3.Bölüm

133K 5.1K 268
                                    

'Hayat o kadar acımasızdır ki. Bazen doğru olanı yapmak için en çok istediklerimizden vazgeçmek zorunda kalırız... Hayallerimizden bile'

O günün üstünden bir hafta geçmişti. Karacan konağı sessiz bir yas içindeydi. Rozerin gerekmedikçe odasından çıkmıyor tükenmişliğini kimseye göstermiyordu. Eski deli dolu kızdan eser yoktu. Konağın eski tadı yoktu artık. Fırat kardeşinin yüzüne bakamıyor kilit vurduğu dilinden tek bir kelime çıkmıyordu. Miran çaresizliğin en somut halini yaşıyor bazen çıldıracak raddeye gelip yaralı bir aslan gibi çevresine saldırıyordu. Ağaların yapmış olduğu toplantıya dalmış büyük bir tartışma çıkartmış ama başarısız olmuştu. Hayat yine yapmıştı yapacağını, iki kişinin hatası iki aşiretide yıkmıştı.

Rozerin yatağında uzanmışken boş bakışlarını duvara sabitlemişti. Artık ağlayamıyordu. Gözlerinde dökecek yaş kalmamıştı. Odasının kapısının açıldığını duysada arkasını dönüp bakma gereği duymadı. Aldığı nefes ciğerlerine sığmıyor sol yanına zarar veriyordu. Yatağının boş yanı çöktü. Derin ve hırıltılı bir nefes alış verişin ardından Yade Lerzan'ın sesi duyuldu sessiz odada. ''Böyle yatmak yakışır mı sana Rozerin'im?'' Genç kız bakışlarını boş duvardan çekmedi. ''Ne zamandan beri zayıflığını belli eder oldun keçamın?'' Rozerin yavaşça doğrularak yaşlı kadının kederli gözlerine baktı. ''Aldığım nefes ciğerlerimi yakmaya başladığından beri Yade'' dedi kısık sesiyle. Başını babaannesinin dizlerine koyarak sızlayan gözlerini kapattı. ''Uyumak istiyorum Yade uyuyup uyanmamak istiyorum'' Yaşlı kadının içinde hüzün dolanırken ellerini torununun saçlarına daldırdı. ''Güçlü duracaksın keçamın'' dedi aksanlı ses tonuyla. ''Başını eğmeyeceksin, ezdirmeyeceksin kendini. Ezilmemek içinde ezmeyeceksin. Karacan aşiretinden olduğunu belli edecek korkmayacaksın'' ''Ama korkuyorum Yade'' diye mırıldandı genç kız bitik sesiyle. Yade Lerzan'ın dudakları gerildi. Yatıştırmak için sıvazladığı torununun saçlarını öptü. ''Ben de çok korkmuştum. Babam beni sevdiğim adama değil de Begzad Ağa'ya verdiğinde bende çok korkmuş günlerce ağlamıştım. Ama gözyaşlarım kaderimi değiştirmedi. Sakın korkunu belli etmeyesin ha keçamın dik dur ki yıkmasınlar seni''

Aynadaki aksine bakarken gözleri dolmuştu genç kızın. Üstündeki uzun beyaz elbiseye baktı. Ne hayalleri vardı aklının en ücra köşesine ittiği yerde. Bembeyaz kabarık bir gelinlik giyecek sevdiği adamın elinden tutacaktı. Davullarla, zurnalarla çıkacaktı bu evden. Ama gel gör ki etrafta davul sesleri yerine kadınların oluşturduğu kuru bir gürültü vardı. Mevlid yapmışlardı konakta. Dudakları buruk bir tebessümle gerildi. ''Ölümünün şerefine bu mevlid Rozerin'' dedi aynaya bakarak. Yüzünde hiç bir makyaj yoktu. İri kahve gözleri günlerdir ağlamaktan şiş duruyordu. Beyaz teni solmuştu. Uzun ve zayıf bedeni çökmüştü genç kızın. Saçlarını doğal bir topuz yapmıştı sadece. Bir haftadır görmemişti sevdiği adamı. Kokusu burnunda tütüyordu oysa. Nasıl da özlemişti ruhum dediği adamı. Gözlerinde ormanın yeşilliğini gördüğü adam haramdı artık ona. Dudaklarını ısırdı. Ağlamayacaktı söz vermişti Yade'sine. Kapının açılmasıyla arkasına döndüğünde Miran ağabeyini gördü. Miran beyazlar içinde melek gibi görünen kardeşine baktı. Düğün gününde mutlu olması gerekirken kanadı kırılmış bir melek gibi duruyordu. Öylesine kırgın, öylesine çaresiz. Canının yandığını biliyordu kardeşinin çünkü kendi canıda yanıyordu. Yavaş adımlarla kardeşinin yanına giderek kollarının arasına aldı. İki kardeş sarıldı bir müddet. ''Çok...çok güzel olmuşsun xuşkamın'' diye mırıldandı Miran. Güzelliği herkes tarafından bilinirdi kardeşinin. Kaç görücüyü nazikçe reddetmişlerdi. Rozerin rahatsızca kıpırdandı. ''Ağabey?'' ''Söyle delalamın (güzelim)'' Genç kız yavaşça yutkundu. Derin bir nefes aldıktan sonra dilini yakıp kavuran isim çıktı ağzından. ''B...Berzan?'' Miran bir an gerildi.Teyze oğlunun kardeşini sevdiğini, söz yapılacağını biliyordu. Ama nasıl söylerdi şimdi gerçekleri? Kardeşinin alnına uzun bir öpücük bıraktı. ''Berzan bir haftadır yokmuş delalamın kimse nereye gittiğini bilmiyor sadece ben Rozerin'in başkasıyla evlendiğini bile bile kalamam burada demiş teyzemlere'' Rozerin'in bitmeyen feryadı tekrar başlamış yüreği yangın yerine dönmüştü. Gözlerinden iki damla yaş düştüğünde usulca başını salladı. Miran kardeşinin gözyaşlarını sildikten sonra tekrar öptü alnından. ''O adam seni üzerse korkma xuşkamın arkanda ben varım sakın kendini ezdirme kimsesiz değilsin sakın bunu unutma'' Kardeşinin yüzünü örttükten sonra odadan çıkarttı. Çıkmalarıyla birlikte zılgıtlar konakta yankılanırken. Rozerin aile bireylerine tek tek sarıldı. Fırat ağabeyiyle konuşmak istemiyordu genç kız. Bir kaç gün önce terasta karşılaşmışlar Fırat özür dilemek istesede Rozerin içindeki yangının hışmına uğramış yüzüne bakmamıştı. Kırgındı ağabeyine. Bir yandan hakta veriyordu ama kırgınlığı galip geliyordu işte. Yade'sinin elini öpüp koklamış sıkıca sarılmıştı. Annesinin gül kokusu burnunu sızlatmıştı genç kızın. Babasının kolları arasındayken o güvenli surlardan hiç çıkmak istememişti. Yanına gelen genç bir kızla erkek kollarına girmiş nazikçe çıkartmışlardı konaktan. Arabaya bindiklerinde koluna giren erkek sürücü koltuğuna geçmiş kız ise arka koltuğa Rozerin'in yanına oturmuştu. Diğer yanına da orta yaşlarda bir kadın oturmuş ön koltuğa ise bir erkek daha oturmuştu. Tülbentinin izin verdiğince kıza bakmış tekrar önüne dönmüştü. Yolculuk başladığında yüksek bir telefon melodisi arabada yankılanmıştı. Sürücü koltuğundaki Aram telefonu açtığında sesi huzursuz geliyordu. ''Bejji (söyle)'' Arayan konakta olan en küçük kardeşleri Avzem'di. ''Ağabey Heja ablamı götürdüler dayem gelini alıp almadığınızı merak ediyor'' Aram dikiz aynasından arkada oturan yüzü kapalı yengesine bir bakış atarak hızı bir tık yükseltti. ''Aldık geliyoruz Avzem Ağabeyim nerede?'' ''O erkeklerle avluda ama çok sinirli ağabey hele ablamı götürdüklerinden sonra daha da sinirlendi'' Genç adam derin bir nefes aldı. ''Tamam Avzem biz geliyoruz xuşkamın kapatıyorum'' telefonu kapatarak ön koltukta oturan kardeşi Hewran'a baktı. Merakla ağabeyine bakan Hewran Aram'ın başını iki yana sallamasıyla yutkunarak önüne döndü. Ağabeyinin sinirinden, öfkesinden herkes bu bir haftada nasibini almıştı.

TAN YERİ  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin