[16]

13K 1.3K 876
                                    


Yol boyunca tek kelime etmemiştik arada sorular soran Jungkook'a cevap vermek dışında.

Olası bir tehlikede bizi koruyabileceğini sanmazdım Taehyung'a saldırışını görmesem.

Iseul onun gelmesinden pek memnun gözükmüyordu. Sonuçta ikisi de aynı kişiyi seviyordu ya da hoşlanıyordu. Iseul'le bu konuyu konuşmadığım için hislerinin ne derece olduğunu bilmiyordum.

İki klanın toprakları arasındaki mesafe çok değildi ama sık ağaçlar yüzünden yollar fazla dolambaçlıydı. Yol üzerindeki ağaçlar kesilseydi iki üç günlük süre bire indirilebilirdi ama Bay Min buna karşı çıkmıştı. Hemde sert bir şekilde. Ağaçlara ve hayvanlara fazlasıyla önem verirken insanlara tereddütsüz zarar verebilmeleri tuhaftı.

Atların bir anda durmasıyla hafifçe öne kaydım.

''N-Ne oluyor?''

Hana'ya verecek bir cevabım yoktu çünkü bunu ben de bilmiyordum.

Jungkook'un kapıyı açıp kafasını içeri sokmasıyla üçümüzde yerimizden sıçradık.

''Arabadan çıkmayın.''

Kapıyı sertçe geri kapattı.

Saldırıya mı uğramıştık? İyi de tarafsız bölgedeydik.

Burada saldırıya uğramamız bölgedeki bütün klanların suçlu olması demekti. Bu yüzden buraya adımını atanlar en küçük canlıyı bile incitmemeye çalışırdı.

Savaşçılar dışarıdayken benim burada durmam biraz garipti. Dışarı çıkmak için kapıyı açtığımda Hana hızlıca kapıyı tuttu.

''Delirdin mi sen?''

''Asıl burada durursam delireceğim.''

''Aptallaşma Jimin!''

Hana'nın ilk defa beni önemsediğini görüyordum. Bu tuhaftı.

''Kahramanlık yapmaya çalışacak değilsin. Bunu görevi olanlara bırak.''

Cevap vermedim. Biraz da olsa haklıydı.
Çok geçmeden sesler duyuldu. Jungkook'un ve bizim adamlarımızın seslerini az çok ayırt edebiliyordum ama bilmediğim bir dilde konuşuyorlardı. Sesleri yükselmeye başladığında dayanamayıp kendimi dışarı attım. Arkamdan bağıran Iseul ve Hana'ya aldırmadan arabaların ilerisindeki topluluğa doğru yürümeye başladım.

Yabancıların giyinişlerine bakılırsa gelişmiş bir klandan değillerdi. Ormanda yaşayan topluluklardan olduklarını düşündüm.

Jungkook beni görünce onlardan ayrılıp bana doğru yürümeye başladı.

''Ne dediğimi duymadın mı!''

''Neler oluyor?''

''Hiçbir şey.'' dedi beni omzumdan tutup arabaya doğru ittirirken.

''Jungkook!''

Durdu.

''Başımız belada m?''

''Sorun yok Jimin. Birazdan yola çıkacağız.''

İfadesinden hiç de öyle gözükmüyordu. Endişeliydi. Çok bilindik hikayelerdeki gibi esir mi alınacaktık? Heh, biraz komikti.

''Bilmeye hakkım var. Öğrenmeden tek bir adım dahi atmam.''

''Sen bilirsin.''

Ne olduğunu bile anlamadan beni omzuna almıştı.

''Hiç de ağır değilmişsin!''

Clan - YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin