Beklenmedik Karşılaşma -Ekin-

2.4K 297 176
                                    

Denizin üstünde negatif yüklerle dolu gri bulutlar toplanmıştı. Sanki belli bir bölgeyi işaretliyorlardı ve Ekin onların etrafında uçtuklarını güçbela fark etti. Daire çiziyorlardı. Uçuşun yarattığı sert rüzgârla saçı uçan halı misali kıvrılıp sallanıyordu. İki ayrıntı ise neon ışıklı tabelalar gibi dikkat çekiyordu: Yükseklik ve bulut kavgası. Kasvetle dolan havada arada bir parlak beyaz şeritler oluşuyordu ve bulut homurtusu dinmek bilmiyordu.

Kulakları sağır olmak üzereydi ve bu uçuş tecrübesinin sona ermesi için Ekin sessiz dualar etmeye başladı. Aramir'e sanki o bir can simidiymiş gibi sarılmıştı. Nefesleri derinlik kazandığında kendine telkinler vermeye başladı. Öncelikle uçmuyordu. Basit bir kelime olabilirdi bu ama bir kere varlığına inandığında, beyni de bu zayıf ama gittikçe güçlenecek inanca bir şekilde tepki gösterecekti. Evet, diye tekrarladı içinden, evet kesinlikle uçmuyorum. Sadece 8D saçmalığı olan bir yere gitmiş ve onların sallanan koltuğuna oturmuştu. Önünde uzanan mor gökyüzü ise ekrana yansıttıkları bir filmin parçasıydı o kadar. Ya da Efe'nin hunharca salladığı salıncaktaydı ve zincirin elverdiği en uzun yere doğru iteklenmişti.

Ekin rahatlamaya başladığını hissetti ve bunu bu kadar kolay başardığı için kendini tebrik ederek yarım ağız gülümsedi. Derken siyah kanatlı kertenkele ani bir alçalmayla Ekin'i soğuk duvarlı gerçekliğe döndürdü; uçtuğunu belirten hayali kayalara son sürat toslamıştı. Bu ani hareketin getirdiği şokla son gücüyle çığlık attı. Kertenkele de kendi tiz sesiyle çığlığa eşlik ederek alçalmayı bıraktı ve düz bir çizgide ilerlemeye başladı.

Bir süredir sessizliğini koruyan Aramir dolu bir kahkaha atıp kafasını Ekin'e doğru çevirdi; aklında var olan başka bir düşünceden silkelenir gibiydi. "Dikkat et. Çığlığın onu korkutacak ve eğer Gölge korkmaya başlarsa asla bu sırta binmemiş olmayı dileyeceksin."

Rüzgâr saçını geriye doğru sürüklemeye devam ederken Ekin, Aramir'in belini biraz daha sıktı. Başını da hayvanın sırtıyla bütünleşecek şekilde eğdi. "Zaten bunu diliyorum." Tıslarcasına konuşmuştu.

Uğuldayan kulakları ve bir nabız gibi atan şakağı yanında kalbi de dikkat çeken garip bir ritim tutturmuştu. Kalbi vücut korosunun uyumlu zemininden bir süreliğine sıyrılmış gibiydi. Ekin'in içindeki bu gıdıklanma, insanın heyecanlı anlarında göğüs bölgesinde vuku bulan belirtilere benziyordu ama Ekin'de bunun nedeni korkuydu. Havada süzülmekten ölesiye korkuyordu.

Başının arka tarafında, ensesine yakın yerde oluşan ağırlık kötüleştiğinin sinyallerini veriyordu. Kulaklarındaki uğultunun eşlik ettiği bu ağırlık yüzünden kafasını tamamen kaldıramıyor ve gökyüzüne odaklanamıyordu. Ayak basmayı delicesine istediği kara parçası ise aşağıdaydı ve oraya bakmak da uçtuğunu tekrar hatırlatıyordu. Ekin de mecbur kaldığı tek şeye, kertenkelenin sırtına odaklandı.

Gözüne ilk çarpan detay, hayvanın tüm vücudunu kapladığı için doğal olarak dikensi uzantılardı. Uzantıların dış kısmı daha koyu renk olan spiral çizgilerle çevriliydi. Ekin kadar yakından bakılmadığı sürece bu dövmeyi andıran çizgilerin gözden kaçırılması çok kolaydı. Bir de diken tarlasını andıran sırt vardı tabii, çıkıntılar o kadar çoktu ki görenler kertenkelenin sırtında oturacak yer olmadığını düşünebilirdi. Ekin düşünmemişti. O an Gliondel'den uzaklaşmaya o kadar odaklanmıştı ki otomatik olarak vücudu onu nereye yönlendirdiyse oraya oturmuştu.

Şimdi fark ediyordu; uzaktan yer yokmuş gibi görünmesine rağmen uzantılar oturabilmeye olanak sağlayacak şekilde deriden başlarını uzatmıştı. Yeni bir yalpalanma hisseden Ekin korkuyla kafasını kaldırdı. Kertenkele kanatlarını sabit tutarak sola eğim yapmaya başladı.

İÇİMDEKİ SİHİR (Sivri Kulak Günceleri-1) #wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin