Bölüm 10

147 38 2
                                    

Ela , sonunda '' Yeter artık,'' dedi.

''Ben onunla asla evlenmezdim zaten. ben ondan nefret ediyorum. Nefret!''

Kendini hep tuttu, duygularına yenik düşmemeye çalıştığı halde yine de göz yaşlarına teslim oldu. Göz yaşlarına boğulmuştu, her şey olup bittiğinde bile bu kadar göz yaşı dökmemişti. Neden ağladığını oda hiç bilmiyordu.

Çünkü şuan hissettikleri içinde Cengiz ile alakalı hiç bir duygu yoktu. Oturduğu kanepenin yastıklarına birden bir ağırlık çöktü ve güçlü , şefkatli bir kol onu sardı.
"Ağlama kızım, sanırım ayağın bileğin seni çok rahatsız ediyor. Merak etme, eminim her şey yoluna girecek. Akın mutlaka bir çaresini bulup, sana yardım edecektir."
Daha sonra Tekin bey Akın'a dönüp,
" Cengiz' i bulmanın bir yolu yok mu? " dedi.
Ela, bir yandan ağlarken, bir yandan da " ben onun bulunmasını istemiyorum, onu görmek istemiyorum" diyordu.
" Onu görüp gormemem umurumda bile değil. Ben sadece arabamı ve ailemden geriye kalan özel eşyalarımı istiyorum. Cengiz' in cehenneme kadar yolu var."
"Amca izin verir misin ?  Akın amcasının yerini alarak genç kızın sırtını okşamaya devam etti.

" Seni ne hissettiğini anlıyoruz Ela, Cengiz' in sana yaptıklarından sonra böyle hissetmen çok normal. Ne de olsa sen onun nişanlısıydın."
Tekin bey bunu duyunca, kulaklarına inanamadı. Hayretler içinde devam etti.
" Demek sana evlenme vaadi verip, seni kandırıp, sonra da kaçıp gitti." diyerek söze girdi. Onun da durumun Ela açısından ne kadar acı ve zor olduğunu anlamaya çalıştığı yüzünden belli oluyordu.
"Aslında o beni şimdiye kadar o kadar çok hayal kırıklığına uğrattı ki."  Bunları söylerken gözleri hala ıslak ve sesi boğuk ağlamaklıydı.
Ama her şeye ragmen omuzlarında dolanan güçlü kollar, bütün iç güdülerini uyarmaya yetmişti. Onun hissettirdiği güven duygusuna çok ihtiyacı vardı. Kendini bu duyguya bırakmak istiyordu. Alnını yavaşça Akın' ın göğsüne yasladı.
Sırtında gezinen elin dokunuşları onu rahatlatıyordu. Tıpkı bir annenin yavrusunu okşaması gibi... Ama ne yazık ki Ela'nın bu dokunuşlara olan tepkisi hiç de bir çocuk gibi değildi. Onun her dokunuşunda bedeni farklı tepkiler vermeye başladı. Teni iyice ürpermeye başlamıştı.
Birden gözlerini açarak ona bakmaya devam etti. Gözlerinin ilk buluştuğu o anda nerdeyse kalbinin durduğunu hissediyordu.
İçini büyük bir arzu sararken, yüreği korkuyla çarpmaya başladı. Kendi kendine bu adamın karanlık ürkütücü bir yanı olduğunu, uzak durması gerektiğini söylüyordu içinden. Biliyordu ki bir aptallık yapıp böyle bir adama asla kapılmamalıydı, böyle bir durumda asl bu adamdan kurtulamazdı.
Giderek büyüyen sessizliği Tekin bey bozdu.
" Akın ve Cengiz birbirlerine hiç benzemiyorlar değil mi? Belki sadece biraz burunları ve gözleri benzer."
"Hayır gözleri hiç benzemiyor."
Onun bu ani çıkışı Tekin bey i de Akın'ı da çok şaşırtmıştı. Beklemedikleri bu ani çıkış üzerine Ela'yı rahatlatmak için" renkleri aynı" dediklerinde.  Ela "Ama..." dedi. Farkı onlara nasıl anlatırdı ki? Bir kere Cengiz' in bakışları asla böyle içine işlememişti. Onun gözleri bu kadar davetkâr ve heyecan verici değildi.
Aklından geçen bu kelimeleri tabii ki Akın'ın yüzüne karşı söyleyemezdi. Akın' ın gözlerinin içine bakarak " Onun gözleri asla bu kadar soğuk değildir." diyerek Akın'a meydan okudu.
Tekin bey, Elanın sözlerini onaylar gibi büyük bir kahakaha atarak " Seni çok iyiçözmüş " dedi.
" Hayatında hiç bir zaman hayale yer yokturve her zaman aklının mantığının sesini dinler. Işte bu yüzden genelde herkes onun hakkında boyle düşünüp soğuk olduğunu söylerler."
Diğer yandan da buz gibi soğuk bir adamın karşısında ki kadın ne kadar ateşli sıcak sevecen bir kadın olursa olsun ona da aynı soğuklukla davranacağını düşünüyordu.

Akın alaycı bir tavırla, " Teşekkür ederim, sevgili Tekin amcacım, misafirimizin benim hakkımdaki şüphelerini haklı çıkarttığın için sana ne kadar teşekkür etsem az gelir.Bu arada bir şey yedin mi?
Tekin bey, hayır canım bis sey istemedi bu sabah, yengenin hazırladığı o eşsiz kahvaltı sofralarını çok özlüyorum. Ama gelirken sıcak poğaca, simit aldim." Bunları söylerken gözleri buğulanmıştı. Uzunca bir sessizlikten sonra Akın, sıcak poğaca mı hemen çayı demliyorum" dedi.
Poğacaları Akın'ın mutfaktan getirdiği servis tabaklarına yerleştirip devam etti. " Bir yıl önce eşimi kaybettim"diyerek, peçeteleri katlayıp tabakların kenarına yerleştirirken  anlatmaya başladı.
" Biz hepimiz birbirimize çok bağlıyız, en azından geriye kalanlar olarak." sonra simitlerin ucundan biraz alarak anlatmaya devam etti.
" Akın on yaşındayken annesini kaybetti.Babası da Arzu diye bir kadını once eve getirdi çok geçmeden de evlendi. Akin' ın bu kadınla hiç anlaşamadı, kadın onlara karşı çok acımasız sevgisizdi. Bu yuzden Akın la hic anlaşamadı Arzu. Cengizin de onu çok sevdiğini söyleyemem."

AŞK... İNTİKAMI YENER Mİ ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin