••"Ben... gerçekten anlamıyorum."
"Özür dilerim."
"Belli ki bir şeylere sebep olmuşum."
Gözlerinin içine bakmış ve avuçlarımla yanaklarını kavrayıp üşümüş bedeni biraz daha yaklaştırmıştım kendime.
"Seni asla isteyerek kırmam."
"Asla asla asla."
"Aklında bulunsun."
Bir kaç kez gözlerini kırpıştırmış ve içime saklamak istediğim gülüşünü sunmuştu bana.
Nasıl yapabiliyor? Diye düşünmüştüm.
Nasıl onunla yıllardır berabermişim gibi hissettirebiliyor?
Nasıl onu bir kere görmeme rağmen kalbimi ezip geçebiliyor?
"Beni isteyerek kırmak için fazla safsın Jimin."
"Yinede, önce yüzünü dağıtıp sonra sana kocaman sarılmak istiyorum."
Bu sefer kıkırdayan ben olmuştum.
Boş sokağın etrafında dolanan rüzgar saçlarımıza çarparken tam zamanı olduğuna karar vermiş ve parmak uçlarımı ensesine atıp soğuktan birazcık şişmiş dudaklarımızı birleştirmiştim.
Çok geçmeden belimi kavrayıp beni kendine bastırmış ve karşılık vermişti.
O, alt dudağımı usulca ısırırken ve tenine işlemiş o tanıdık koku burnumu gıdıklarken aklıma dolan anılarla afallamıştım.
Hayır.
Çocukluğumun her saniyesini paylaştığım Min Yoongi olamazdı değil mi?
Bir veda bile edemediğim, yıllar boyunca ondan bir iz aradığım o çocuk, şuan dudaklarını paylaştığım bu adam olamazdı.
••
YOU ARE READING
Juke box • Yoonmin
Kısa HikayeBir müzik kutusu var avuçlarında, dudakların saçlarımda. [2016]