Gece saat 11 gibiydi yoğun bakımdan bir hemşire çıktı. Gülümseyerek bize doğru yaklaştı. İrem'in içi geçmiş ben hemşireye baktım, iyi bir haber versin diye yalvarırcasına.
- Asiye Hanım uyandı. Görebilirsiniz ama -2-3 dakika- fazla uzun sürmesin.
"Tamam" diyip. İrem'i uyandırdım.
- Ne kadar hafif uykum var senin. :)
- Annem nasıl olmuş, iyi mi?
- Ee şey...
- Söylesene... (gözlerinden yaşlar süzülür) kötü bir şey mi oldu?
- Şey... Asiye teyze... Uyanmış. Görebilirmişsin.
İrem çok sesli kahkaha attı. Acaba bir şey mi kaçırdım, neden gülüyor ki? Neyse gülsün, ona gülmek çok yakışıyor.
İrem eldiven, maske, bone ve önlük gibi bir şey takıp içeri girdi. Ben ise camdan içeri bakıyorum.
İrem ağlıyor sürekli. Annesi de bir şeyler anlatıyordu. 5-6 dakika sonra çıktı. Yanıma geldiğinde sinirliydi.
- Gökhan yapmış.
- Neyi?
- Her şeyi Gökhan yapmış.
- İremim sakin ol. Gel kantine gidelim, ben çay alayım bize. Oturup sakin sakin konuşalım.
Fark ettim ki İrem sinirlenince hızlı yürüyormuş. Kantine gidince yeşil sandalyeyi çekip oturdu. Ben ise iki çay aldım. Çayı masaya bıraktım. İrem bacağını titretmesinden çay bir oraya bir buraya savruluyordu. Tam dökülecek raddeye gelmişti. Elimle İrem'in bacağını tuttum.
- Hadi bakalım anlat.
Bir şekerin ambalajını açtım, uzattım.
"Şeker kullanmıyorum" diyince. Kullanmadığım halde kendi çayıma attım.
- Hani ben dün gece Gökhan'a gidecektim ama gitmedim ya
- Ee?
- İçmiş içmiş bizim eve gitmiş. Babamla tartışmışlar mutfakta (duraksayıp boğazını tuttu) sonra o sinirle babamı bıçaklamış.
(Çayından bir yudum alıp devam etti)
- Annem de olanları görünce bağırmış. İşte annemi de ittirmiş. "Sanırım başım mutfak tezgahına çarptı" dedi annem.
Çaylarımızı bitirince biraz daha sakinleşmişti.
- Furkan
- Efendim
- Öldürelim.
- Ne!?
- Gökhan'ı diyorum. Öldürelim.
- İrem sen iyi misin?
- Çok iyiyim
Derin nefes alıp verdim.
- Peki nasıl olacak o iş.
- Kaza süsü vericez
••••
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PLATONİK
Non-fictieHer şey 3 yıl önce başlamıştı. Ben de bilmezdim kendimi plotonik, çevremdekiler bunu söyledikçe ben de inanmaya başladım. Her yerde o vardı sanki..