-2-

236 21 4
                                    

Evet arkadaşlar uzun bir aradan sonra nihayet bölümü yükledim. Beklettiğim için özür dilerim. Vote ve yorumlar artarsa çok çok mutlu edersiniz beni. Bölüm şarkısı Snow Patrol - Run

İyi okumalar :*

"En yakın arkadaşlar asla yalan söylemez."

Bu cümleyi Lucy'nin ağzından duymuştum.

Geçen sene "Sevdiğin biri var mı?" diye sorduğunda daha henüz söylemeye hazır olmadığım için "Hayır." demiştim fakat bir gün ben yokken Jessie, Lucy'nin de bildiğini sanıp ağzından kaçırmıştı.

Ertesi gün Lucy okul koridorunda yanıma gelip başkalarının da duyacağı şekilde "En yakın arkadaşlar asla birbirine yalan söylemez Claire. Bana güvenmemene kırıldım." demiş, arkasına bakmadan hızlı adımlarla uzaklaşmıştı.

Gerçekten çok utanmıştım ve pişmanlık duymuştum. İnsan küçük bir şey bile olsa en yakın arkadaşından bir şey saklamamalı diye düşünmüştüm.

Fakat bana bu öğütü veren Lucy şimdi nerede?

Artık öyle bir noktaya gelmiştim ki ağlayamıyordum bile. Ayrıca öyle bir noktaya gelmişim ki şu an nerde olduğumu bilmiyorum.

Gördüklerimden sonra sahil boyunca ters yöne doğru yürüdüm. Sonra ayakkabılarımı giyip anayola çıktım. Şehir yine canlıydı, bu yüzden tek başıma yürümem pek sorun olmazdı. Üzerimdeki elbise biraz kısa olsa da bana gelene kadar o kadar felaket şeyler giyen kızlar var ki şehirde, bazen benim bile ister istemez gözüm kayıyor.

Her neyse, şu an düşünecek daha önemli şeylerim vardı. Kaybolup kaybolmadığım gibi mesela. Çünkü yürüdükçe ortalık tenhalaşıyordı ve birazcık üşümeye başlamıştım doğrusu. Nerede olduğumu anlamak için kafamı kaldırdım. Galiba buradan 1-2 defa geçmiştim ama tam olarak yolu nasıl doğrultacağımı bilmiyordum.

Ah, lanet olası telefonum da yanımda değil ki haritalardan bakayım! Kimbilir beni ne kadar merak ettiler diye geçirdim içimden.

Hangi aptal telefonunu ve bolerosunu gerek yok diyerek arabada bırakır?

Evet, bildiniz. O ben oluyorum.

Yürümekten yorulmuştum. Bir de bu yetmezmiş gibi topuklu ayakkabılar yüzünden ayaklarım felaket ağrımıştı.

Aklımdan bir daha asla topuklu ayakkabı giymeyeceğime dair şeyler geçirirken iyice çıkmaza gittiğimi ve geri dönmemin en iyisi olacağına karar verdim. Daha sonra artık iki üç insanın bulunduğu sokakta ters yöne doğru yürümeye başladım. Evet iki üç insan. Bence artık korkmaya başlamalıydım. Kafamı öne eğip adımlarımı hızlandırdım.

Yaklaşık on dakikadır yürüyordum ve henüz tanıdık bir yerlere gelememiştim. Evet tecrübelerime dayanarak diyorum ki "Sakın bir olay yaşadığınızda öyle filmlerdeki gibi alıp başınızı gitmeyin. Sonunuz benim gibi olmasın. Üşümüş,yorulmuş,kaybolmuş hah tabi bir de acıkmış."

Hadi diye ikna ediyordum kendimi. Hadi biraz daha yürü ulaşacaksın.

Derken kafamı kaldırmamla indirmem bir oldu. Tabi inanamayıp bir daha kaldırdım ve gelenin gerçekten o olup olmadığına baktım. Ya ben ileri derecede şizofreni hastasıydım ya da karşıdan gelen kişi Joseph'ti.

İlk ihtimal olmayacağına göre -yani,umuyorum- o zaman o Joseph miydi?

Gecenin köründe burada ne arıyordu? Ben ne arıyorsam o da onu arıyordur.
Ben kaybolmuştum. Belki de o da kaybolmuştu. Ya da evi buralarda bir yerlerdeydi.

SAHTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin