Duyulmayan Gözyaşıyla Çırpınan Kızıl Meleğin Kirletilen Bedenin Feryatları.
Gözlerini kapkaranlık bir dünyaya açtı. Öyle koyu bir karanlıktı ki etrafında kimseyi göremiyordu.
Yada kimse yoktu. Tek başınaydı.Uzun kirpikleri hafifçe titreşti ve açılmamak için direnen gözlerini tekrar yumup yeniden açtı. Etrafa görünmeyen bir yerlerde pencereden sızan ay ışığının donuk ve kasvetli aydınlığı hakimdi.
Kendini zorlayarak yattığı bembeyaz çarşaflarla serilmiş olan yataktan doğruldu. Ayaklarını yataktan yere doğru sarkıtıp etrafına baktı. Çeşitli cihazların bulunduğu bir hastane odasında açmıştı gözlerini. Etraf o kadar beyaz ve sterildi ki gözlerini sürekli kısmak zorunda kalıyordu.
Ve bir konudaki teorisi de doğrulanmış oluyordu.Evet yapayalnızdı.
Ne bir arkadaşı nede ailesinden biri vardı. İç çekti bu durumuna.
Neden hastane odasında tek başınaydı ki. Onu kim buraya getirmişti. Nasıl gelmişti. Kafayı yemek üzereydi.
Düşünmeye zorladı kendini.
Aklına parça parça beliren düşüncelerle boğazı kurudu.Yataktan kalkıp duvarlara tutuna tutuna üzerindeki hastane elbiseni çekiştirerek pencereye yöneldi. Attığı her adımda yaşadıkları film şeridi gibi gözlerinin önüne geliyordu. Dışarıdan gelen nefes kesen soğuk bir esintiyle boğazını tuttu.
Maruz kaldığı, iradesinin dışında zorla tecavüz edilmişti. Bunu ona o iğrenç adam yapmıştı.
Beyninde üst üste yankılanan çığlıkları, sessiz feryatları ve asla unutamayacağı sahnelerin ağırlığı altında ezildi. Un ufak oldu. O kadar çok acı doldu ki yüreği bu ağırlığı taşıyamaz haldeydi.Boğazından kaçan hıçkırıkla olduğu yerde yığıldı kaldı. Kollarını etrafına sarıp ileri geri hareket ederek ciğerleri patlarcasına daha da şiddetli ağlamaya başladı. Düşünceleri beynini kemirirken oda kendi bedenini tüketiyordu. Hayata kirlenmiş, yapayalnız ve bir köşeye atılarak uyanmıştı.
Artık nasıl devam edecekti hayatına.
Bu ıssız odada asla dinmeyen acılarıyla başbaşaydı.
Boğazından genzini yırtarcasına bir çığlık daha koptu. İleri geri hareket ederken ansızın kapı gıcırtısı sesiyle yaşlı bakışları kapıya yöneldi. Kapı arasından görünen kafayı fark etti önce, daha sonra yavaşça içeri süzülen sinsi yüzü. Korku doldu yüreği.
Ani bir hışımla ayağa kalkıp geri geri gitmeye başladı."Hayır! Hayır! Gelme !"dedi seslice.
Hayatını kabusa çeviren ve bedenini ruhunun katili olan adam karşısındaydı.
Beli pencere pervasına değince gidecek bir yerinin olmadığını anlayınca bir kez daha "Gelme!" Diye yürek burkan feryatla bağırdı.Adam bunlara rağmen yüzünden eksik etmediği gevşek sırıtmasıyla ona doğru adımlar atmaya devam etti.
"Benden kaçamazsın. Artık kölemsin "dedi seslice gülerek.
Kendine doğru yaklaşmakta olan adama "Yaklaşma "diye bağırdı.
Tüm yakarmalarına rağmen hâlâ gelmekte olan adam daha da yaklaşarak elini ona doğru uzattı.Kendine bir daha dokunmasına tahammülü olmayan Zen elinden kaçmak için kendini geri çekti.Aniden kayan ayağıyla dengesini kaybederek açık olan pencereden aşağı doğru düştü. "İmdat!" diyerek pencere pervasına elini uzatırken orada bulunan elleri fark edince ellerini geri çekti.
Onun yanında olmaktansa onun tarafından kurtarılmaktansa ölmeyi yeğlerdi.
Bedeni havada süzülürken aklına annesinin hüzünlü güzel yüzü geldi.Gözlerinden ondan önce yere düşen son göz damla yaşıyla "Affet Annem " dedi ve kaçınılmaz sert zemine çarptı yorgun bedeni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Söz #Wattsy2017 (Düzenlenecek)
Chick-LitBedenimde dokunduğun her yer, pare pare kor kızılı bir aleve bürünüyor. Ateş ; lacivert bakışlarınla iyice körüklüyor ve balta girmemiş orman misali yüreğim de durmak bilmeyen bir ıstırapla tütüyor. Kalp ; verdiğim sözü yerine getirmiyor ilmik...