8. Bölüm "Ev"

25 1 0
                                    


Zamanın Dila için ilaç olmadığını, olamayacağını çok erken yaşlarda acımasızca öğrenmişti.

Mutluluk, sadece bir anlığına onunla olmuştu bir zamanlar, bir daha dönmemek üzere.

Mutlulukla ilk tanıştığında onu kadim bir dostuymuş gibi sarıp sarmalamıştı. En güzel anılarını vermişti ve o da ona tüm o saf duygularını hiç düşünmeksizin eline vermişti.

Can alıcı renkleri ve kokusuyla büyüleyen bir çiçek gibiydi. Renkleriyle gözlerini, kokusuyla tüm duyularını cezbediyordu. Onunla olmak, onun gibi olmak istiyordu. Onun gibi göreni büyüleyip cezbetmek istiyordu.

Sararıp kuru bir ot parçasına dönüşmek değil.

Kadim dostu vedasını ederken o zamana kadar hiç görmediği bir duyguyu verip gitmişti.

Ancak bu armağanı beğenmemişti küçük yüreği. Bu bilinmemezlik, gözlerinden daimi akan gözyaşları ve onları silenin olmayışından küçük pembe yanaklarında donup kalışı...

O zamandan beridir kalbindeki o koca acı kütlesi. Taşıdığını, taşıyabildiğinin en ilerisinde ve hala taşımaya devam ettiği...

Anılarında da artık bir bilinmezliğe sürükleniyordu. Hiçbir şeyinin tam olmayışı ve eksikliği gibi anılarıda da yarım, parça parçaydı hep ancak şimdi o yarım anıları daha önce zihninde saklanmışken şimdi tekrar açığa çıkıyorlardı. Onları açığa çıkartan, çıkmasını isteyen birşeyler vardı.

Üzerinde ki kırmızı pileli elbisesiyle, hatırladığı en eski hatırasının içindeydi şimdi Dila. Yaklaşık beş, altı yaşlarındaydı. Evlerinin önündeki büyük yeşil bahçedeydi şimdi. Karşısında da abisi Selim. İkisinin bir arada olduğu en eski anının içindeydi. Bedeni, saçı, boyu ile tamamen o küçük beş yaşında ki kız çocuğuydu Dila.

Hatıralarından da hiç silinmediği gibi kendisinden yine oldukça uzun, yaşına göre oldukça yakışıklı bir erkek çocuğuydu abisi. Ve yüzünde de yine Dila'yı görünce artık bir refleks olarak beliren gülümsemesi.

"Abi!"

Dila da abisini o özlediği gülümsemesi ile karşısında görünce her zaman yaptığı gibi o gür sesiyle, heyecanla ona el sallayarak bağırdı. Yerinde zıplıyor ve ona neşeli bir şekilde yanına gelmesi için işaret ediyordu. Selim de ona sadece gülümsüyordu. Ancak asla Dila'ya doğru bir harekette bulunmuyordu.

Dila, o çocuksu tavrıyla abartılı bir şekilde ofladı. Abisi onunla uğraşmaya bayılıyordu.

"Ama abi neden gelmiyorsun? Gelsene!"

Dudaklarını büzerek ona doğru konuşmuştu. Yine bekledi ancak abisi ona sadece gülümsüyor, olduğu yerden kıpırdamıyordu. Dila da ona doğru omuz silkerek koşmaya başladı.

Belli bir mesafeye gelince Selim'in olduğu noktaya baktığında yok olduğunu görünce belirsizlikle kaşları çatıldı. Abisi nereye gitmişti?

Büyük bahçede koca gözlerini gezdirmeye başladı. Başka bir mesafede farkettiği insan süileti ile oraya doğru ilerlemeye başladı. Belirli bir mesafeye yaklaştığında onun Selim olduğunu farketti. Ancak bu sefer o az önceki küçük erkek çocuğu değildi. Genç bir delikanlıydı şimdi. Yüzünde yine hafif bir gülümseme vardı. Ancak o küçük erkek çocuğun ki gibi saf ve sadece sevgiden ibaret değildi. Bu sefer o gülümseme gizemli ve farklı bir biçime dönüşmüştü.

Dila karşında gördüğü genç Selim ile, ellerine ve vücuduna karşı bakışlarını çevirdi. Kendisi de o az önce ki küçük kız çocuğu Dila değildi. Çocukluğunun sonlarında gençliğe yeni adım atan genç kız bedeni içindeydi. Kendini incelemesi bitince neler olduğunu anlamayan ifadesi ile bakışlarını tekrar Selim'e çevirdi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 08, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kırmızı AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin