[6]

14.9K 1.5K 1.6K
                                    


Min ailesini uğurladıktan sonra arkama yaslanıp derin bir nefes almak isterdim ama Yoongi ve arkadaşı burada kalmıştı.
Iseul'ün çekiştirmeleri yüzünden onunla tanışmak zorunda kaldım. Adı Taehyung'du. Yoongi'nin aksine fazla sevecen ve güler yüzlüydü. Bu yönü bana fazlasıyla kız kardeşimi anımsatmıştı.

Arabalar gözden kaybolunca içeri geçtim.
Kolumu tutan Yoongi beni engellemeseydi odama çekilip güzelce uyuyacaktım.

''Jimin.''

Arkamı dönmeden konuşmasını bekledim.

''Dün olanlar için üzgün olduğumu belirtmek isterim. Fazla tepki gösterdim sanırım.''

''Benim için üzgün olabileceğiniz konumda değilim, efendim.'' dedim sesimi onun sesine benzeterek.

''Jimin.''

Adımı söylediğinde kalbimin üzerinde tepiniyormuş gibi hissetmeye başladım. Benimle özel günler dışında karşılaşmayacaktı bile evlendikleri zaman. Bu ilgili fazlaydı.

''Yakında akraba olacağız. Ve eşimin kardeşiyle aramın kötü olmasını istemem.''

Eşimin kardeşi.

Kullandığı kelimelerin canımı ne kadar yaktığını bilse hala aynı şeyleri söyler miydi acaba?

''Aramız olsaydı kötü olabilirdi.''

Hiçbir zaman burnu dik biri olmamıştım ve şimdi neden ona böyle davrandığımı da bilmiyordum. Belki de bana değil de kız kardeşime ait olacak olması yüzündendi.

''Eğer benim sorumluluğumda olsaydın bu sivri dilin yüzünden seni cezalandırırdım.''

Sert sesi bende cezalandırma kelimesini fesat algılamama neden oldu. Utanmaz biri olsaydım ona beni istediği zaman cezalandırabileceğini söylerdim.

''Neyseki sizin sorumluluğunuzda değilim, Bay Min.''

''Bana Yoongi diyebilirsin.''

''Ablam bile size adınızla hitap etmiyorken benim ne haddime?''

Şu an ben bile söylediklerim yüzünden kendime sinir olmuştum. Umarım Yoongi yüzüme güzelce bir yumruk atar ve kendime gelmemi sağlardı.

''Ablan umrumda değil. Şu an seninle konuşuyorum.''

Ablamı umursamıyor muydu?

''Bu ne demek oluyor?''

''Şu an seninle konuşuyorum demek oluyor.''

''Bu sorumun cevabı değildi.''

Hafifçe gülümsedi. Onu tam gülerken öpmek istiyordum.

''Jimin-ah!''

Çatlak kardeşim ilk defa doğru zamanda gelmişti. Zıplayarak gelen Iseul'ü gören Yoongi'nin yüzü ciddileşti.

''Bay Min.'' dedi hafifçe selamlarken onu.

''Umarım konuşmanızı bölmüyorumdur.''

''Hayır tam-''

''Aslında bölüyorsun. Jimin-ah'la halletmemiz gereken önemli bir şey var da.''

Ses tonu ve ah'ı bastırarak söylemesi Iseul'ün gözlerinin dolmasına yetmiş de artmıştı bile.

''Ah, şey...''

''Sorun değil güzelim.'' dedim kolunu okşayarak.

''Bay Min'le daha sonra da halledebiliriz.''

''Sonra halledilmesi gerekseydi şu an burada olmazdım.''

Gerçekten sinirlenmişti.
Iseul yanımızdan ayrılınca nasıl bu kadar sinir bozucu olabildiğine şaşırdığım Yoongi'ye döndüm.

''Yaptığın çok kabacaydı.''

''Size ne oldu?''

Sizden sene geçtiğimi söylemeseydi fark etmeyecektim. Sinirlendiğim için miydi?

''Üzgünüm, bir daha olmaz.''

Birkaç adım yaklaştı. Bir adım daha atsa nefeslerimiz birbirimizin yüzüne çarpacaktı.

''Jimin-ah.''

Tanrım.

''Belki de sana böyle seslenmeliyim.''

Gözlerim gözlerinden adımı söyleyen dudaklarına indi. Biraz kurumuştu. Dilimle ıslatabilirdim onları.

''Bunun yanlış olduğunun farkında mısın?''

''Neyin?''dedi aramızdaki son adımı atarken.

''Şu an aramızda olan şeyin.''

''Aramızda bir şeyin olmadığını sanıyordum.''

Kıkırdadı. Hayatımın sonuna kadar bu sesi duymak istiyordum.

''Seni çok mu etkiliyorum Jimin-ah?''

İsmimi başka şeyler yaparken de söylemesini istedim. Nefes nefese kalacağımız şeyleri yaparken.

''Hayır.''

''Yakında ablanla evleneceğim.''

Söylediği şey yüzüme tokat gibi çarpmıştı. Bunu zaten biliyordum ve şimdi söylemesi...
Geriye doğru birkaç adım atıp aramızdaki mesafeyi açtım.

''Özür dilerim, bir anlık bir şeydi. Bir daha asla böyle bir şey olmayacak.''

Cevap vermesine fırsat vermeden hızlıca merdivenlere yöneldim.
Odamın kapısını kapatıp yere yığıldığımda çoktan hıçkırıklara boğulmuştum.

Clan - YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin