9. Bölüm

90 3 0
                                    

Tuanatekay doğum günün kutlu olsun🎉🎉🎉 seni çok seviyorum💜💜💜
----

Koltuklardan birine oturmuş bilmem kaçıncı defadır saate bakıyordum. Babam ameliyata gireli yaklaşık 3 saat olmuştu. Ameliyathanenin kapısında, ellerimi başımın iki yanına koymuş bekliyordum. Zaman inadına yavaş akıyordu sanki. Bir elin omzuma dokunmasıyla ellerimi başımdan çektim. Alara'yı görünce gülümseyerek uzattığı suyu aldım. Ellerimin titremesine aldırmadan suyu yavaşça içtim. Ameliyathanenin kapısı açıldığında içeriden doktorun çıktığını gördüm. Elimde tutmakta olduğum boş bardağı bırakıp doktorun yanına koştum.

"Babam iyi mi? Bir şey olmadı değil mi?"

"Sakin olun Umut Hanım. Babanız gayet iyi, herhangi bir aksilik olmadı. Birazdan yoğun bakıma alacağız." Rahatlamıştım. Babam iyileşecekti, beni bırakmayacaktı. Annem gibi...gitmeyecekti.

"Ne zaman uyanır?"

"Muhtemelen 3 saat sonra."

"Peki, Murat Amcayı görebilir miyiz?"
Bu sorunun cevabını bende merak ediyordum. Babamın yanında olup onun uyanmasını kendi gözlerimle görmek istiyordum.

"Maalesef, uyanmadan Murat Bey'in yanına gidemezsiniz."

"Lütfen, sadece 5 dakika." Doktor biraz düşündükten sonra bize, onaylarcasına kafasını salladı.

"Ama sadece 5 dakika." Kafımızı aşağı yukarı salladık. Çok mutlu olmuştum. "Eda, Umut Hanıma hazırlanmasında yardım eder misin?" Adının Eda olduğunu öğrendiğim hemşire hiçbir şey söylemeden sadece kafasını salladı. Doktor yanımızdan ayrılırken Alara'ya sıkıca sarılmıştım. O da bana destek verirmiş gibi sarılmıştı. Yanımda olduğu için mutluydum. Geri çekildiğimde bana 'iyi olacak' der gibi bakıyordu.

"Hadi içeri gir, ben burada bekliyorum." Kafamı mutlulukla salladım. Hemşire ile birlikte ameliyathanenin içine girip yoğun bakım bölümüne gittik. Birçok insan odaların dışındaki koltuklara oturmuş, birbirlerini teselli edercesine sarılmışlardı. Küçük bir odaya geldiğimizde hemşire dolaptan yeşil bir kıyafet ve maske çıkarıp bana verdi. Kıyafetleri giyinip maskemi taktıktan sonra hemşireyi  takip edip babamın olduğu odaya girdim. Odada ağır dezenfektan kokusu yayılmış, etrafta bunaltıcı bir cansızlık vardı. Babamın yanındaki koltuğa oturup elini sıkmadan tuttum. Bakışlarımı elinden yüzüne kaydırdığımda onu, ilk defa bu kadar cansız ve solgun görüyordum.

"Ben geldim baba. Buradayım, aç gözlerini de bak yanındayım. Seni çok özledim." Açmamıştı gözlerini. Beni göremese bile duyduğunu biliyordum. "Biliyor musun evlendim ben. Küçük Umut'un büyüdü ve evlendi artık. Çok ani olduğunun farkındayım ama evlendim işte." Gülümsemiştim. Eski anılar canlanmıştı gözümde. Babamla sarılmalarımız, birbirimize destek olmamız, ağlamalarımız ve daha birçoğu. Hepsini beraber yaşamıştık. Uyanmasını istiyordum. Çok bile uyumuştu. "Gözlerini açtığın zaman burada olacağım baba, yanında." Bu kadar stres uykumun gelmesini sağlamıştı. Biliyorum doktor 5 dakika demişti ama biraz burada uyumaktan zarar gelmezdi herhalde. Babamın elini tutarak koltuğa iyice yaslanmıştım. Bilincimi uykuya teslim edip her şeye kendimi kapatmıştım.

🔱

Telefonumun zil sesiyle beraber gözlerimi açtım. Nerede olduğumu anlamaya çalışırken ısrarla çalan telefonumu cebimden çıkarıp kimin aradığına baktım. Demir?! Neden arıyordu ki acaba? Babamın hâlâ tutmakta olduğum elini yavaşça bırakıp odadan dışarı çıktım.

"Neredesin sen?! Neden telefonunu açmıyorsun?! Beni delirtmeye mi çalışıyorsun?!" Telefonu açmamla Demir'in bağırması bir olmuştu. Sesi neredeyse tüm koridoru inletmişti.

Tut SözünüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin