Elveda Gökhan

11 2 0
                                    

Sabahın erken saatinde Gökhan'ın evinin yakınlarında nöbet tutmaya başladım. Yaklaşık 3 saat sonra evden çıktı. Hava da bir hayli soğuktu. At kafalı Gökhan'ın motoru varmış! Hemen İrem'i aradım.
- Gökhan'ın motoru varmış neden söylemedin?!
- Söylememe gerek yoktu ki. Sen eğer bir şey yapacaksan her türlü yaparsın.
Dedikten sonra sol tarafımda bir bisiklet kornası çaldı. O sinirle kaşlarımı çatarak dönüp baktım.
- Ooo Furkan bey bu ne sinir hadi atlayın bakalım.
- İrem? Senin ne işin var burada?
- Soru sorma da atla gel. Gökhan gözden kaybolmadan gidelim.

Yaklaşık yarım saat takip ettikten sonra depo gibi bir yerde motoru durdurup içeri girdi. Sessizce durup izlemeye başladık.

- İrem'im keşke sen gelmeseydin ben hallederdim.

- İyiki gelmişim baksana nereye geldi. Tek başına olmazdı ayrıca bundan sonra sen nereye ben oraya..

Gülümseyip bakışırken araba kornası çaldı. Siyah, güzelce bir araba pahalı olduğu her halinden belli... İçinden siyah gömlekli 2 adam çıktı ve depoya girdiler. 

- Kesin içeride pis işler dönüyordur he...

- Furkan? Sen kendi kendine mi konuşuyorsun?

- Hayır! Hayır ben içeri giricem. 

Gitmeye çalışırken İrem kolumdan tuttu. Eliyle sus işareti yaparak depodan çıkan Gökhan'ı eliyle gösterdi. Ayakta duramıyor, bir sağa bir sola yalpalıyordu. Gözleri yarım açık ve donuk bakışlı şekilde motoruna binmeye çalışıyordu. Motorla birlikte yere düştü, bir iki dakika çırpındıktan sonra sabit durdu ama gözleri kapalıydı. Olanları daha fazla izleyemeyen ben, hemen yardımına koştum. Sağ elimle boynundan nabzına baktım hiç bir şey anlamadım. Gözünü açtım, gözbebeği gözükmüyordu. Motorunu üstünden kaldırdım. İrem bu sırada telefonla ambulansı aramış. Bisiklete binip olay yerinden uzaklaştık...

- İrem, bak gördün mü bizim öldürmemize gerek kalmadı. Adamın öleceği varmış.

- Ne oldu ona öyle ya? Korkudan yaklaşamadım bile!

- Uyuşturucu kullanmış.

- Sen nereden biliyosun ki?

Kısa bir bakışmanın ardından uzun bir sessizlik oldu

- İrem... Yani ikizim o da uyuşturucudan ölmüştü. Sevgilisi de...

- O şerefsiz İrem'in sevgilisi değil!! Sen de İremsin!! Bunu kafana sok!.

Daha da fazla ağlamaya başlayınca tekrar tekrar özür dileyip sıkı sıkı sarıldım.

- İrem!

- Efendim?

- Seni asla bırakmayacağım. Benim bu hayatımdaki güneşim, papatyam, tutunacak tek dalım, iyikimsin.

- Sen gerçek misin ya? Yoksa bu hayal mi? Beni kimse böyle sevmedi.

- Ben seni seviyorum. Bundan sonra sen istesen bile bırakmayacağım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 30, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

PLATONİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin