Akşam odamdan çıktım. Annem her zamanki gibi ev işleriyle uğraşıyordu. sonra televizyona bakayım dedim. Çok saçma programlar vardı. Kapatmaya çalıştım televizyonu (kapatamadım çünkü kapatma düğmesi basmıyordu). Bugün yapacak hiçbir şey yok. Annemin yanına gidip, boş bulduğum sandalyeye oturdum.
- Anne?
- Efendim oğlum
- Ben neden hastanedeydim?
- Çanakkale gezisinden geldiğinde hafif ateşin vardı. Sonra odana çekilip hemen uyudun. Yaklaşık 2 saat sonra üstünü örtmeye geldiğimde kan ter içinde kalmıştın, yanıyordun.
(Bir süre durup derin nefes alıp verdikten sonra devam etti.)
Üst kattaki Ramazan ağabeyi çağırdım yardım etsin de seni hastaneye götürelim diye. Allah razı olsun, yardım etti. Hemen aşağıdan taksiye binip gittik.
- Sadece ateşim var diye mi gittik?
- Öyle deme çok yüksekti. Hatta orda ölçtüler 41,3 ve 'havale olabilir' dediler, zaten baygındın.
Hiç bişey demeden annemin suratına donuk donuk baktım. Annem devam etti konuşmaya
- Yarın okula gidiyorsun.
- Ama anne yarın Cuma. Son gün zaten gitmesem olur mu?
- Olmaz gitmen lâzım
Lafı daha fazla uzatmadan, annemin açamadığı domates suyu kavanozunu bir kerede açtım. Yerime geçip düşünmeye başladım.
Ama ben İrem'i çok sevdim. Ben onsuz nasıl yaşarım. Bulucam seni, hayal değilsin. Hayalime girdiysen gerçekte de varsındır."Seni bulucam!" kalkıp odama girdim. Üstüme daha düzgün bir şeyler giyip çıktım. Nereye bende bilmiyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PLATONİK
Non-FictionHer şey 3 yıl önce başlamıştı. Ben de bilmezdim kendimi plotonik, çevremdekiler bunu söyledikçe ben de inanmaya başladım. Her yerde o vardı sanki..