5. Bölüm

52 16 6
                                    

Gecenin en koyu ayazına inat son kez çekiyorum ciğerlerime bir sigara dumanı edasıyla zehirleyen nefesini...
Zor geliyor her şey, daha da zorlaşıyor... Adım adım sensizliğe bulaşan ellerimi, buz gibi sularda yıkıyorum... Geçmiyor, geçmek bilmiyor sızım, kalbim haykırırken binlerce kez adını...
Yokluğunun labirentlerinde kayboluyorum...
Neyin bedelini ödüyorum, inan bende bilmiyorum... Üzgünüm sevgili, ben vazgeçiyorum...

..................//
Sıcak su bedenimi girdiği buz kalıbı misali eritirken Arda ve Ezgiyle konuştuklarımız geldi aklıma, sonra Arda'nın söyledikleri... O soruların cevabı bende miydi gerçekten..? Sıcak su iyice uyuştururken bedenimi bir kaç saat önce konuştuklarımı yeni idrak ediyordum. Ben, Ada Nefes Sancak böyle entrikalarla uğraşabilir miydim? Hırsım gözümü daha fazla ne kadar körleştirecekti? Hayatta en korktuğum şey birinin kalbini kırmakken o adamı nasıl dağıtacaktım. Ama o başlatmıştı! Hayatıma girmesiyle darma dağın etmişti her şeyi. Oysa her şey farklı olabilirdi... Bu kadar girdabı ben seçmemiştim ki. Peki bu olanlarda benim, Sarp'ın suçu neydi..? Sorular beyin karmaşamda daha da sıklaşırken suyun altından çıkarak derin bir nefes aldım. Daha sonra şevkatle bana bakan havluma sarılıp dışarı çıktım. Dolabımdan beyaz koyu pembe puanlı pijamalarımı alarak giyindim. Annem ısrar etmeseydi eve gelmeye niyetim yoktu ama Saadet sultanımı kıramadım. Zaten Sarp çıkıyordu yarın. Bu gece evimde yatabilirdim.... Pijamalarımı son bir kez göz izasıyla süzdükten sonra sıcacık yatağıma girerek yorgun bedenimi uykuya teslim ettim.

...........

Gözlerimi ufak ufak açarken camın aralık olmasından gelen esintiyle yorganı biraz daha üzerime çektim. Daha sonra elim yastığımın hemen altındaki telefonuma giderken ekranda saat'in 09.20 olduğunu gördüm. Gözlerimi ovuşturarak yataktan kalkarken beyaz tüylü ev botlarımı ayağıma geçirerek banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkayarak aynada kendime baktım. Gerçekten çok ama çok yorgun görünüyordum. Yüzüm bitkin düşmüş bem beyaz görünüyordu. Odama tekrar geçerek, aynanın karşısına geçtim. Sanırım yüzümü biraz renklendirmem gerekiyordu, Sarp'ın bu kadar bitkin görmemesi lazımdı beni. Hazırlanıp Sarp'ı hastaneden çıkarmaya gidecektim ve bir saatim vardı. Hızla yüzüme çok abartmadan hafif renklendirici bir makyaj yaptım. Daha sonra bilek kot pantolonumu giyerek üzerine sade mavi kazağımı giydim ve siyah ayakkabılarımı da giyerek montumu alıp aşşağıya indim.

"Anne" diye seslenmeme yanıt alamamıştım. Mutfakta olma ihtimalini göz önünde bulundurarak adımlarımı oraya doğru yönlendirdim. Ama orası da boştu. Tam kapıdan çıkacakken masada gözüme takılan beyaz kağıdı gördüm. Annem bana not mu bırakmıştı..? Merakla kağıdı açtım ve okumaya başladım.

"Güzel kızım, ben hastaneye gidiyorum. Merak etme kötü bir şey yok. Dışarda biraz işlerim var o yüzden erken çıkıyorum... Sen de fazla gecikmeden masaya hazırladığım kahvaltını yap ve çık!
ANNEN"

Kağıdı okuduktan sonra hızla masada bana bakan kahvaltımdan ayak üzeri bir kaç lokma atıştırıp masayı toparladım ve montumu üzerime giyip hemen çıktım. Bir taksiye atlayarak Atakent hastanesine gitmesini söyledim. Ama trafiğe takılmıştık. Saate baktığımda 10.00 olduğunu gösteriyordu. Yarım saatim kalmıştı ve artık gitmem gerekiyordu. Neyse ki 10 dakika sonra açılmıştı yol ve hastaneye gelmiştim. Oda'nın kapısına geldiğimde içerden gelen sesler içerde her şeyin yolunda olduğunu gösteriyordu. Kapıyı çalmadan yavaşça açıp içeriye girdiğimde Sarp'ın kız kardeşi Zeynep'in geldiğini gördüğüm an şaşırmıştım. Çünkü Zeynep Kayseri de okuduğu için pek gelmezdi. Hatta haber bile verdiklerini bilmiyordum. Ama tatlı kızdır yani severim Zeynep'i, tabi tanıdığım kadarıyla.. Yani zaten çok uzun zamandır Sarpla nişanlı olmadığımız için Zeynep'i Sadece bir kaç kez görmüştüm.
Beni henüz fark etmediklerini anladığımda neşeli çıkan sesimi biraz yükselterek "ben geldiim" dedim. Önemli bir şey konuşuyor olacaklar ki ben geldiğimde Zeynep hemen toparlanıp afalladı.

N£F£S• (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin