Yeri göğü inleten bir yardım çığlığı yayıldı dört bir yana. Ne varki bu çığlığı duyan kimse olmamıştı.Herkes kendi işiyle o kadar meşgul duki onu acımasız ölüme terk ettiklerinden bihaberlerdi. Çok sonra küçük küçük yakarışlara, oradanda asla duyulmayacak sessiz sessiz yürek yakıcı çığlıklara dönüşmüştü onun yardım bulma ümidi.
****
Asistanını arkadaşının evine bıraktıktan sonra çevre caddelerde hiç park edecek alan olmadığı için arabasını evden hayli uzak bir yere park etmişti. Asistanını sağ salim arkadaşının evinin kapısı önüne bıraktıktan sonra oda gönül rahatlığıyla bir zamanlar çocukluğunun geçtiği İstanbul sokaklarını dolaşarak tadını çıkara çıkara park alanına gitmeyi düşündü.
Arabasının kapısını açtığı zaman keskin kulakları devreye girip gaipten küçük bir inilti duyar gibi oldu. Üstünde durmadı gelen sesin,ama ikinci bir tiz çığlık daha işittiğinde arabasının kapısını kapatarak gözleriyle etrafı taradı.
Arabadan uzaklaştı. Loş ışığın çok az hakim olduğu ara sokakları ve ana caddeye bağlı ara caddeleri inceledi.
Saat çok geç değildi, 12 civarında olduğunu tahmin etti. Ana caddede insan yığını vardı. İnsanlar umursamazca dolaşıyor geziyor içiyordu. İç güdüleri onu ara sokaklara bakmaya itti. Çünkü insanlar Bu saatte ara sokaklarda dolaşmazdı, her ihtimale karşı daha çok kalabalık alanlarda takılmaya çalışırlardı. İnsanlar korkard8 o bunu en kötü şekilde çocukluğunda tecrübe edinmişti. Çevreye biraz daha bakındıktan sonra kimsenin olmadığını fark etti ve yeniden arabasına yönelerek her ihtimale karşı heybetli vücuduyla küçük küçük adımlar atmaya başladı.
Derken sokaklardan birinin en derinliklerinde "İmdat!"diye ince bir kadın sesine benzer çığlık duydu. Adımlarını bir anda durdurarak yeniden ara sokaklara baktı. Kulakları yanlış işitmemisti, duyduğu ses,bir kadına aitti. Arabasını arkasına alarak rastgele önündeki dar bir sokağa daldı, koşarak. Yanılmıyorsa kadın ya tacize uğruyordu yada daha kötüsüne, ıpıssız sokakta tecavüze uğruyordu.
İsyan etti içinden. Dünyadaki en büyük adaletsizlik bir kadının bir erkeğe gücünün yetememesi ve erkeklerin yapacağı her türlü fiziksel güce boyun eğmeleriydi.
İlk girdiği sokaktan çıkıp bir kaç sokağa daha girdi. Zamanla yarışıyordu.Geç kaldığı her bir saniye, zavallı kadın için daha acı anlar demekti. Çıktığı son sokakta etrafında onlarca dar sokakla karşı karşıya geldi. Gecenin sessizliğini kullanarak kendi etrafında 360 derece dönerek gözleriyle sokakları tararken duyabileceği her sese kulak kabarttı.
Ve duymayı beklediği sessiz, acılı bir iniltiyi duyduğu vakit ana caddeye bağlı olan dar sokağa var gücüyle koşmaya başladı. Koşarken binaların karanlıkta kalan bölümlerine özellikle bakıyordu. Karanlığın en çok hakim olduğu bir alanda nefes nefese durdu. Ellerini başının arkasına alarak soluklanmaya çalıştı.
Karanlık yüzünden kaç katlı olduğu seçilemeyen binanın altında bir hareket ilişti keskin gözlerine.
Adımlarını yavaş yavaş atarak o yöne doğru ilerledi. Ve gözlerinin gördüklerine inanmayı beyni reddetti.Yıllar önce de aynı sahneyi yaşamıştı ama bununla kardeşini kara toprağın altına gömmüştü. Şuanda sadece zaman, mekan ve karakter değişmişti. Arkadan görebildiği kadar uzun boylu çelimsiz bir adam yerde baygın yatan kadının üstüne abanmiş onun vücudunu sömürüyordu.
Girdiği transtan gözlerinden adeta kor ateşler saçarak bir anda adamın üzerine uzandı.
Adamın ensesinden tutarak "Lannn! Şerefsizzz!"diye borozan sesiyle kükredi. Onu kendine doğru çekti ve baygın olan genç kızdan uzaklaştırdı. O sinirle çelik kadar sert yumruklarını adamın burnu ile ağzı arasındaki noktaya vurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Söz #Wattsy2017 (Düzenlenecek)
Romanzi rosa / ChickLitBedenimde dokunduğun her yer, pare pare kor kızılı bir aleve bürünüyor. Ateş ; lacivert bakışlarınla iyice körüklüyor ve balta girmemiş orman misali yüreğim de durmak bilmeyen bir ıstırapla tütüyor. Kalp ; verdiğim sözü yerine getirmiyor ilmik...