2. Bölüm

1K 337 16
                                    

      Ela, bütün cesaretini toplayıp, kapı kolunu çevirip yavaşça başını içeri doğru uzattı. Ev çok sessiz görünüyordu.

''Merhaba, ev de kimse var mı ? diye seslendi yutkunarak, hayatı boyunca ilk kez bir yabancının evine böyle sessiz giriyordu, evde herhangi bir kimsenin olup olmadığından tam emin olmak için tekrar seslendi. Ama yine cevap gelmedi, Elindeki valizini ve sırt çantasını gürültülü bir şekilde yere bıraktı. Yok ede çıt yoktu onun hareketleri dışında.

Eve şöyle bir göz gezdirmeye başladı, evde ki çoğu mobilya eski denebilecek kadar yıpranmış olsa da, çok kaliteli oldukları belliydi. Bunlara bakılırsa evin sahibinin yoksul olmadığı gayet belliydi. Koltuk döşemeleriyle perdeler takım gibi birbirine çok uyumluydu, zevk sahibi denebilirdi bu adam için.

Etrafına şöyle bir dönüp bakınca yabancı olarak girdiği bu eve , kendini hiç de yabancı gibi görmemeye başlamıştı, nedendir bilinmez, içi çok ısınmıştı bu eve. Başkasına ait bir evde evi bu şekilde incelemesi doğru değildi ama, Ela için bu evde tarifi mümkün olmayan bir sıcaklık vardı. Hakkı olmadığını düşünse de evi dolaşmaya aşladı, pencere kenarındaki sehpaya doğru ilerledi, üzeri kitaplarla doluydu. etrafından dolaşıp pencereye doğru yürüdü. Perdeyi hafif araladı, içeri giren öğle güneşi gözlerini kamaştırdı.

Ela ayaklarının güçsüzleştiğini iyiden iyiye hisseder olmuştu, yorgunluğun iyice bastırmasıyla , tedirgin ve gergin bir şekilde etrafına bakarak kendini kanepenin üzerine bıraktı. Uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra nihayet biraz dinlenebileceği için mutluydu.

Etrafını saran sessizlik ve huzur ona ilaç gibi gelmişti. Yorgunluktan neredeyse kolunu kıpırdatacak hali kalmamıştı.

Ama gözlerini kapadığı anda olanlar bir kabus , yine bir film şeridi gibi gözlerinde canlanıyordu.

'' Bundan sonra sen benim ne işime yararsın ki? diye sert bir şekilde bağıran bir erkek sesi, kulaklarında çınlıyordu.

'' Bir çıkarım kalmadığına göre, neden hala seninle birlikte olayım ki? Üstelik senin de diğer kadınlardan pek bir farkın yokken. Üstelik o kadınların çoğu o konularda senden çok daha başarılı.''

Ela, '' Ama sen en başından beri beni sevdiğini söylüyordun.'' Diye zar zor kendi sesini duyabiliyordu.

'' Tabii ki öyle diyecektim, hangi erkek gayet zengin, varlıklı ve üzerine titreyen , her istediğini yapan bir ailesi olan bir kıza bu şekilde konuşmaz? Ben Ela Yıldız'ın servetine karşılık, kendimi feda eden ben, düşünüyorum da ne kadar çok fedakarlık yapmak zorunda kalmışım''

''Sen yalancı, adi bir...''

Ela yanağında patlayan tokadı hatırladı, Karşısındaki adamın öfkeden kararan yüzünü gördüğü halde, içindeki korkuyu gizleyip, bastırmayı başarmıştı.

'' Hemen def olup gidiyorsun bu evden , hemen. defol...''

'' Seni bir daha asla görmek istemiyorum !''

Cengiz evden sinirle koşarak çıkarken, daha önce Elanın kendisine verdiği arabanın anahtarı da elindeydi. Sadece araba değil, nikahta kendisine takması için verilen elmas yüzük de Cengiz'in cebindeydi. Bu yüzük Elanın büyük annesinden kalan son hatıralardandı, maddi değerinden çok manevi değeri paha biçilemezdi.

Ela koşarak kapıya çıkıp, '' Yüzük..'' diye bağırdı , ama Cengiz'in umurunda değildi, Bunu geri almak istersen, artık veremem diye seslendi, yada sana abim sana bedeli neyse arabanın öder'' diye seslenirken cebinden çıkardığı bir kağıdı kaldırıma attıktan sonra üzerinde abimin adresi var, deyip sırıtırken, '' Ama önceden haber vermelisin, bilirsin o karşı cinse bayılır , kadınlara düşkündür bunu sana daha önce söylemiştim,'' parmağındaki nişan yüzüğünü de arabadan fırlatıp attı '' Hoşça kal Ela birlikte geçirdiğimiz günler için teşekkürler ...'' deyip giderken.

AŞK... İNTİKAMI YENER Mİ ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin