"Hadi gençler! Biraz acele edin! Kalkacak otobüs!" İzci başının sesiyle herkes otobüslerine yerleşiyordu.
Tuna camdan yağmuru izliyordu damlaların yerlere sertce vurmalarını.. Kalbine de bir yumruk sertce vurmuştu sanki..
Berke ve Deniz de binmişti otobüse. Berke İremin yanına oturdu gelişteki gibi. Deniz, Berke'ye gülümseyip Tunanın yanına geçti. Otobüs hareket etmişti bile.
Deniz Tunaya baktı.
"İyi misin?" dedi. Tuna denize döndü. İç sesi "Hayır desem ne farkedecek maykıl" derken "Evet iyiyim" diye cevap verdi. "Nereye gitmiştin sen ben uyurken?" diye sordu deniz. Tuna derin bir nefes alıp "Dışarı da hava alıyordum. Yağmur başlayınca nerede olduğumu şaşırdım. Kamp yerinde buldum kendimi. Neyse ki seni Berke bulmuş" dedi acı gülümsemesiyle. Deniz "Evet, uyanınca seni bulamadım dışarı çıktım. Berke oradaydı" dedi gülümseyerek. Tuna başını sallayıp pencereden yağmuru izlemeye devam etti. Deniz ise "Çocuk" adlı kitabını açıp okumaya başladı.Tunanın Ağzından;
"Hayat bana neden hep başrol veriyor? Neye bağlanmaya başlasam elimden alıyor.. Ya da ben imkansız olan şeyleri istiyorum. Bu mu konu yani? İmkansızları istemem mi..?"Otobüs okulun önüne gelmişti. Hava kararmıştı. Herkes tek tek yorgun şekilde otobüsten inip evinin yolunu tutuyordu. Yarın vizeler de başlayacaktı. Tuna Deniz İrem ve Berke bir arada toplandılar.
İrem "Çok yorucu ve maceralı bir gündü.." dedi. Deniz "Özellikle benim için" deyip gülümsedi. İrem "Zuzu babam beni almaya gelecek. Seni de bırakalım. Ayağını yorma" dedi. Deniz tam cevap verecekken, Berke "Gerek yok benimde arabam var okulun arkasına eğlemiştimdim. Ben bırakırım denizi" diye cevap verdi.
Deniz, Berke ye bakıp gülümsedi. İrem de gülümseyip "Madem öyle tamam bakalım" dedi.
Tuna'nın içinde yine fırtınalar kopmuştu. Ama yapabilicegi tek şey susup olanları izlemekti. İrem çoktan gitmişti. Berke "Deniz bu taraftan deyip kampüsün içine girdi". Deniz "Tamam geliyorum" deyip arkasından koştu.Tuna yine bir başına kalmıştı. Gerçi alışmıştı yalnızlığa ama neden bu kadar canı yanıyordu. Anlam verememişti. Parka doğru yürümeye başladı. Arkasından bir ses "Tuna!" dedi. Bu maykılın sesiydi. Gülümseyip döndü "Efendim?". Deniz "Teşekkür ederim.. Herşey için teşekkür ederim. Berke beni bekliyor geri gideceğim. Sana teşekkür etmek istedim sadece" dedi gülümseyerek.
Tuna'nın yüzünde ki gülümseme tekrar gitmişti. Zaten en fazla beş saniye mutlu olabiliyordu. "Birşey değil iyi geceler maykıl" dedi. Deniz "İyi geceler" deyip berkenin yanına gitti. Tuna ise evinin yolunu tuttu........................................................................
Berke arabanın içinde bekliyordu. Deniz kapıyı açıp yanına bindi. Çok heyecanlı bir o kadar da mutluydu. Berke arabayı çalıştırıp sürmeye başladı.
Deniz arabayı inceliyordu. Torpidoyu açtı. Berke "Ne yapıyorsun deniz?" dedi arabayı sürerken. Deniz "Sadece bakmak istedim" dedi. Berke "Deniz kapat orayı! Çocukmusun? Özel eşyalarımı karıştırıyorsun" dedi sert şekilde. Deniz sessiz şekilde Torpidoyu kapatıp arkasına yaslandı.
Arka koltuğa dönüp baktı. Koltukta bir adet gül vardı. Eline aldı kokladı. "Bu kimin Berke?" dedi heyecanla. Berke güle bakıp "Senin olmadığı kesin Deniz! Bırak onu! Herşeyi karıştırmak zorunda mısın?" dedi sertligini hiç bozmadan. Deniz Berkeye baktı. Gözleri sulanmıştı. Gülü arka koltuğa geri koydu. "Tamam ben bundan sonrasını kendim giderim. Evim yakın" dedi.
Berke arabayı kaldırıma çekip durdurdu. Hiç birşey demedi. Deniz de sessizliği bozmadan indi arabadan. Berke gaza basıp gitti.
........................................................................