4. Bölüm

459 69 19
                                    


Yifan'ın o kıza sarıldığını gördüğüm an koşmaya başladım. Yaşlarım çoktan sözümü dinlemeyi bırakıp yanaklarımdan süzülüyordu.

Aslında otobüse binmem gerekiyordu. Çünkü pastaneme çok da yakın bir yerde yaşamıyordum. Arabamı da o gün almamıştım. Ama duracak gücüm yoktu. Kendimi tamamen bırakmaktan korkuyordum. Bu yüzden eve kadar durmadan koştum.

İçeri girdiğimde çantamı bir köşeye fırlatıp yatağa gittim. Bir insan kaç saat durmadan ağlayabilir? Dünya rekorunu elimde tuttuğuma emindim. Durmasını istesem de yaşlarım durmuyordu. Kalbimdeki acı her saniye daha da artıyordu.

Yıllardır sevdiğim adam beni tanımıyordu bile. Her gün onu görerek nasıl yaşayabilirdim? Nasıl onunla sürekli bir araya gelip hiçbir şey yokmuş gibi davranabilirdim? Tüm düşünceler kafama doluştukça ağrım büyüyordu.

Gözlerimi açtığımda ne zaman uykuya teslim olduğumu hatırlamayacak haldeydim. Gözlerimin içi kan çanağıydı. Yüzüm şişmiş bir haldeydi. Uykusuzluktan bayılacak gibi hissediyordum.

Kalkıp ılık bir duş aldım. Kendime gelmek için gözlerimdeki şişi indirecek bir şeyler denedim ve yüzümü güzelce yıkayıp krem sürdüm. Üzerimi değiştirdikten sonra telefonumu aldım.

"Channiiiii!!!"

"Arayamadım dostum, üzgünüm."

"Ağladın mı sen? Sesin kısılmış!"

"Beni iyi tanıyorsun."

"Tanıyorum şapşal. Hesabını soracağım."

"Sorarsın.. Ben şey diyecektim. Şu Çinli arkadaşın.. Bugün gelemez mi?"

"NE?! Çinli? Yixing mi? Gerçekten istiyor musun?"

"O.. Aşık olmuş Baek. Ben artık umutlarımı kaybettim. Biliyorum zaten umut yoktu. Her neyse.. En azından tanışıp arkadaş olabilirim. Bugün kafeye getirir misin?"

"Jongin'le randevuya çıkacağız. Ama ona adresi vereceğime emin olabilirsin."

"Nasıl tanıyacağım?"

"O her zaman gülümser ve harika gamzesiyle insanları büyüler."

"Bu dediklerini Jongin duymasın."

"Yah! Yixing benim arkadaşım. Şakasını bile yapma."

"Pekala sustum. Şimdi pastaneye gidiyorum. Birkaç saat yoğun olacağım. Öğleden sonra bekliyorum."

"Tamam, haber vereceğim."

Pastaneye gittiğimde Sehun ve Tao sohbet ediyordu.

Kafenin sahibinin Yifan olduğunu öğrendikten sonra Tao'yu nereden tanıdığımı hatırlamıştım. Yifan ailesini tanıtırken fotoğraflarda göstermişti. Hatta kardeşiyle olduğu bir sürü fotoğrafı telefonunda duruyordu.

Onlarla selamlaştıktan sonra mutfağa ilerledim. Kısa süre sonra Sehun peşimden geldi. Ben yokken yaptığı şeyleri sayıp fırındaki kekleri gösterdi.

"Sipariş notunu gördüm. Bu yüzden geldiğinde kekleri hazır olsun istedim."

"Her zaman seninle çalışmanın ne kadar doğru bir karar olduğunu kanıtlıyorsun."

"Teşekkür ederim."

"Bu arada Tao neden burada?"

"Sohbet ediyorduk. İşe abisinden önce gelmiş. Daha açılmadıkları için yapacak bir şey bulamamış. Burada beni görünce de yanıma gelmek istemiş."

Delicious ✓Where stories live. Discover now