"Artık yaşlanıyorsun, Minkara!"
Genç adam koca binanın en üst katında camdan dışarı bakıyordu. En azından dışarıdan bakan biri bu yorumu yapardı. Genç adamın kafasının içi o kadar meşguldü ki gelen dostunu dahi farketmemişti. Bu durum onun gerçektende kafasının karışık olduğunu gösteriyordu. Zira genç adam o kadar dikkatliydi ki bu özelliği nam salmıştı. Ve Tahir hayatında çok insan tanımıştı lakin onun kadar kurnaz, zeki, hırslı ve duyarlı bir insan görmemişti.
Genç adam dostunun sesini duymasıyla etrafına bakındı. Sanki burada nasıl olduğunu anlamaya çalışır gibiydi. Tahir durumun oldukça ciddi olduğunu şimdi daha iyi kavramıştı. Demek gerçekten bunu yapacaktı. Dostunun bu konuyu neden bu kadar önemsediğini biliyordu. Onun ne kadar sözüne düşkün olduğunu da biliyordu. Eğer bir söz vermişse gerekirse onun için canını bile vereceğinden gayet emindi.
"Ne zaman geldin Tahir?" adam tok bir sesle konuştu. Gözleri bir şahin kadar sert bakıyordu ancak Tahir onun gözlerinde ki yorgunluğu görebiliyordu. Bunca yıllık dostunu zaten en iyi o anlardı.
"İş bu kadar mı zor Minkara?" diye sordu Tahir. Uzun zamandır ilk defa bu kadar şaşırıyordu. Altan korkusuzdu. Tahir bunu iyi biliyordu. Hiçbir şeyin onu yıldırdığını bugüne dek görmemişti. Bu işte birşey vardı. Öyle ki Altan'ın endişelendiği bir şey ve öyle ki ilk defa onu kararsızlığa sürükleyen bir şey...
Altan yavaşça masaya doğru ilerledi. Masanın üzerindeki kadehe kehribar renginde ki sıvıyı boşalttıktan sonra tek seferde içti. Ve Tahir'in gözünden bu da kaçmamıştı. İş yerinde ve mesai saatleri içerisinde alkol tüketmek onun adetlerinden değildi.
Altan Tahir'e hafif alaycı bir bakış attı. Ve kaşlarını çatarak saldeyeye kendini attı. "Tahir bilirsin böyle şeyleri dert etmem! Bu benim için çocuk oyuncağı!" Hafifçe başını ovaladı son zamanlarda şu illet baş ağrısı daha da fazlalaşmıştı.
"Ancak daha fazla düşman edinmek istemiyorum. Ne kadar iyi işler için çalışsakta bu dünyada iyilik istemeyen o kadar çok insan var ki!" Altan'ın tek derdi buydu. Bu iş içi tek tereddütü buydu. Annesini ve kardeşini korumak zorundadıydı ve onlara bir söz vermişti. Bu işten emekli olmuştu. Artık yaşlanıyordu. Bu işler zaten kendisinden geçmişti.
"Merak etme kimse onlara zarar veremez." dedi Tahir. Dostunun elbette ki ne için endişelendiğini bilerek. "En azından ikimiz buna asla izin vermeyiz!"
"Eğer o çocuğu içlerinden çekip alırsam direk benim adım geçecek Tahir. Altan Minkara! Ve ben onları açık bir hedef haline getirmek istemiyorum." Ah, bu aptal çocuğu kaç kez kurtarmıştı. Çoğu kez bu uyuşturucu bataklığının içinden çekip çıkarmıştı ancak o ısrarla bu bataklığa tekrar tekrar girmişti. Ancak bu sefer onu tamamen kurtarması gerekti. Birdaha dönmemek üzere. Can borcu olduğu bir adamın son nefesinde ki vasiyetiydi bu istek, nasıl yerine getirmezdi! Evet, bunu yapmalıydı. En azından bu kadarını ona borçluydu. Hafifçe gülümsedi Altan. Bu gülüş gerçek bir tebessümden o kadar uzaktı ki. Umursamadı. Zar zor gülen bir insandı. Öyle ki tebessüm bile çok az görülürdü dudaklarında.
"Ne yaptım biliyor musun Tahir?" Aklında o ana ait sesler belirdi. "Şu çocuğun küçük kız kardeşini aradım. Ona abisinin öleceğini söylerek tehdit ettim." Ayağa kalktı. Ellerini kumaş pantolonunun cebine koydu. "Bu işten en az düşman sayısıyla ayrılmalıyım. Kim bilir belki de o aptalı kız kardeşi kurtarır bu bataklıktan." Altan bu işi de tamamlarsa artık ülkesine dönecekti. Zaten bu soğuk ülkede yeterince zaman geçirmişti. Artık otuzunda koca bir adam olmuştu. Ailesiyle daha fazla zaman geçirmek istiyordu. Ve bir de aile kurmak. Artık zamanının geldiğini oda biliyordu. Evlenmek ve çoluk çocuğa karışmak. Çocukları severdi ancak kendi çocuklarını sevmek daha cazip olurdu. Çevresinde ki dostlarının çoğu evlenmişti. Ve hepsinin ne kadar mutlu ve huzurlu olduğunu görmüş ve hissetmişti. Bu gruba katılamayan Tahir ve kendisiydi. Tahir'in daha bir süre bu gruba katılamayacağını biliyordu. Talihsiz dostu gerçek aşk bulup yaşayan nadir ve şanslı insanlardan biriydi ancak çok çabuk kaybetmişti. Onun için çoğu zaman üzülüyordu. Kafasını sallayarak bu düşüncelerden uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Aşk
General FictionNefretle başlayan bir hikaye tutkulu ve tehlikeli bir aşka dönüşebilir miydi? Nefret, intikam ve aşk aynı zamanda bir kalpte bulunabilir miydi? Dila, abisinin hataları arasından onu çekmeye çalışırken onu tamamen kaybettiğinde bütün gerçekleri görme...