4. bölüm

51 20 11
                                    

ADA'nın AĞZINDAN

Giden de kalan da yas bırakır ardında, ve de sevdiğini... Ben gidenin geri gelmeyeceğini ölenlerden öğrendim...
Asla bırakmam diyenlerin son kıtasıydı yalan! Gitmek kolaydı, kalmaktı zor olan.. Başaramamanın verdiği hüznü, birlikte paylaşıyoruz şimdi...
Şimdi sen hiç gelmeyecek günlere olan inancım, buz gibi akan göz yaşım, kalan günlere ördüğüm duvarım!
Seni sevmeyi bilirdim elbet, sevmeyedebilirdim nihayet... Her şey yolun ortasında kalmışken şimdi, hangi umut yolcusu kurtarabilecekti ki bizi..?
El sallasam ardından gidecek,
Kal desem beni de götüreceksin...
Noktalarımın yerini ünlemlerim alıyor şimdi...
Gitmek bu kadar kolay olmamalı, savaşmayı öğreneceksin hayat!
Kalanların adına, Son bir daha...

Gözlerimi ufak ufak açarken nerede olduğumu anlamaya çalışıyordum...
Ve tamamen açtığımda duvarları beyaza boyanmış sağ tarafımda tek kişilik bir koltuk ve üzerimde bir çarşaf vardı. Bir hastane odasından ziyade, buram buram ilaç kokuyordu burası. Miğdemin bulanmasını engelleyememiştim. Birden aklıma gelen son görüntüyle aklım bulanıklaştı. Elim ayağım tutmaz haldeydi. Dışardan gelen güneşle sabahın olduğunu anlamıştım. Yattığım yatağa tutunarak kalkmaya çalıştım Hayır olamazdı, Sarp o olamazdı. Kapının açılma sesiyle kalkma çabalarımda son bulmuş oldu.

"Ada hanım ne yapıyorsunuz? Lütfen kalkmaya çalışmayın! " diyerek yüzüme bakmaya devam etti.

" Sarp, o nasıl oldu birden bire nası- " diyerek ağlamaya başladım. Sesim gittikçe boğuklaşırken devam ettim sözlerime...

"Annemler nerde? Neden burada değiller? Ben gidiyorum. " dedim ve hızla kolumdaki serumu çıkarmaya çalışırken tekrar açılan kapıyla duraksadım.

"Hanım efendi ne yapı- " derken doktorun lafı da yarım kalmıştı. Ve içeri giren annemdi.
Göz yaşlarımın arasından boğuk sesimle çıkan tek kelime
"Anne Sarp- " diyerek yarım kalan sözümü annemin sarılması kesmişti.

"Kızım, Annecim çok korkuttun bizi.. Çok yorgun düştün. Biraz dinlenmem gerek artık! Sarp'ın karşısına böyle çıkamazsın hem... Birazdan seni baban eve bırakacak. " dedi.

Ne yanlış mı duymuştum yani. Sarp ölmemiş, uyanmış mıydı? Peki o sedye neydi? Aklımın bana bir kurgusu muydu? Ama yanlış görmediğime emindim! Aklımda onlarca soru dolaşırken kafamdaki soruları anneme yönelttim...

"Anne Sarp ölmedi mi yani? O- o yaşıyor mu yani..? " dedim ellerimle gözlerimi silerek...

"Yaşıyor tabi ki kızım. Bu da nereden çıktı şimdi? ALLAH korusun çok şükür uyandı kızım çocuk ..? " dedi.

Sanki saatlerdir içimde tuttuğum nefesi veriyorum şu an öyle derinden... Olanları ağlayarak anneme anlattığımda aklımda kalan son soruyu da sordum anneme...

"Peki ben geldiğimde sedyeyle çıkan kimdi..? "

"Ah kızım Sarpla beraber yoğun bakımda yatan genç bir delikanlı vardı ya, o öldü işte. Biz Sarp'ı odaya alınca arkamızdan kalbi durmuş... Zavallı çocuk daha gencecik gitti. Annesine içim acıdı kadının acısı içimi parçaladı. Ah Nefesim iyiki yanımdasın sen... Ablanın ya da senin başına bir şey gelse ne yapardım ben... " diyerek sarıldı bana. Öyle bir kokusu vardı ki, öyle içten, öyle şevkat barındıran... Anne kokusuydu bu, uğruna her şeyimi verebileceğim annemin kokusu... Çektim içime doya doya... Sanki bir an ayrılsa hayatım yerinden oynayacakmış gibi geliyordu..

N£F£S• (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin