BOLUM 12

87 27 13
                                    

Haftanın ikinci günüydü ama uyanmak zorluyordu Pusat dün her şeyi öğrenmişti bende onun hakkında bir şeyler öğrenmiştim tabi ama Barışın sözleri ağır geldiğinden belki ya da dün çalışmanın yorgunluğundan belki yataktan çıkasım gelmiyordu. Ama mecburdum yatağımdan doğrulup ayaklarımı sarkıtıp genleştim ayaklarımı soğuk parkeye temas edince ürperdim. Kasım ayına girdiğimiz için artık soğumaya başlamıştı havalar Antalya da kış 3 ay sürüyordu tıpkı buradaki gibi bu yönden hava değişimi yaşamadım ılık bir duşa girip çıktım. Formamı giyip odamdan çıkıp aşağı indim. Barış kahvaltı yapıyordu yanına oturup bende kahvaltı yapmaya başladım. Barış bir şeyler düşünüyormuş gibi dalmıştı. Masada ki eksikliği hissedince Barışa dönüp
“Amcamlar nerede?” diye sordum. Barış hızla bana dönüp şaşkınlıkla yüzüme baktı galiba yanına oturduğumda beni görmemişti.
“Dışarıda yapacaklar kahvaltılarını onlar” dedi. Kafamı olumlu anlamda sallayıp kahvaltıma devam ettim.
Bu gün Barışta kesin bir şey vardı. Kahvaltıda konuşmadı şuan araba yolculuğumuzda aynı sessizlikle devam ediyordu. Okula geldiğimizde arabadan inip Esinlerin oturduğu Çınar ağacının altına gittim. Oturdukları banka oturup ayaklarımı sallamaya başladım Esin ve Itır sorar gözlerle yüzüme bakıyorlardı Derin bir nefes alıp
“Dün Pusat bizdeydi ve Barışla kuzen olduğumuzu öğrendi” dedim. Kızlar büyümüş gözlerle bana bakıp
“Oha” dediler. Kapının önünde beliren Pusat kalbin ritmini bozması bir olmuştu bu nasıl bir duygu bütün vücudum elektriklenme olmaya başladı parmak uçlarım bile uyuşuyordu. Pusatla göz göz geldik bir anda kömür gözleri beni sebepsiz mutluluğa sürüklüyordu bu beni hem mutlu edip hem de üzüyordu çünkü Barış ondan uzak durmamı istiyordu. Dün akşam ki konuşmayı hatırlayınca gözlerim dolmaya başladı hızla gözlerimi kömür karası gözlerden çekip başımı önüme eğdim. Ona karşı bir şey vardı içimde ona çeken ama herkes ondan uzak durmamı söyleyip durmaları bir yandan tedirgin olmamı sağlıyordu. Başara bilir miydim uzak dura bilir miydim belki yapabilirdim. Itırın omzuma koyduğu eli ile kendime gelip ona baktım gülümseyerek
“Hadi sınıfa çıkalım” dedim. Kafasını sallayıp
“Olur çıkalım” dedi. Banktan kalkıp okul binasına yürüdük sınıfa girmeden önce tuvalete geçtik ellerimi yıkarken birkaç kız içeri girdiler boyları benden biraz uzun baya bakımlı tiplerdi biri esmer diğeri sarışındı. Gülerek birbirlerine bakıp konuşmaya başladılar. Itır ve Esin işlerini hallendikten sonra çıktın koridorda yürürken Pusat ve arkadaşları sınıfın kapısının önünde sohbet ediyorlardı. Kalbim yine ritmini şaşırmaya başlamıştı. Bu kadar heyecan bana biraz fazlaydı sanki elimi kalbimin üstüne koyup derin nefes aldım. Kızın biri nefes nefese yanıma gelip

“Müdür seni çağırıyor” dedi.

“Neden ki bir şey mi yaptım” diye sordum kız omuz silkip gitti Esin ve Itıra baktım ikisinde yüzünde değişik bir ifade vardı anlamadım korkuya ya da endişeye benziyordu. Esin omzuma dokunup

“İçeri girdiğinde dikkatli ol” dedi. Anlamaz gözlerle ona baktım Itır titrek sesle

“Bizde gelelim “dedi anlamadığım şey neden bu kadar abarttıklarıydı kızlara bakıp

“ Gerek yok ya ben giderim siz gidin “ dedim. Arkamı dönüp alt kata müdür odasına gittim kapıyı tıklattım.

“Gir” sesiyle içeri girdim

“Hocam beni çağırmışsınız” dedim.

Gülümseyerek beni baştan ayağa süzdü bu hiç hoşuma gitmememişti eliyle koltuğu gösterdi oturup ellerimi önümde birleştim masasının olduğu yerden kalkıp yanımdaki boş yere oturdu. Gerilmeye başlamıştım. Elimin üstündeki elini hissedince hızla elimi çektim.

“Hocam dersim başlıycak neden çağırdınızı söyler misiniz” dedim.

Gülümseyip elimi bacağıma koyup ovmaya başladı artık gerçekten korkmaya başlıyordum kendimi geri çekip ayağa kalktım benle birlikte oda kalkmıştı.

Kurtsuz Çürük Elma Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin