Kitap kapağı için teşekkürler... Değerli yazar, şair @L_eandros bu bölüm size ithaf olunur. Başarılarınızın devamını dilerim... wattpad ve dost meclisi sizi seviyor....
Karanlıkta tanımaya çalışıyorum. Biraz daha yaklaşsam yüzünü görebilirmiyim acaba! Bu gece ay, dolunaya çeyrek kalmış görünüyor.
Onun ışığına güvenerek, bu hayalet kızı tanıma çabasındayım... O yürüyor ben arkasından yürüyorum, onu neden takip ettiğimi bilmeden...Yanında birisi var!
Bu bir köpek, bu karanlıkta çok iyi görebildiğim simsiyah bir köpek..
Göz göze geliyoruz onunla bir köpekten beklenenden çok daha manidar bakıyor gözlerime...
Korkudan olduğum yerde, çakılıp kalıyorum. Haddinden fazlaca uzun saçlarını, yüzünden çekiyor, kırmızı evet saçları kırmızı diyorum. Ama ben onu takip ederken o hiç arkasını dönmedi ki ben ona doğru yürürken, o arka arka mı yürüyordu. Korkum en yüksek eşiğine hızla tırmanırken ben o saçların arasından bana bakan şeytani gözleri görüyorum....
Çığlık atmak dahi lüks olabiliyormuş bunun ayrımındayım o an.Ay, ışığını çekti birden... her yer karanlık.....
Yüreğimden kopuşlar var. Sonsuz bir iç çekiş gibi herşey hiç bitmeyecek kadar sonsuz ve yakıcı.
Korku beni ele geçiriyor...İrfan!!!
Gözlerimi açamıyorum. Sesler geliyor çok uzak ve derinden. Elini uzatmış bana sesleniyor İrfan, gücüm yok elimi uzatamıyorum...
Çok ürkütücü bir soğuk, sarmalıyor beni kurtulamıyorum bu acıdan, canım o kadar yanıyor ki, kimse beni burda görmeyecek hissiyle acı çekiyorum. Bağırıyorum artık feryat figan nafile...
Sonunda sesim de kısılıyor, beni artık İrfan'da duymaz diyorum. Ben sesleri duyuyorum ama sesimi duyuracak takat kalmadı ben de!
Çok üşüyorum!!!
Aklımda tek bir soru;
"Yoksa ben ölüyormuyum?"Bu denli canımı yakan da nedir?
Ölürsem!
Ya ölürsem!..
...
Gözlerimi açtığımda kızıl saçlarının arasında, gözlerime tehditkâr bakışlarla bakan o kızı düşünüyordum. Bunun bir kabus olduğunu bile bile uyanmıştım bu rüyadan.
Evet kâbustu....Alnıma konan ıslak bezle yine ateşlenmiş olduğumu anladım. Dün akşam sahilde üşütmüş olmalıydım...
İrfan endişeli ve şefkatli bakışlarıyla nasıl olduğumu soruyordu.."Iyiyim" dedim. Ama canım çok sıkkın. Bir kabus gördüm...
Bu çok doğal ateşin çok yüksekti. Bir ara ambulans çağırmayı dahi düşündüm. Saat üçten beri baygınsın birşeyler saklıyorsun sürekli. Ateşin daha yeni düştü."
Alnıma buseler konduruyordu."Çok şükür iyisin" derken...
"Kendime çok kızdım" dedi.
"Neden" dedim..
"Gitmek zorunda olduğum için" dedi.
İkimizde sustuk. Bu konu bizde söz bırakmıyordu."Çay yaptım. Kahvaltı getiriyorum sana, tamam mı" dedi.
"Canım hiç istemiyor" dedim, gel...
Onun yanımda olduğu her saniye bana ilaç gibiydi..."Uykumda, ne diyordum" dedim.
"İrfan' diyordun" dedi. Muzipçe gülerek...
Ah İrfan eğlenirsin tabi benim ne çektiğimi bilsen...
Dün akşam aşkımızın itirafına tanık olan yerdeydik. Kız kulesi, bizim için bir başka anlamdı artık....
Ne kadar kaldık orada bilmiyorum ama garip bir şekilde ıslanmış olmasaydık, daha da kalabilirdik.. İrfan kahvaltı hazırlamaya giderken bense beni kabuslara salacak kadar etkileyici dün geceyi düşünüyordum...
...
Neydi o efsane tekrar anlatırmısın Müzipti yine, "unuttum" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEVA KALBİN SÜVEYDASI (Kitap Oldu)
General Fiction(Kitap oldu / Tüm seçkin kitapçılarda) . Geçmişin geleceğe yansıyan yüzü, aynaya vuran aksi hep karanlık mı olur? Oysa yarım kalan hikayelerin de mutlu sonları olmalı... Meva, bu hikâyenin nasıl başladığını çok umursamıyordu. Çünkü anladığı ve ina...