''Neden buradan gidiyoruz?'' dedim önümdeki çocuğa yetişmeye çalışırken.''Her yerde askerler var. Sence Yoongi'nin yanına yaklaşmana izin verirler mi?''
Dönüp meşaleyi bana doğru uzatırken yüzü aydınlandı. Sonunda onu görebilmiştim. Saçları portakal rengi gibi bir şeydi, tam çıkartamıyordum. Güzel bir yüzü vardı.
''Odasının olduğu kata bile giremezsin.''
Ona yetiştiğimde yürümeye devam etti. Adımları benimkilerden daha sık ve uzundu.
Geçtiğimiz koridorları daha önce hiç görmemiştim ve tam olarak nereye gittiğimden bile emin değildim. Birazcık korkmaya başlamıştım doğruyu söylemek gerekirse.
''Yoongi'nin yanına gittiğimizden emin misin?''
''Tanrım! Herkesten şüphe eden muhteşem bir çift olacaksınız. İğrenç.''
Bize çift demesi midemde bir şeylerin hareket etmesine neden olmuştu. İki elimle baskı yaptım durması için ama işe yaramadı.
''Biraz uzun bir yoldan gidiyoruz ama en azından gidiyoruz.'' dedi göz kırptıktan sonra.
''Beni korkutuyorsun.''
Koridorda yankılandı kahkası.
''Çok sevimlisin, Jimin-ah.''
Cebinden çıkardığı anahtar yığınından bir anahtar seçip koridordaki odalardan birini açtı. Oda zifiri karanlıktı. İçeri girmemi işaret etti ama dediğini yapıp yapmama konusunda emin değildim.
''Hadi Jimin-ah! Sabaha kadar burada bekleyemeyiz. Hem duyduğuma göre Yoongi dost klanları ziyaret edecekmiş. Onu uzun bir süre göremeyebilirsin.''
Bunun düşüncesi bile hoş değildi. Elbette onu görecektim. Tereddüt etmeden odaya attım kendimi. İçeri girdiğinde meşale odayı az da olsa aydınlatmıştı. Oda kitaplarla doluydu. Uzun süre kullanılmadığı belli oluyordu üzerindeki kalın toz tabakasından. Kitaplardan birini ittirince kitapların üzerindeki bütün tozlar havaya kalktı. Kolumla yüzümü kapatmaya çalışırken çoktan duvar ikiye ayrılmıştı. Böyle şeylerin gerçek olduğunu sanmazdım.
''Hey, ağzını kapat. Tabi böcek falan yutmak istiyorsan sen bilirsin.''
Birkaç dakika yürüdükten sonra aniden durmasıyla ona çarptım.
''Önüne bakmıyor musun?''
''Ö-Özü dilerim.''
Omzumdan tutup ilerideki kapıya doğru ittirdi beni.
''Hadi git. Eğer onu kızdırırsan ziyarete değil savaşa gider herhalde. O yüzden dikkatli ol.'' dedi gülerek.
Ama bunda gülünecek bir şey görmemiştim.
''Bu kapı nereye çıkıyor?''
''Git de kendin öğren.'' dedi beni kapıdan içeri iterken.
Düşmemek için büyük çaba harcasam da yeri öpmekten kurtulamamıştım.
''Jimin?''
Onun sesi.
Biraz daha yere yapışırsam beni görmez belki diye düşündüm bir an.
Şu an sadece ayakkabılarını görebiliyordum. Ama bu bile kalbimin delice atmasına yetmişti de artmıştı.
''Jimin?!''
Sesi deminkinden daha sert çıktı. Bir daha ismimi söylerse hıçkıra hıçkıra ağlardım.
Ayakkabıları görüş alanımdan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Clan - Yoonmin
Fanfiction''Oysaki Jimin-ah demeyi sevmiştim. Bana yakışıyordu. Ve onu farklı şeyler yaparken de söylemek isterdim.'' | Clan Serisi - Ⅰ