BÖLÜM

61 25 8
                                    

Arkam dönük öylece olduğum yerde kaldım. Gözlerim dolu dolu söyleni hazmetmeye çalıştım. Boğazımdaki yumru kalbimdeki sızı şimdi bu halde arkadaş kalmak saçma düşünce tebbesüm ettirdi bana yani ona çok yakın olucam ama bir o kadar uzak öylemi sürekli yanımda olucak ama ben ona doya doya bakamıycam oylemi “arkadaş” düşüncelerimin içinde dipsiz deniz miseli boğuşurken Pusatın o keskin ve hiç eksik olmayan öfkeli,sesi kulaklarıma doldu.
“Cevap vermiyor musun” dedi.
Cevap cevap bekliyor bu saçma sapan şeye cevap bekliyor peki öyle olsun kabul edicem belki beni sever bana  alışır diye kabul edicektim.Yüzümü dönmeden kafamı salladım kabul edercesine çünkü ağzımı açsam hüngür hüngür ağlıycaktım eminim hızlı bir şekilde yürüyerek okul binasına girdim. Nefesim ciğerlerime dolmuyordu. Göğüs kafesimin üstünde kocaman bir yük beni öylece nefessiz bırakıyor. Gözlerimden akan yaşı engelleyemiyorum. Koridorun başında Itır beni görüp koşarak yanıma geldi artık nasıl görünüyorsam korkmuş bir haldeydi şaşkın ve endişeli sesiyle
“ Eti Tutkum noldu sana neyin var gözlerin kıp kırmızı burnunda o çocuk mu Öldürcem o Pusat pisliğini sırık ama akılsız deyyus” dedi. Söyledikleri tebbesüm ettirdi yüzümde kalbim sızılar içinde ama ben yinede bu kız sayesinde güle biliyorum. Çatlak çıkan sesimle konuştum.
“Benimle arkadaş olmak istiyormuş Itır” dedim gözlerim dolu dolu Itır etrafına bakıp bana hızla sarıldı. Gözyaşlarım kendiliğinden süzüldü yanaklarımdan Itır kolumdan tutup bahçeye çıkardı. Güneşli hava karşı içimdeki fırtına hangisi galip gelir bu savaştan fırtına güneşin o sıcaklığını söndürür mü ya ikisi de bir olup bana savaş açmışsa Itır telefonla konuşuyordu. Ellerini saçlarının arasına geçirip ortalıkta dolaşıyordu telaşla telefonu kapatır kapatmaz yanıma oturup tekrar sarıldı tutmayı beceremediğim gözyaşlarım onun gösterdiği şefkatle daha çok akıyordu çünkü şuan bu gözyaşlarımı annemin dizinde dökmek istiyordum annemin arkadaşlığını, şefkatini, saçlarımı okşamasını özlemiştim artık tutamadığım hıçkırıklarım sesli bir şekilde dökülüyordu. Esinin soluk soluğa çardağa girişiyle gözlerimi ona çevirdim. Kaşlarını çatmış öylece bana bakıyordu ama gözlerindeki üzüntü onu ele veriyordu. Ayağa kalkıp karşısına geçip gözyaşlarımın içinde konuştum.
“Neden insan kendine acı vereni sever Esin bana arkadaşım ol dedi ben ne yaptım biliyor musun kabul ettim. Neden diyeceksin şimdi belki beni sever diye bir ihtimal sever diye kabul ettim” elimi kalbime götürüp “ama bak burası çok acıyor Esin” dedim. Esinin gözlerinden benim gibi yaşlar süzülüyordu tek farkımız vardı o benim için ağlıyordu bense imkânsıza umut bağladığım için

İnsanlar ne yaşarlarsa yaşasınlar yaşamaya devam ederler hep bende bunu yapıyordum. Hafta sonu olduğu için cafe de çalışıyordum aslında bu bana iyi geliyordu. Aklımdakileri dağıtıyordu olanlardan sonra artık daha güçlü durmam gerektiğini söyleyip duruyordum kendime bunu yapmak zorundayım çünkü omzumda hissetiyim elle kafa çevirip baktım patronum Görkem gülümseyerek bana bakıp
“İyi misin Tutku bu gün dalgınsın” dedi
“İyim özür dilerim dalmışım sadece” dedim. Kafasını sallayıp
“Peki öyle olsun karşı masa servis bekliyor hadi ona bak istersen” dedi kafamı sallayıp masaya doğru ilerledim.
Kafamı kaldırıp masaya baktığımda nefesim kesildi neydi bu şimdi ne oluyor burada böyle şaşkın gözlerle baktım sadece masaya yaklaşıp elimde ki menüyü uzatıp konuştum.
“Buyurun Tırtıl Hanım ve Ege Bey” dedim. Itır benim burada çalıştığımı biliyordu bilerek getirmişti sanki dur bakalım altından ne çıkacak Ege bir bana bir Itıra bakıyordu şaşkın gözlerle bu haline gülmeden edemedim. Itır da bu durumdan memnun olmuşçasına gülümsüyordu. Egeye karşı zafer kazanmış gibiydi. Anlamıyordum hiçbir şey bu durum ne alaka dayanamayıp sordum.
“Şimdi siz ikiniz burada baş başa ne yapıyorsunuz ya da şöyle söyleyim o birbirine 502 iki yapıştırıcısı misali yapışmış eller ne hepsini istiyorum “ dedim kollarımı göğsümde bağlayıp sol ayağımı yere vurmaya başladım. Ege tedirgin bir şekilde konuşmaya başladı hemen
“Biz sevgili olduk yani benim ona karşı olan duygularımı söyledim Itır bana inanmadı bende bu gün onunla geçirip ona güzel sürprizler yaptım ve sonunda inandı ama senin ve esinin karşı çıkmasından korktuğum için söylemesini istemedim çabuk kabul etti  beni de şaşırtı meğer aklında bu varmış bak Tutku benden hoşlanmıyorsun haklısın eşeklik yaptım ama nolur Itırla benim ilişkime karşı çıkma o size çok önem veriyor.” Dedi

Korkuyordu hem sesine yansıyordu hem de gözlerine benim hakkımda böyle düşünmesi beni üzmüştü hal bu ki benim aklımda onların arasını yapmak vardı.
“Ben asla böyle bir şey yapmam ben Itırın mutlu olduğunu görmek istiyorum sadece bana yaptıklarına gelirsek onları unutalı çok oldu sana bir şaka için kin tutacağımı sandın sadece Itırı üzme yeter” dedim.

Itır dolu gözlerle bana bakıp sandalyesinden kalkıp hızla boynuma sarıldı. Gülümseyip bende ona sarıldım Ege ye baktığımda oda dudaklarını oynatarak TEŞEKKÜR EDERİM dedi kafamı salladım. Egenin telefon sesi duygusal ortamı bozdu bir anda Itır benden ayrılıp Egeye baktı Ege telefona bakıp kaşlarını çattı. Itır merakla
“Kim arıyor” dedi. Ege telefondan başını çevirip bana baktıp cevapladı.
   “Barış” dedi. Anlamaz gözle ona baktım. Telefonu açıp masadan kalkıp bizden uzaklaştı Itırla ikimiz birbirimize baktık
Ege telaşla masaya gelip konuşmaya başladı.
“Benim gitmem lazım Itır seni eve bırakayım söz bunu telafi edicem” dedi korkmuş ve endişeli görünüyordu. Hemen ben sordum
“Barışa bir şey mi oldu” dedim.
“Hayır bak gitmem lazım “dedi. Kollundan tutup
“Bende gelicem barışı görücem” dedim kararlı bir şekilde
“Tamam” dedi önlüğü çıkarıp görkemden izin aldım koşarak çıktım AVM den Ege ve Itır beni arabada bekliyordu hızla bindim. Itırı bırakıp yola devam ettik tabi ıtırın meraklı mesajlarını saymazsak bir evin önünde durduk Ege baktım
“Geldik “dedi. Arabadan indim yeşil bahçeli renk renk çiçekleri olan bir bahçeydi mor lavantaların kokusu insanı çevreliyordu villanın bahçe kapısını saran sarmaşıklar hepsi mükemmel görünüyordu. Ege bahçe kapısında koşarak girdi bende arkasında kapıyı hızlı bir şekilde çalıp duruyordu. Kapının açılmasıyla bir şok daha yaşadım noluyor burada şaşkınlıkla
“Barış ne oluyor burada “ dedim o da benim kadar şaşkındı sonra kaşlarını çatıp Egeye baktı ege mahcup bir şekilde
“Çok ısrar etti abi ne yapayım” dedi. Kafasını sallayıp
“Sonra görüşecek “  dedi. Onlar içeri geçtiler bende arkalarından takip ettim içeriside tıpkı bahçesi gibi renk renkti galiba burada yaşanda benim gibi lavanta tutkulusuydu duvarlar lavanta rengi koltuklar çiçek desenliydi insanın içini açıyordu bahçeye bakan boydan cam duvar vardı. Krem rengi halısıyla bütünleşmiş bir o kadar ferah bir ev hoşuma gitmişti ev Barış ve Ege konuşmaya başladı Barış telaşla
“Oğlum sevda teyze ateşler içinde yanıyor ne yapcam bilemedim.” Dedi. Sevda teyze de kimdi noluyor burada kafam karıştı iyice Ege konuşmaya başlıyınca dikkatli bir şekilde dinledim.
“Abi ne yapcaz bilmiyorum ki aradım ulaşılmıyor kesin yine kavgaya gitti hastaneyede götüremeyiz” dedi merdivenlerden çıkmaya başladılar bende arkalarından bir odanın kapısını açıp içeri girdiler yatakta yatan bir kadın vardı. Siması tanıdık gelmişti esmer teni gözünün hemen altındaki beni çok tanıdıktı. Barış yanına gidip koltuğunu altından dereceyi çıkartım 40 derece diyo oğlum bu alet kaşlarımı çatıp onlara baktım kadının ateşi var ve onlar ellerine ne geçmişse üstüne örtmüşlerdi. Hızla Barışın yanına gidip kenara çektim annem hemşire olduğu için her şeyi öğretmişti bana bende onun gibi hemşire olmak istediğimi söylediğimde kadının üzerindekileri hızla yere fırlattım elimi anlına koydum gerçekten ateşi yüksekti Barışa dönüp öfkeyle
“Ateşler içinde kadın üzerine bu kadar şey örtülür mü bu kadar mı ? cahil oldunuz çabuk banyo ya götürmeme yardım edin hadi bakmayın” dedim. Barış ve Ege benle birlikte banyo ya getirdiler suyu çok soğuk olmıycak şekilde ayarlayıp Barış ve Ege ye dönüp
“Siz çıkın” dedim. Barış
“Tek başına nasıl yapacaksın Sevda teyze sana oranla daha iri” dedi.
“Normal zaman olsa senin bu lafını sana yedirtirdim ama şuan zamanı değil çıkın ben hallederim” dedim. Sevda teyzeyi zorlukla kaldırıp kabine soktum suyu başına tuttuğumda gözlerini hafif aralayıp kekeleyerek
“So-soğuk” dedi.
“Üzgünüm ama böyle olmalı” dedim. Sevda teyzeyi oturtup kıyafetlerini çıkarmaya başladım tabi bende sudan nasibimi alıyordum. Vücut sıcaklığının hafif düşmüş olması beni rahatlatmıştı onu suyun altında bırakıp beyaz dolapları karıştırmaya başladım. Lavanta moru havluyu görür görmez elime alıp Sevda teyzenin yanına gittim suyu kapatım. Kabinden çıkmasına yardım ettim beni tanımadığı için garip garip bakıyordu. Hala gözleri yarı baygın bakmasına rağmen havluyu bedenine sarıp banyodan çıkmadan önce Barışa seslendim.
“Arkanızı dönün çıkıcaz” dedim. Banyodan çıkıp odaya geçtik dolaplardan iç çamaşırı ve kıyafet çıkarıp giydirmeye başladım fazla kalın olmaması şartıyla tabi yatağa uzatıp
“Döne bilirsiniz” dedim Ege ve Barışa ikisi de aynı anda dönüp Sevda teyzenin yanına geldiler değer verdikleri çok açık ortadaydı Barış bana bakıp
“Sende ıslanmışsın” dedi omuz silkip
“Önemli değil şuan Sevda teyzenin hala ateşi var ve vücut direnci çok zayıf serum takmam lazım” dedim. Ege gözlerini büyütüp
“ sen mi takacaksın nasıl yapacaksın hemşire bile değilsin ya yanlış bir şey yaparsan” dedi korku ve endişeyle
“Merak etme daha önce kendime bile taktım biliyorum ve emin ol kendimden emin olmasaydım yapmazdım” dedim. Kafasını sallayıp
“Tamam Peki ne lazım bize söyle alıp gelelim” dedi.
“Şimdi intranet, pamuk, etil alkol olmazsa kolonya turnike zaten eczaneye söylerseniz serum seti verin diye verecektir her şeyi birde tabi grip için uygun ilaçları özelliklede birkaç vitamin tüpü isteyin seruma katmam için” dedim. İkisi de kafasını sallayıp çıktılar oda dan onlar gelinceye kadar bende Sevda teyzenin ateşini kontrol altında tutmaya devam ettim kimdi bu kadın bilmiyorum ama barış çok önem veriyordu korkusunu göre biliyordum.

Ege içeri girip poşeti bana uzattı poşeti alıp işime koyuldum Ege beni meraklı gözlerle izliyordu Turnikeyi Sevda teyzenin koluna bağladım. Ege bir bana bir Sevda teyzenin koluna bakıyordu kelebeği elime aldım damarın üzerine getirince Ege korkuyla elimi tutup
“Onu koluna mı batıracaksın” dedi. Gülerek Egeye baktım cevapladım.
“Yok, ege aslında bunu senin popuna batırmak için aldırdım ne dersin” dedim. Korkuyla elini kolumdan çekip
“O iğneyi benden uzak tut Barışın neden gelmediğini şimdi anladım” dedi. Hızla oda dan çıktı arkasından gülerek baktım sonra dönüp işime devam ettim. Serumun içine şırıngayla vitaminide enjekte ettikten sonra dönüp Tekrar ateşine baktım sevda teyzenin kimdi bilmiyorum ama kalbimi hızlı attıran adama çok benziyordu. Tenin rengi beni baygın bakarken bile görünen kara gözleri tıpkı onun kadın haliydi düşünceler dalıp engin denizlere kulaç atarken adımı duymamla kalbim yerinden atarcasına atması bir olmuştu koku çok tanıdıktı saçlarımın arkasında hissetiyim nefesle nefesim kesildi.       
EVET ARKADASLAR YENI BOLUM GELDI SIZDEN RICAM FIKIRLERINIZI YAZMANIZ SEVILIYORSUNUZ 💕😘😍 KOCAMAN KALPLE

Kurtsuz Çürük Elma Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin