Multimedia: Umut'un giydiği kıyafet ve ayakkabı.
Bölüm şarkısı: Oh Wonder – Without you
Gözlerimi açtığımda güneşin çoktan doğduğunu hatta odamı aydınlattığını gördüm. Yatakta doğrulup hafifçe esnedim. Yatağımın yanında duran komodinin üzerinden telefonumu alıp saate bakmamla üzerimdeki örtüyü fırlatmam bir olmuştu. Dersim çoktan başlamıştı ve ben geç kalmıştım! Aceleyle yataktan kalkıp tuvalete gittim. İşimi hallettikten sonra kıyafet dolabımın içinden kıyafetlerimi ve ayakkabımı alıp hızlıca giyindim. Saçımı yapacak zamanım olmadığı için doğal halinde açık bıraktım. Makyaj yapmak yerine de şeftali aromalı dudak nemlendiricimi sürdüm. Kapıda asılı duran siyah çantamı da sırtıma takıp odamdan çıktım. Merdivenlerden birer ikişer inerken gördüğüm manzarayla duraksadım. Koltukta uyuyan bir adet Demir Ateş! Kesinlikle görmeyi beklediğim bir şey değildi. Yönümü değiştirip ses çıkarmadan yanına gittim. Kolunu başının altına koymuş, ayaklarını da koltuğa uzatmıştı. Muhtemelen dün akşam eve geldiğimde olmamasının sebebi çekimlerinin uzamış olmasıydı. Geldiğinde ise burada uyuyup kalmıştı. Uyandırıp, uyandırmamak konusunda tereddütlüydüm. Ama uyandırmamak daha iyiydi sanırım. Bayağı yorgun gözüküyordu. Aklıma gelen düşünceyle ses çıkarmamaya özen göstererek hızlıca odama gidip dolaptan battaniye aldım. Tekrar Demirin yanına geldiğimde onu uyandırmadan üzerine battaniyeyi örttüm. Daha doğrusu örtmeye çalışırken bir elin bileğimi tutup çekmesiyle Demirin üzerine düştüm. Ne ironi ama! Kapandığını bile fark etmediğim gözlerimi açtığımda bir çift gözle karşı karşıya geldim.
Sen ne yapıyorsun?! Demirin bağırmasıyla korkmadım desem yalan olurdu. Ama bağırmasına gerek yoktu. Sadece üşümesin diye üzerini örtecektim. Hata onu düşünende zaten!
Sadece üşüme diye üzerini örtecektim. Sesim bir yavru kediden farksız çıktığından içimden kendime binlerce kez küfür ediyordum. Demir gözlerini kısıp bir süre bana baktı. Bileğim hala Demirin elindeydi ve ben onun üzerindeydim. Aramızda sadece santimler vardı. Biraz daha yakınlaşsak dudaklarımız değecekti. Çok yanlış anlaşılacak bir durumdaydık. Demir?
Hı?
Bileğimi tutuyorsun ve şu anda senin üzerindeyim. Demirin bakışları tuttuğu bileğime oradan da bana odaklandı. Bileğimi bıraktığında hemen üzerinden kalktım. Demirde battaniyeyi üzerinden atıp kalktı. Hepsi senin yüzünden battaniye!
Ben biraz boş bulundum galiba, özür dilerim.
Önemli değil ama bir daha olmasın. Demir eliyle saçlarını karıştırdıktan sonra beni baştan aşağı inceledi.
Nereye gidiyorsun? Ve işte o zaman kafama dank etti. Ben derse geç kalmıştım!
Derse geç kaldım! Senin uyuduğunu görünce bakayım dedim. Aklımdan çıkmış. Of!
Tamam, sakin ol. Ben götürürüm seni.
Olmaz. Senin çekimlerin vardır, geç kalırsın. Ben kendim giderim.
Umut, okulun benim gideceğim yerden çok uzak değil. Zaten benim arabam seninkinden daha hızlı. Ayrıca çekime daha çok var. Aslında mantıklı konuşuyordu. Kendim gitmeye çalışsam yetişemezdim. Okulum, her ne kadar buraya uzak olmasa bile. Hem kestirme bir yol biliyorum.
Tamam, ama acele edelim lütfen. Demir kafasını sallayıp kapının yanındaki askılıktan kot ceketini aldı. Kapıyı açıp evden çıktığında bende onun peşinden gittim. Anahtarımı çıkarıp kapıyı kilitledikten sonra koşarak Demirin beyaz Range Rover'ına bindim. Demirde bindiğinde arabayı çalıştırdı. Evin bahçesinden çıktıktan sonra gaza basarak benim okuluma doğru sürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tut Sözünü
Fiksi RemajaYıkılmıştım yine ve yine. Hayatım verilmiş bir sözle hiç beklenmedik bir anda, hiç beklemediğim biri tarafından değiştirilmişti. Esiri olmuştum küçük bir sözün. Kuklası olmuştum aşkın. Sanki her şeyi değiştirebilirmişim, eskiye geri dönebilirmişim g...