hitotsu; ikari

1.4K 225 69
                                    

"Gerçekten satın alacak mısın? Saçmalıktan başka bir şey değil. İnandırıcı da değil."

Namjoon telefonunu kilitleyip karşısındaki gence baktı bir süre. Sessizliğini bozmaya niyeti olmasa da küçüğünün yanlışını düzeltmesi gerektiğini düşünüyordu.

"Satın almayacağım, Kim Seokjin'den üç gün evinde kalmak için izin isteyecek, gerekirse para ödeyeceğim."

Jungkook derin bir iç çekip kendini arkasındaki koltuğa bırakmıştı.

Namjoon, ilgisini çeken bir şey olduğunda yalnızca ona odaklanıyor, asla peşini bırakmıyordu. Hatta küçük olan içten içe tablonun lanetine inanmaktan korkuyordu.

"Eğer bir şeyler yanlış giderse, eğer kötü şeyler hissedersen geri döneceğine söz ver yeter."

Namjoon gülümsedi ve söz verdi küçüğüne. Oda arkadaşı tarafından böyle önemsenmek hoş şeydi.

Jungkook karşılık verip büyüğüne, mırıldandı.

"Ben de seni her gün görmeye geleceğime söz veriyorum o zaman."

"Hayır bunu yapma Jungkook, Bay Kim'e rahatsızlık verebilirsin."

Jungkook omuz silkti.

"Rahatsızlık verdiğimi düşünürse beni kovar, ben de pencereden girerim. Tanımadığın bir adamın evinde başına ne geleceğini bilemezsin."

Namjoon onun kahverengi saçlarında gezdirdi parmaklarını, ardından çenesine doğru ilerledi ve küçüğünü bıraktı.

"Eminim Bay Kim poposunu sallanan sandalyesinden bile kaldıramayan yaşlı bir adamın tekidir."

Jungkook suratını astı ve dudaklarını büzdü.

"Ya da sen uyurken çıplak fotoğraflarını çekecek kadar sapık ve genç biri..."

Namjoon başını iki yana sallamıştı bu düşünceye karşı.

"İmkansız Jungkook."

Antika koleksiyonu olan biri asla genç olamazdı.

norowareta shõnen #namgiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin