Bölüm : 3

908 335 35
                                    

Ela, duyduklarında doğruluk payı olduğunu, onun haklı olduğunu biliyordu, ama bunu asla ona itiraf edemezdi. Yine de " Bence siz benim bugüne kadar gördüğüm en kendini beğenmiş, en ukala insansınız" demekten kendini alamadı.

''Biraz gerçekçi olun '' Akın, bunu söylerken sesi giderek sertleşiyordu.

''Siz, buraya gelen kardeşimin bana gönderdiği 4. kızsınız. Diğerlerini mağdur etmediğim gibi , sizi de mağdur etmem, siz de masraflarınızın karşılanmasını istiyorsunuz değil mi? Zaten Cengiz benim bu istedikleri şeyleri yerine getireceğimi çok iyi biliyor, o yüzden sizi de bana gönderdi. Diğerleri kendilerine ödediğim miktarı gayet iyi bulmuşlardı, onlara yeterliydi.''

'' Sizin de kardeşinizden hiç farkınız yok, sizin için de galiba mesele sadece para.'' Ela o kadar öfkelenmişti ki , Cengiz'e yaptığı ibi ona da sert bir tokat atmak istiyordu.

''Siz ikinizde vicdansız, duygusuz insanlarsınız, kendinizden başka insanların duygularına değer vermiyorsunuz.''

''Ne! Değer vermiyor muyum ? ''Akın'ın ne kadar sinirlendiği yüzünden belli oluyordu. Ela biraz dikkatli baksa, karşısındaki adamın ne kadar gerildiğini görebilirdi.

''Benim size yardım etmek istemem, duygusuzluk ve vicdansızlık mı yani ? Oradan bakınca öylemi görülüyor.?''

Elanın kafası karışmıştı, adam haklı olabilirdi kendince, sonuçta hiç ilgisi olmadığı halde kardeşinin yaptığı hataları düzeltmeye çalışıyordu. keşke bileğimi burkmasaydım, o zaman valizimi çantamı alıp, burada bir dakika bile durmazdım. Diye geçirdi içinden.

Akın '' Bana nasıl, duygusuz , vicdansız dersiniz? Benim olanlarda hiçbir ilgim olmadığı halde , size maddi manevi destek öneriyorum, hayatınızı yeniden yoluna koyup , toparlanmanız için size maddi destek öneriyorum''

Ela, sakin bir şekilde '' Teşekkür ederim, '' diye cevap verdi. ''Ama ...'' ortada bir bebek yada hamilelik yok diyecekti ki, burkulan ayağına yanlışlıkla ağırlık verince acıdan dayanamayıp, tekrar koltuğa doğru bıraktı kendini.

Akın'ın burkulan bileğinden haberi olmadığı için , genç kızın neden böyle bir hareket yaptığını anlamadı. Ama Ela bunu bile açıklamak istemiyordu, tek isteği oradan uzaklaşmak, oradan gitmesi lazımdı, ama nereye gidecekti ki ?

Cengiz'in onu bırakıp gittikten sonra yaşadığı o korkunç kabus dolu günlerde, onu ve ailesini bulup, ona yaşattıklarının bedelini onlara ödetmek tek istediği şeydi. Ela onların da kendi çektiklerinin onlarında çekmesini istiyordu. Ona ve ailesine bütün yaşadıkları için bedel ödetmek istiyordu, ama şimdi kendini çok utandırıcı bir durumun içinde bulmuştu beklemediği şekilde .

Akın, herhalde onun bu halini görünce, kendisini kandırmak için, acı çekiyormuş gibi davrandığını düşünüyordu. '' Bu zavallı acılı kız tavırlarınıza bir son verin, asıl meseleye gelin, benden ne istiyorsunuz ? Söyleyin siz de bende rahat edelim.''

Ela ne istediğini çok iyi bilmesine rağmen, intikamın hırsından vazgeçmeyecekti. Cengiz'in yalancılığı, sahtekarlığı yüzünden yaşadığı acıların sıkıntılı zor zamanlarının intikamını mutlaka alacaktı. Çünkü Cengiz, onun sevgisini, iyi niyetini ve güvenini suiistimal etmişti.

'' Kardeşimin sizi bırakıp gitmesine şaşırdım, garip doğrusu.'' Bunlar söylerken Akın kendinden emin şekilde kollarını göğsüne doğru birleştirmiş vaziyette Ela'yı süzüyordu.

''Aslında o kadar da garip değil galiba, yani ne de olsa bir erkeğin içini eritmesi gereken çok güzel ela gözleriniz var ama, buz gibi soğuk bakıyor. Acaba , neden?'' Bir süre daha dikkatli bakıp, '' Kalp şeklindeki yüzünüz bile çok güzel , ama karşınızdaki kişinin kalbini heyecanlandıracak hızla çarptıracak o sıcaklık yok. Oysa kardeşim bana bu sefer hayatının en büyük şansını yakaladığını anlatmıştı. Onun anlattığına göre, nişanlısı sadece çok güzel, çok seksi değil, ülkedeki en zengin ailelerinden biriydi. Onu en çok zorlayan şeyin, ailenizin yanında bir beyefendi gibi davranmak, sanırım bu onun çok canını sıkıyordu.''

Annesi le babasının vefatından sonra, Cengiz'in söylediklerini bu sefer de bu acımasız adamdan bir defa daha duymak çok canını sıkmış, sinirden deliye dönmüştü. İşte o an Cengiz ve tüm ailesinden intikamını almaya bir kez daha yemin etti.

Akın ondan gözlerini bir an olsun ayırmıyordu.'' Tabii aslında Cengiz, hiç bir zama bir beyefendi gibi davranmasını da becerememiştir.Zaten kız arkadaşları soz konusu olduğunda hiçbir zaman centilmen bir beyefendi gibi davranamazdı. Ah umarım seni kızdımadım, yoksa nişanlı mı demeliydim?
Tam o sırada, tekrar Elaya döndüğünde telefonu çaldı, ondan izin isteyerek hole doğru yürüdü.
"Efendim Aslı, sorun yok her şey yolunda. Tarık, sorunun nereden çıktığını sonunda bulduğunu söyledi. Bu gece için mi? Bakalım belki olabilir, ben seni ararım."
Tekefonda konusurken Akın'ın sesinin yumuşadığını fark etti, demek hep böyle alaycı ve öfkeli değildi. Ama Ela onun dönüp kendisine baktığını görebiliyordu.
" Evet ama şu an bir sorunumuz var. Evet Cengizin eski sevgililerinden biri daha kapıma geldi'' diye ekledi. Ses tonunun yüksekliğinden ve konuşma tonundan, söylediklerinin duyulup duyulmadığını önemsemediği belliydi. ''Ne yani kardeşimi mi öldüreyim.'' Bunu söylerken Akın dayanamayıp gülmeye başlamıştı.

Akının kahkaha seslerini duyan Ela ise, öfkesinden sinirinden ne yapacağını bilemez bir haldeydi,

''Belki bir gün bu dediğini yaparım, Aslına bakarsan , bir daha onun bu küçük eğlenceleri, zevk oyuncaklarından biri daha kapıma gelirse, onu direk Cengiz'e gönderip, sorumluluklarını yerine getirmesi için elinden geleni yapmasını isteyeceğim. '' Bu konuşmadan sonra , ses tonunu alçaltıp, farklı özel konuları konuşmaya başladı.

Akın telefonda konuşurken, Ela bileğini burkmasından dolayı acı çekiyordu. Keşke üzerine basabilseydim diye geçirdi içinden, işte o zaman burada bir dakika bile durmadan, kapıyı çarpıp çeker giderdi. Ağrıdan dayanamayıp başını koltuğun kenarına dayarken, bir eliyle de ayak bileğini tutup, ovalamaya çalışıyordu, ama acısı o kadar çoktu ki, hafiften şişmeye bile başlamıştı. Ayağındaki ağrıyla savaşmaya çalışırken, ayağındaki ağrı mı daha şiddetli, yoksa Akının kendisi hakkında düşündükleri mi diye düşünürken, aslında ikisi de canını çok yakmıştı, ama daha sonra anının acısı daha basınca içinden nasıl isterse öyle düşünsün, diye geçirdi. Onun ne düşündüğünün bir önemi yoktu, kendini toparlar toparlamaz en kısa sürede oradan gidecekti.

Aslında nereye gideceğini de pek biliyor sayılmazdı. Bir çok şeyi göze alıp, geldiği bu yerde, tek istediği Cengiz'i bulmak, ondan kendisinden aldıklarını geri alabilmek, Ama görüyordu li Akın'ın da Cengiz'den pek haberi yok gibiydi. Bu da arabasını geri almak da abisinin pek yardımı olmayacağı anlamına geliyordu.

Ama yine de umutlarını tamamen yitirmiş değildi. Onun buraya gelmesini sağlayan tek sebep, araba değildi, Ailesinden geriye kalan en büyük miras anneannesinin yüzüğüydü, onu geri alabilmek en büyük gayelerinden biriydi, maddi değerinden çok manevi değeri daha biçilmezdi onun için.

Uzun uğraşlar vererek geldiği bu köy de içinden bir ses, aylarca çektiği acılardan sonra, o güne kadar hiç görmediği bilmediği bu köyün ona aradığı huzuru ve mutluluğu burada bulacağını söylemişti hep. Sanki bir kördüğüm gibi düğümlenen bu acı olaylar, orada çözülecek gibi hissediyordu. Ama ne kadar büyük bir umutla gelmiş olsa da , şimdilik aradığı çözüm ve umut yerine , içinde daha büyük bir hayal kırıklığı bırakmıştı.

AŞK... İNTİKAMI YENER Mİ ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin