DemirUmut'un istediği şeyle çok şaşırmıştım. Çünkü hiç de öyle, para için her şeyi yapacak kızlara benzemiyordu. Ben onu ilk gördüğüm gün kabullenmiştim. O farklıydı. Ama şu anda garip davranıyordu. O ilk günkü atarlı kız, şimdiki kız değildi.
"Aslında para isteyebileceğini hiç düşünmemiştim. Bilseydim en başından söylerdim." Gülerek söylemiştim ama Umut'un yüz ifadesi bir an bile değişmemişti.
"İhtiyacım olmasa istemezdim." Umut ağlayacak gibi olunca konunun ciddi olduğunu anladım. Ve daha fazla uzatmamaya karar verdim.
"Tamam, şartını kabul ediyorum. Sana yetmiş bin lira vereceğim ve sen de benimle evleneceksin." Umut kafasını salladığında kabul ettiğini anladım. Biraz rahatlamış gibiydi. Neden paraya ihtiyacı olduğunu merak ediyordum. Ama sormaya çekiniyordum. İkimizde konuşmuyorduk. Ne söyleyeceğimizi düşünüyorduk belki de. Aramızda ki sessizliği Umut bozmuştu.
"Ne zaman evleneceğiz?" Bu soruyu soracağını önceden tahmin ettiğim için sakindim. Umut ise çok tedirgindi. Bu arada sipariş ettiğimiz kahveler de gelmişti.
"Pazar günü."
"Yani, beş gün sonra, çok erken değil mi?" Umut'un yüzünden şaşırdığı belliydi. Kim olsa şaşırırdı. Sonuçta daha bugün tanışmıştık. Ve şimdi
-anlaşmalı bile olsa- evleniyorduk."Biliyorum fakat kaybedecek zamanımız yok. İki gün sonra seni dedemle tanıştıracağım. Bu yüzden, kendini hazırlasan iyi olur." Uzun bir süre boyunca kimse konuşmamıştı. İkimiz de kendi tarafımıza çekilmiştik. Bu sessizliği bozan ise yine umut olmuştu.
"Peki evlendikten sonra ne olacak?"
"Evleneceğiz, sonra da bir şey olmayacak."
"Öyle değil, yani ne zaman boşanacağız?" Bu soru şaşırmama sebep olmuştu. Çünkü ben boşanacağımızı hiç düşünmemiştim. Ya da düşünmeye zamanım olmamıştı. Umut benim cevap vermemi bekliyordu. Biraz tedirgin gibiydi. "Boşanacağız değil mi?" Umut'un sorduğu soruyla ona odaklandım. Açıkçası bu sorunun cevabını ben bile bilmiyordum. Ama onu daha fazla tedirgin etmemek için kafamı salladım. Geriye doğru yaslanmasıyla rahatladığını anladım. Sürekli başka yerlere bakıyordu.
"Kahveni içmeyecek misin?" Bir süre birbirimizle bakıştıktan sonra gözlerini kaçırdı.
"Canım istemiyor." Kahvesini bana doğru ittirerek başka yöne bakmaya başladı. Ben de kahvemi bitirdikten sonra hesabı ödedim. Cafe'den çıktığımızda ikimizde arabalarımıza doğru ilerledik. Son bir kez daha birbirimize baktıktan sonra farklı yönlere gittik.
******
Sabah kalktığımda bir süre etrafıma bakındım. Tekrar uyumak için gözlerimi kapatmamla aynı anda açmam bir oldu. Saate baktığımda yarım saatimin olduğunu gördüm. Hemen hazırlanıp, Umut'u almaya gitmeliydim. İki gündür birbirimizi görmüyorduk. Ve bugün onu dedemle tanıştıracaktım. Yataktan kalktım ve banyoya girdim. Sıcak bir duş aldıktan sonra üzerime, beyaz gömleğimi ve siyah pantolonumu giydim. Kahvaltımı etmeden evden çıktım ve Umut'un konum attığı yere gittim. Kapının önüne arabamı park ettikten sonra Umut'a mesaj attım. Biraz bekledikten sonra da kapıdan çıktığını gördüm. Üzerine nar çiçeği renginde askılı bir elbise giymişti. Altında da aynı renkte dolgu topuk ayakkabıları vardı. Saçını açık bırakmıştı. Çok tatlı ve güzel görünüyordu. Arabanın kapısını açıp oturuncaya kadar ona bakmaya devam ettim."Günaydın." Bana bakıp gülümsemişti. Ben de ona karşılık olarak gülümsedim.
"Günaydın." Umut'un mutlu olduğunu görünce ben de mutlu olmuştum. Dedemin evi biraz uzak olduğundan, yolculuğun sıkıcı geçmemesi için radyoyu açmıştım. Radyoda Teoman'ın kum saati şarkısı çalıyordu. Aslında güzel bir şarkıydı ama ikimizde endişeli ve biraz da heyecanlı olduğumuz için şarkıyı umursamıyorduk. Bir ara gözüm Umut'a kayınca camdan dışarıya baktığını gördüm. Dünden beri ne düşündüğünü merak ediyordum. Yine de o anlatana kadar sormamaya kararlıyım. Yaklaşık bir saatlik bir yolculuktan sonra dedemin evine gelmiştik. Umut'un yüzünden endişeli olduğunu anlamıştım. Elini tutup tutmamak konusunda kararsız kaldıktan sonra elini yavaşça tuttum. Bunu beklemediği için şaşırmıştı.
"Endişeli olduğunun farkındayım ama bana güven olur mu?" Bir süre kararsız kalmış gibi yüzüme baktıktan sonra kafasını salladı. Ona gülümseyip arabadan indim. Birlikte evin bahçesinden kapıya bakarken derin bir nefes aldık. Elimle Umut'un elini sıkıca tutup gülümsedim. O da bana aynı şekilde bakıp gülümsedikten sonra el ele kapıya doğru yürüdük.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tut Sözünü
Novela JuvenilYıkılmıştım yine ve yine. Hayatım verilmiş bir sözle hiç beklenmedik bir anda, hiç beklemediğim biri tarafından değiştirilmişti. Esiri olmuştum küçük bir sözün. Kuklası olmuştum aşkın. Sanki her şeyi değiştirebilirmişim, eskiye geri dönebilirmişim g...