1. bölüm

766 72 33
                                    


Her zamanki gibi kocaman gülümsememle pastaneye girdim. Burayı açtığımın üzerinden tam bir yıl geçmişti. Hayallerimi gerçekleştirdiğim günü asla unutamazdım.

"Selam Sehun!"

"Selam patron! Bugün için özel bir şeyler yapacak mıyız?"

"Evet, bugünden itibaren her hafta özel bir şey yapacağız."

"Nasıl yani?"

"Bir tatlı seçeceğiz ve o günün tatlısı olacak. O gün boyunca siparişlerin yanında ikram edeceğiz. Her pazartesi yapalım diyorum. Ne dersin?"

"Her zamanki gibi yine harika bir fikir bulmuşsunuz. İlk tatlıyı ben önermek istiyorum."

Pastaneyi ilk açtığım gün tanışmıştım Sehun'la. Pasta malzemeleri satan bir dükkanda her şeyi inceliyordu. Alışverişim boyunca onu izlemiştim. Çıktığımda onu kapıda beklemiştim. Pastalara olan ilgisini öğrendiğimde ise açacağım yerde benimle çalışmasını teklif etmiştim.

O günden beri pastaları süsleme görevi onun olmuştur. Bu işi aşkla yapabilecek başka biriyle tanışabileceğimi düşünmüyorum.

Günlük poğaçaları yapmak için arkaya doğru ilerlerken yolun karşısından gelen seslerle durdum.

"Orada ne oluyor? Bilgin var mı?"

"Evet, yeni bir dükkan açılıyormuş."

"Ne dükkanı?"

"Sanırım kafe gibi bir şey. Sabah eşyaları görünce merak edip sordum. Ama sahibi yerine kardeşini gördüm."

"Madem kafeymiş bir pastaneden unlu mamul alımı yapacaklardır. Bugün bir ara uğramalıyız. Hem bizim işlerimizi de baltalamamış olur."

"Katılıyorum. Bu arada erken çıkabilir miyim?"

"Sebep? Kötü bir şey yok değil mi?"

"Hayır.. Sadece.. Şey.. Luhan beni bekliyor da.."

"Aşkı bulmuş birine hayır diyebileceğimi sanmıyorum. Eğer Luhan çıkmanı bekliyorsa şimdiden yanına gidebilirsin. Derslerden zaten vakit bulamıyor."

"Bu kadarı haksızlık olur. Birkaç saat erken çıksam yeterli."

"Ah hayır kıyamıyorum. Bırak şu elindeki spatulayı ve önlüğünü bana ver Oh Sehun. Bu bir emirdir."

"A-ama.."

"İtiraz istemiyorum. Sevgilinin yanına git. Günlerdir görmüyorsun. Nasıl bir his olduğunu bilirim."

Birini özlemek, beklemek ve sevmek.. Bu hisleri tatmayalı 10 yıl olmuştu. En son lisenin üçüncü yılında yaşamıştım. Okulun en havalı çocuğuydu. Ona dokunduğum anı hayatım boyunca unutamadım. Ondan sonra da kimseyi sevmedim.

Derin bir aşktı benimki. Onu lisenin ilk gününden beri seviyordum. İki yıl sonra nihayet açılıp aşkıma karşılık aldığımda dünyanın en mutlu insanıydım. Hayatımda ilk kez aşık hissediyordum. Bir kez daha bu hissi yaşamaya cesaret edemedim. Bu yüzden yıllarca bana gelen herkesi geri çevirdim.

"Ben çıkıyorum. Bir isteğin var mı?"

"Poğaçalar pişene kadar kapıları açmayacağım. Diğer her şeyi erkenden gelip hazırlamışsın zaten. Ben de o sırada karşıya giderim."

"İzin için teşekkürler. Daha çok çalışarak ödeyeceğim."

"Bir borcun yok Sehun. Kardeş sayılırız. Lütfen böyle düşünme. Git ve günün tadını çıkar."

Sehun gittikten sonra derin bir iç çektim. Bir ilişki istiyor muydum bilemiyorum. Çünkü tüm günümü pastalar ve değişik tatlılarla geçiriyordum. Beni en mutlu eden şey de buydu.

Tezgahın altından özel tarif defterimi çıkardım. Sehun ne zaman Luhan'ın yanına gitse ben de geçmişime yolculuk yapıyordum. Her seferinde bunu yapmak işkence gibiydi. Ama tuhaf bir şekilde iyi geliyordu.

Sayfaların arasında gezip eski fotoğrafı buldum. Anında gözlerimi dolduran şey de neydi? Özlem? Onu olmasa bile bana hissettirdiği şeyi özlüyordum.

Fotoğrafta ikimiz de gülümsüyorduk. Birimizde oklava diğerimizde spatula vardı. Ben ünlü bir pasta şefi olma hayallerimde bir adım atmak için kursa gidiyordum. O gün hayalimi paylaşmak istediğini söyleyerek benimle birlikte gelmişti. Hatta yaptığım pastaya yardım etmişti.

İç çekip fotoğrafı defterin arasına koydum. İlk aşkımı parlatıp tekrar geçmişin tozlu sayfalarına yerleştirmem gerekiyordu.

İçeri gidip çörekleri ve kakaolu kurabiyeleri aldım. Tepsilere güzelce yerleştirip şekerlemeleri serpiştirdim. Son olarak poğaçaları kontrol ettim. Artık yapmam gereken şey yeni komşularımızla tanışmaktı.

Etrafı kontrol ettikten sonra kapının arkasından ceketimi alıp mutfaktan çıktım. Nedense içimde tuhaf bir his vardı. Korku gibi.. Normalde yeni insanlarla tanışacak olmak beni germezdi. Ama bu kez ayaklarım geri gidiyordu.

Pastanenin kapısından çıkıp derin bir nefes aldım. Sonuçta benim işlerimi etkileyecek bir yer olabilirdi. Bu yüzden tarihe gömülen hayallerimin bir kez daha önüne geçilmesini istemiyordum.

O gittikten sonra her şeyden vazgeçmiştim. Bir kez daha biri yüzünden pes etmemem gerektiğini kendime hatırlatıp yürümeye başladım.

Tabelanın takıldığı yerde fazlasıyla gürültü vardı. Kafamı uzatıp içeri baktığımda biri omzuma dokundu.

"Birine mi baktınız?"

"Ben karşıdaki pastanenin sahibiyim."

"Öyle mi? Memnun oldum. Bu arada, tanışıyor olabilir miyiz?"

"Ben de sizi tanıyormuşum gibi geliyor ama.. Hatırlayamıyor gibiyim."

"Buna sevindim. Yani biz iyi arkadaş olabiliriz."

Gülümsedi ve konuşmaya devam etti.

"Bu kafeyi abim açıyor. Ben sadece yanında çalışacağım. Kendisi içerde. İsterseniz tanışın."

"Çok sevinirim."

Gösterdiği yere doğru ilerlerken kalp atışlarım değişti. Nedenini anlayacağımı bilsem belki de oradan hemen ayrılırdım. Olanlar, hiçbir korku sebepsiz değildir sözümü doğruluyordu.

Masaların olduğu kısımda biri dikiliyordu. Arkası dönüktü. Gür saçları ve giyim tarzıyla çok havalı görünüyordu.

"Merhaba! Ben karşıdaki pastanenin sahibiyim. Adım Chanyeol."

Bana dönüp kocaman bir gülümsemeyle yürümeye başladığında nefesimin daraldığını hissettim.

"Merhaba, ben Yifan."

Karşımdakinin ilk ve tek aşkım olmasına mı, beni tanımamasına mı şaşıracağımı bilemiyordum. Tokalaşmak için elini uzattığında donup kaldım. Belki beni ilk şaşırtmasıydı ama son olmayacağına emindim.

Delicious ✓Where stories live. Discover now