Yağmurlu bir gün, dışarıda yürüyorsunuz ve etrafınızda insanlar koşuşturuyor. Kitapçıya giriyorsunuz, pek büyük sayılmaz. Kısa boylu, yaşlı ve gri saçlı bir bayan sizi karşılıyor. Bilim-kurgu romanlarının yerini soruyorsunuz, "Hemen şurada" diyerek cam kenarındaki rafları işaret ediyor. Rafın önüne gidip kitaplara göz atmaya başlıyorsunuz.
Tüm bunları net bir şekilde hayal edebildiniz mi, yoksa bulanık görüntüler eşliğinde zorlanarak mı düşündünüz?
Bulanık görüntüleri geçin, zihninizde hiçbir görüntü oluşmamış bile olabilir. Eğer böyle bir durum varsa “aphantasia”, yani “zihin körlüğü” olarak adlandırılan bir durumdan muzdarip olabilirsiniz. Bu durum bir şeyleri hayal etmek istediğinizde gözünüzde hiçbir şey canlandıramamanız anlamına geliyor.
Bilim dünyasına görece yeni yeni giren bir kavram olan zihin körlüğüne yaklaşık her 50 kişiden 1'inin sahip olduğu düşünülüyor.
Bazı kişiler bu durumun kendilerini yalnız ve izole edilmiş olarak hissettirdiğini, bunun nedenininse çoğu insanın yapabildiğini basit bir hayal etme eylemini gerçekleştirememeleri olduğunu söylüyorlar. Yakın arkadaşlarının, hatta akrabalarının yüzünü bile gözlerinin önünde canlandıramayan bu kişiler için zihin körlüğü tahmin edebileceğiniz gibi oldukça rahatsız edici bir durum. Yine de bununla yaşamayı öğrenenler de var, örneğin Ingiliz Niel Kenmuir.
Bilim insanları tarafından yeni yeni ilgi görmeye başlayan bu durumla ilgili Kenmuir şu sözleri söylemiş:
“Uyuyakalmakta zorlanıldığında koyunların sayılması gibi önerilerin olduğunu duymuştum. Ancak bunun tam olarak nasıl yapıldığını hiç anlayamadım, çünkü gözümün önünde hiçbir zaman koyun canlanmıyordu. Kafamı çevirip görünmez bir koyun sürüsünün akıp gittiğini görmeye çalışırdım. Yıllarca internette bu durumumla ilgili araştırma yaptım ancak hiçbir bilgi bulunmuyordu. Yıllar sonra bu duruma bir isim verildiğini ve artık araştırılmaya başlandığını görmek çok mutluluk verici.”.
Exeter Üniversitesi'nde konuyla ilgili çalışmalar yürüten Adam Zeman da tam bu noktada devreye giriyor.
1880’lerden bu yana ara ara bu durumla ilgili tek tük de olsa yayınlara rastlandığını söyleyen Zeman, bu durumun bir beyin hasarından kaynaklandığının düşünüldüğünü ve bu zamana kadar çok çok az ele alındığından bahsediyor. Discover dergisinde yayınladığı makalesi aracılığıyla bu durumdan müzdarip olan 21 insanla iletişime geçen Zeman sonrasında da bu insanlar üzerinde yaptığı çalışmaları yayınlamaya karar veriyor.
Bu insanlardan biri olan Kanadalı Tom Obeyer 21 yaşına kadar böyle bir durumdan muzdarip olduğunu fark bile etmediğini söylüyor.
Ne bir sesi, ne bir görüntüyü, ne de bir kokuyu zihninde canlandıramadığını söyleyen Obeyer “Bu durumun üzerimde çok ciddi derecede kötü etkileri oldu. Yalnız hissetmeye başladım, herkesin yapabildiği basit bir şeyi yapamamak çok yıkıcı bir şey. Sevdiğiniz insanın sesini düşünmek, güzel anılarınızı canlandırmak, sevdiğiniz bir çiçeğin kokusunu düşünmek gibi şeylerin insanlarda normal olan bir şey olduğunu bile bilmiyordum, neler kaçırdığımdan haberim dahi yoktu. Bunu öğrendiğim anda ise çok üzülmüştüm.” diyor.
Araştırmalara göre zihin körlüğü bir hastalık değil; sadece belleği farklı bir yoldan deneyimleme.
Örnek vermek gerekirse; bir insanı gözlerinizi kapatıp düşündüğünüzde onu göremiyor fakat onun hakkında bildiklerinizi düşünüyorsanız zihin körlüğü sahibi olabilirsiniz. Çoğu insan bunu yapamadığının farkında olmadan hayatına devam ediyor ama fark edebilenler durumdan oldukça rahatsız.
Zihinde canlandırma olayı beynin çeşitli bölümleri arasındaki iletişim ağının sonucunda oluşan bir olay. Bu durumun nedeniyle ilgili şimdilik en ön plandaki fikir bu iletişim ağının zarar görmüş olması. Bu fikir ayrıca bu durumun neden beyin hasarları sonucunda oluştuğunu da açıklayabiliyor. Durumu daha da karmaşıklaştıran ise zihin gözü körlüğünden muzdarip insanların bilinçli şekilde hayal kuramıyor olmalarına rağmen rüya görebiliyor olmaları.
Son olarak; zihinde canlandırma ve görme, en çok da kitap okurken kendinizi test edebileceğiniz bir alan. Örneğin kitaptaki tasvirleri gözlerinizi kapadığınızda görebiliyor, hatta onları bir şekilde kağıda çizmeyi de becerebiliyorsanız rahat olabilirsiniz, zihin körlüğüne sahip değilsiniz demektir.