Hatırlıyorum da küçükken ne çok onu görmeyi arzu ederdim.
Ama küçücük bir ömür de toplam iki defa gördüm ve hayatım boyuncada onu hiç unutamadm.
Üstelik üstünden geçen senelere rağmen hala ilk günkü gibi birçok sebepten dolayı heyecanım hat safhada.Yıllar sonra yine aynı senaryo yaşıyor gibiyim. O orada, aramızda asırlar kadar mesafede ben de, onu sadece uzaktan izleyen değersiz bir yabancıdan ibaretim.
Buraya neden geldim yada neden burada olduğum hakkında bilgim yok tek bildiğim ve düşündüğüm kendimi ansızın burada bulmam oldu.
On üç yıl öncesine dönmek gibi bir şey bu yaptığım ama hem eksik hemde değişiklikleri göz ardı etmeyerek geldim.
Çünkü biliyorum ki hiç bir şey eskisi gibi olmayacak ve kalmayacak.İnsanlar hep değişir, zamana göre kendini uydurur ve bu nedenle hayat boyu bu hep döngü içerisinde devam eder. Bunu biz istesekte değiştiremeyiz.
Bu durumdan kesinlikle yakınmıyorum yanlız içimde küçücük bir parçacık var ki oda yangın yeri gibidir gerçekleri asla kabullenemeyen.Taviz vermeyen.İşte orada hayatım ve geleceğim sebebim olan adam benden elli metre uzaklıkta bulunan ağaçlık alanda. Onu orada görmek rüyada olmak gibi. Doğmayan güneşi beklerken umutla çırpınan bir kanadın ışığı görmek adına her şeyi göze alması gibi.
Ah bir anlatabilsem derdi mi bir söylebilsem içimdekileri.Haykırsam dağa taşa. İşte o zaman dünyama güneş doğacak.Doğacağım yeniden.
Nefes alışverişlerim zorladıkça zorluyordu ciğerlerimi , paramparça etmek istiyordu. Ne zormuş yeniden görmek, bilmek yeniden uzaktan bakmakla yetinmek.
Hep olduğum, olacağım gibi bedenimden, ruhumdan alınan parça parça yarım kalan umutsuz yaşanmışlıklar.
Onu görme isteğim ve karşısına çıkma arzum beni tanımayacağını bile bile o kadar yüksekti ki hiç bir dilde hiçbir ülkede tarifi yoktu. O yüzden hemen koşarak yanına gitme isteğimi engelledim. Çünkü biliyorum ki şuan için hemen onun yanına gidemem, daha çok erken. Biraz zaman geçtikten sonra onun hayatında var olma sıram gelecekti. Sonsuzluk yoluydu benim bu yolum.
Bu ana gelebilmek için hep çabadım durdum. Engel tanımadım. Karşıma çıkan her yolu tattım.
İnişli çıkışlı, engebeli , virajlı yollardı işte.
Onu yerimde öylece uzaktan bir süre daha izlemeye devam ettim. Her hareketini beyin hücrelerim adeta hafızama kazıyordu unutmamak için.
Elinde daha önceden fark etmediğim bir dal sigarasını rengi uzaktan belli olmayan çakmakla yakıp sigarasını hemen ağzına alıp derin bir nefes aldı ve ardından içine çektiği nefesi dışarı verdi.Sigarayi öyle aheste aheste içiyordu ki karşısında kim olsa dayanmazdı. Bir insanın sigarasını içişi bile bu kadar çok acı dolu ise hayatını düşünemiyorum.
Yıllar önce ki gibi yine aynı adam. Bu sefer yıl öncesindeki çocuktan tek farkı şimdi karşımdaki adamın daha da büyümüş, yeryüzünde yaşayan en tehlikeli en karizmatik v ve esrarengiz biri olarak durmasıydı.
Neler düşünüyorum ben böyle. Kendime bir an önce çeki düzen vermeliyim. Ben bunun için burada değilim amacım niyetim farklı.
İkinci sigarasını da içtikten sonra nerden geldiğini farketmediğim elinde ki ufak tefek siyah poşetiyle başını deniz kenarında bulunan kayalıklara doğru adımlar atmaya başladı.
Kendine zarar vermesinden korktum ama bunu yapmayacağını da biliyorum. Onu evde dört gözle bekliyen hayatının en değerli hazinesi var. Bunu ona yapmaz en azından hazinesi huzur buluna kadar yapmaz.
Bundan sonra zaten tek parça halinde olması ve geçmişte yaşanan olaylar nedeniyle ağır bir darbe alan piskolojisi ile depresyon sürecine girmemesine sebep olan tek varlığına bunu yapmaz.
Ona kıyamaz. Elinde kalan tek parçasıdır.
Ondan sonrasında bu durumdan şüpheliyim.
İnsan bile bile ölüme gider mı uğrunda öleceği insan kim olursa olsun. Giden kişinin ardından yaşar mısın yoksa sende kalan olarak bir ömür boyu kendini acıya mahkum edip günden güne yakar mısın bedenini.
Ben yapamam bunu. Elimden gelmez. Cesaretim yok. Bazıları bunu bencillik olarak algılar fakat şuda var ki giden zaten gitti peki seni canı gönülden çok seven insanları sende terk edip gider misin.
Gidilmez işte.O kadar sessiz ve sedasız yürüyordu ki benim onun takip ettiğimden bile haberi yoktu. Olmayacaktı da.
Onun her adım adım atışında bende ona doğru adımlar atmaya başladım. Artık haftalardır gizlenmenin onu uzaktan takip etmenin sonuna geldim. Bedenen ortaya çıkma zamanı gelmişti. İçimden bir geceyi hasarsız, olaysız ve rezil olmadan geçirmek için bildiğim tüm duaları okudum.
Varlığım varlığının başlangıcı olacaktı. Onun yeniden kendi varlığının farkında olmasını sağlayacaktim.
Söz 'üm vardı benim tutmadan, elimden gelenin en iyisini yapmadan hiç bir yere gitmeyecektim.
"Kaptan son durakta dur. Ayazlı karanlıkta inecek var. "
*Bundan sonra yazarın dilinden. *
Genç kız ıssız ve insanın içini kavuran soğuk ayaza rağmen giydiği yırtık kot pantolon ile üzerindeki beyaz tişörtüyle genç adama doğru kendinden emin adımlarla ilerliyordu. .
Bu onun için her ne kadar zor olsa da bunu yapmak zorundaydı. Buna mecbur olduğunu hissediyordu kendince.
Genç kız da genç adam gibi çantasının sağ üstteki bölümden özel olarak tasarlanmış olan sigara kutusunu ve çakmağını alıp sigarasını yaktı ve tek nefeste bitirme ihtiyacı ile derin bir nefes çekti.
Kafasında o kadar çok soru işareti var dı ki bunları nasıl cevaplayacağını o bile bilmiyordu.
Tek doğru olarak bildiği ve bileceği insana doğru elinde sigarasi ve geçmişte ki kendisine kalan tek iki hatırası ile aklında binlerce soru işareti ile genç adamın oturduğu kayalıklara doğru adımını attı.
Bu bir son değildi bu bir başlangıçtı.
Sonun Başlangıcı idi.Arkadaşlar merhaba.
Nasılsınız. Kitabımı nasıl buldunuz Görüşleriniz benim için çok önemli. Lütfen satır arası yorum yapmanızı da rica ediyorum. Öpüldünüz. 😘
![](https://img.wattpad.com/cover/94081188-288-k759652.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Söz #Wattsy2017 (Düzenlenecek)
ChickLitBedenimde dokunduğun her yer, pare pare kor kızılı bir aleve bürünüyor. Ateş ; lacivert bakışlarınla iyice körüklüyor ve balta girmemiş orman misali yüreğim de durmak bilmeyen bir ıstırapla tütüyor. Kalp ; verdiğim sözü yerine getirmiyor ilmik...