim şimdi kızgın çıkan sesle
“Birini dinlemek çok ayıp bücür bu sana öğretilmedi mi” dedi.

Nutkum tutulmuş bir şekilde öylece ona bakıyordum cevap alamayınca daha çok sinirleniyordu bunu biliyordum. Ama konuşamıyordum ne yapa bilirdim ki alayla yine bakmaya başlamıştı bu bakış beni deli ediyordu.
“Demek cevap vermiyorsun kuzenin sana benden uzak durmanı söylemedi mi sana” diye sorunca aklıma konuşmalarımız geldi. Kolumdaki parmaklar sıklaşınca kendime gelip cevapladım
“Söyledi ama ben seni dinlemiyordum ki bura bahçe sonuçta herkes gelebilir” diye kendimi savunmaya çalıştım umarım başarılı olmuşumdur. Pusat tek kaşını kaldırıp o nefret ettiğim bakışını yüzüne yerleştirdi bundan sonrasını tahmin ettiğim için bu sefer arkada kalmak gibi bir salaklık yapmamaya karar verip kolumu parmaklarından kurtarıp arkamı dönüp sınıfa gitmeye karar verdim. Ama zevkli bir şeymiş bu bunu fark ettim. Yüzüm de aptal bir gülümsemeyle sınıfa girdim. Itır heyecanla konuşuyor Esinde bıkkın bir şekilde onu dinliyordu galiba Itır yine izlediği bir filmin karakterini anlatıyordu. Esin beni görünce sinsi bir şekilde gülüp

“Aha Itır böcüğüm eti Tutkun gelmiş ona da biraz anlat eminim onun da çok ilgisini çekecek” diyip

bana bakmaya başladı Itır hızla arkasını dönüp avını yakalamış bir kaplan gibi bakmaya başladı. Gözlerimi kısıp Esine baktım alçak seni bu yaptığın kalleşlik Esin hanım Esin omuzlarını kaldırıp indirdi gözleriyle Itırı işaret etti. 

Tam bir saattir yabancı bir karakteri dinliyorum. Daha filme geçiş yapamamıştık düşünün artık ders boş olduğu için sınıfta kimse yoktu sadece biz vardık.Bu gün yeterince heyecan yaşamıştım zaten son saatlere yakın olduğumuz için çantamı omzuma takıp Itıra bakıp
“ Itırcım benim biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var da çıkıyorum sonra gerçekten dinlerim” Dedim. Esine dönüp
“Barışa söylersiniz” dedim. Kızalar fazla soru sormadıkları için hızla sınıftan çıkıp merdivenlere yöneldim. Pusat yukarı çıktığı için merdivenlerde karşılaştık kaşları çatık bir şekilde çantama ve bana bakıyordu. Kitli olduğum gözlerden gözlerimi alıp yanından geçip okul binasından çıktım. İçimdeki anlamsız bu duyguyu biliyorum ama dillendiremiyordum.
Buruktum bir tarafım olmayacağını söylerken diğer yanım tüm gücüyle olması için Allaha yalvarıyor. Yürüdüğüm yol üzeri eski tarihi eser olduğu belli olan bir anıt gördüm. Etrafı palmiye ağaçlarıyla kaplıydı kule şeklindeki bir yapıydı sürgülü kapısından içeri girdim.

Etraf hafif solmuş yeşillikle kaplıydı kanarlarında kış çiçekleri bembeyaz bir daire çizmişti resmen aşağı doğru inen merdivenlerden inip kocaman bir dut ağacının altındaki bankta oturdum.

Burası çok huzur vericiydi kocaman dut ağacının yere serpilmiş sarı yaprakları ötüşen kuş sesiyle gözlerimi kapatıp huzura bıraktım. Kendimi kuşların ötüşen o güzel sesi, saçlarımın arasından geçip hafif dalgalandıran o ılık rüzgar, içime çektiğim o güzel kokulu kış çiçeği en önemlisi huzur veren o sessizliği işte benim istediğim huzur buydu.

Arkama yaslanıp bu anın tanı çıkarmaya baktım. Ne kadar süredir burada oturduğumu bilmeden giydiğim hırkamın içindeki telefonumun titremesiyle gözlerimi açıp telefonumu elime aldım. Esin arıyordu
“Efendim esin” dedim.
“Nerdesin Tutku”
“Dedim ya biraz yalnız kalmak istiyorum diye”
“Anladım ama bak burada merakla herkes senin nerde olduğunu bilmek istiyor “
“Çok güzel bir yerdeyim ama kimse gelmesin ben geliyorum okulda mısınz”
“Evet canım söyle gelip alalım seni “
“Gerek yok geliyorum” bu arada çantamı koluma takıp hızla merdivenlerden çıkmaya başlamıştım bile
“Tamam Tutku çabuk ol o zmn” dedi esin telefonu kapadım hırkamın cebine koydum.

Kurtsuz Çürük Elma Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin