Bölüm 11

1.4K 32 5
                                    

Akın masayı toparlarken, Ela, '' Biliyor musun, daha önce hiç böyle bir şey yapmamıştım, Cengiz ile yani.'' dedi, az önce yüzünde beliren gülümseme ,yerini buruk bir tebessüme bırakmıştı.

'' Kast ettiğin, birlikte bir bara gidip eğlenmek mi? yoksa basit bir öğle yemeği paylaşmak mı? ''

'' Aslında ikisi de, biz her zaman en iyi restoranlara giderdik. O her zaman çevresindeki insanlara tepeden bakar, hiç bir zaman resmiyetten, kendini beğenmiş ukala garsonlardan ve egzotik, farklı alafranga yemeklerden bıkmazdı. Bütün bunlardan acayip haz alırdı. Ben ona başka yerlere gitmeyi daha basit sıradan bir hayatı istediğimi söylemişimdir ama o beni hiç ciddiye almadı. ''

Akın şefkatli gözlerle Elaya bakarak '' Cengiz'in olayı bu, kendisini zengin varlıklı göstermeye bayılır. Ama aslında onun maddi durumunun böyle yerlere yeteceğini sanmıyorum, sen onunla nerede tanışmışın? ''

'' Yine böyle şık restoranların birinde karşılaştık, aslında restoranın barında karşılaştık, O gün annemin ellinci yaş günüydü, babamda hep beraber dışarıda kutlamamızı istemişti. O annemin en son kutladığımız doğum günü oldu. '' Bunları söyleyince içindeki anne özlemi canlandı, ve içini büyük bir keder kapladı, bir daha asla anne ve babasıyla yan yana gelemeyecek ve onları göremeyecek olmak yeteri kadar üzüntü veriyordu , bu acıyla içinin sızlamasına engel olamadı.

Akın, Ela'nın yanına doğru gelip '' Cengiz sana yaklaşıp, konuşmaya mı başladı ? '' diye sordu.

''Hayır, benimle değil , ama babamla konuşmaya başladı. ''

''Tabii o babanla konuşurken, gözleriyle de seni kesiyordu. Sen de aynı şekilde bakıp ona cesaret vermişsindir.''

''Ne , hayır tabii ki, sen ne saçmalıyorsun ! Ben...''

''Hadi Ela gerçekçi olalım, sen ona cesaret verip içten bir gülüş verince o da sana çıkma teklif etmiştir. Hadi söyle , öyle değil mi? Onunla ilişkin böyle mi başladı ? Cengiz benim kardeşim, ben onun bayanlara nasıl kur yapıp baştan çıkartmaya çalıştığını iyi bilirim. '' dedi Elayı küçümseyerek.

O sırada da Tekin bey, geri dönüp ceketini giyiyordu. 

'' Ben gidiyorum, çocuklar, yarın kısmetse görüşürüz '' dedi şefkatli gözlerle Elaya gülümseyerek. '' Umarım ayağın artık o kadar acımıyordur , '' diye ekledi.

''Sen de acele etme sakın Akın.''

''Gerçekten de acıyor mu?'' diyerek, Elaya dönen Akın, '' Neden söylemedin şimdiye kadar? '' deyip, ağrı kesicilerden iki tane uzatınca, Ela kafasını sallayarak kabul etmedi.

Tekin beyin kapıyı kapatıp çıkmasından sonra, '' Anlatacaklarımın hepsi bu kadar değil. '' diyerek az önceki konuya geri dönmek istediğini belirtti. 

''Babamın mağazalar zinciri vardı, giyim üzerine , belki duymuşsundur. Saraç Giyim.''

Hakan Saraç mı? Ben eskiden sık alış veriş yapardım oradan. Daha sonra ne oldu öğrenme fırsatım olmadı Mağazalar bir bir kapanmaya başladı.''

''Başka bir firma tarafından satın alındı. Alanların da tek derdi bizim yıllardır zorluklarla büyüttüğümüz markamızın peşindeydiler. Zaten şirkette çok değerli bir şey kalmadı, bizim yıllarca emek verdiğimiz kaliteyi sağlayamadılar. Ben babamın ölümüne kadar şirketin iflasın eşiğinde olduğundan haberim yoktu. Her şeyi annemin ve babamın ölümünden sonra öğrendim.''

Akın, genç kızın ara vermesini istemiyordu, onu böyle açılmışken her şeyi öğrenmek Cengiz ile aralarında neler geçtiğini iyice öğrenmek istiyordu.

''Devam lütfen.''

'' Cengiz, ailemi o ilk tanışmalarından itibaren çok etkilemişti. Daha sonra babam ona şirkette bir iş önerdi.''

Akın buz gibi soğuk bir ses tonuyla '' Cengiz bana , müstakbel kayın pederinin ona şirkette iyi bir pozisyon önerdiğini söylemişti bana.'' dedi.

'' Çok değil 2 ay sonra da nişanlandık. Cengiz şirkette bulunduğu kısa süre içinde babamın iyice güvenini kazanmıştı. Babam da ona çok güvenmeye başlayınca, genel müdürlüğe kadar yükseldi. ''

Akın birden Elanın hiç beklemediği bir an da.

'' Kardeşime aşık oldun mu? ''diye sorunca Ela neye uğradığını şaşırmıştı. Ela ne düşüneceğini ne cevap vereceğini bilemez bir halde, Akın'a baktı ama yüzünden ne düşündüğü aklından ne geçtiği hiç anlaşılmıyordu.

'' Sana ona aşık olduğumu söylesem buna şaşırır mıydın?  Çok yakışıklı, ilgili , sevecen.. bana sürekli ' Sen benim her şeyimsin 'diyen biriydi. Bunun anlamını şimdilerde daha iyi anlıyorum. Birlikte olduğumuz anlarda beni sürekli hediyelere boğuyordu.''

''Neden ona bu kadar kızgın ve kırgın olduğunu anlıyorum. Kadınların hemen hemen hepsi onun bu yalanlarına inanırlar. Ama ben ne olursa olsun, senin gibi akıllı bir kızın nasıl olur da onun bu oyunlarına inandığını anlamıyorum, aklım almıyor.''

'' Bak, bu konuda yanılıyorsun aklın bununla hiç ilgisi yok. Ama sen taş kalpli, kalbinin sesini dinlemekten uzak, yaşanan olaylara buz gibi bir mantıkla yaklaştığından olsa gerek ki bunu bilemezsin.''

Ela, sarf ettiği sözlerden hemen pişman olmuştu, gerçeği inkar edemezdi, söylediği kadar duygusuz değildi Akın, onunla tanıştığından beri, o iğneleyici sözlerinden başka bir zararı olmamıştı, aksine ona elinden geldiği kadar şefkatli olmaya çalışmıştı her ne kadar öyle biri olmasa da. Ama yine de söylediklerinden geri kalmadı.

 '' Senin için kalbin, duygularla hiç alakası yok, ''dedi kendini alamayarak. '' O sana göre vücudumuza kanı pompalayıp, akışını sağlayan bir organ.'''

'' Tamam, peki anladım benden nefret ediyorsun, bunun farkındayım zaten. '' Daha sonra oturduğu yerden ayağa kalkıp, omuz silkerek, ''Seni kendinle baş başa bırakıyorum'' diyerek kapıya doğru yönelirken masadan kağıt kalem alıp, ''Buraya atölyenin numarasını yazıyorum, acil bir durum olursa bana buradan ulaşırsın, sanırım sende biraz yalnız kalsan iyi olacak, belki benim yanımda bu kadar kalmak seni rahatsız ediyordur.'' Dedi ve kapının yanındaki vestiyerin üzerine kağıdı bırakıp gitti.

Akın'ın yokluğu kapıdan çıktığı anda Elanın içini burkmuştu, onu sevmiyordu , hemde hiç hoşlanmıyordu halbuki .

O varken sıcacık görünen bu oda, Akın'ın kapıdan çıkmasıyla yerini buz gibi soğuk bir hava içinde  odayı bırakmıştı.  Akın'ın kapıdan çıkıp gitmesiyle Ela yalnızlığını iyiden iyiye hissetmeye başlamıştı. Yalnızlığıyla baş başa kalınca , kendine bir aptal gibi davranmaktan vazgeçmesi gerektiğini kendine defalarca hatırlatması gerektiğini fark etti.

Aslında onu hiç özlemiyordu.Sadece artık eskisi gibi ek başına hareket edemediği için ona bağımlı hale gelmişti.

Zaten bundan başka bir sebep de olamazdı, diye söylese de gerçeklerin ne kadar farklı olduğunu zamanla fark edecekti.

Ne kadar süre geçtiğini fark etmeden, dakikalarca oturduğu kanepe de gözleri kapıya baka kalmıştı. Bir süre sonra oturduğu yerde telefon sesiyle irkildi. Elleri heyecandan titremeye başlamıştı, o kadar ısrarla çalıyordu ki, telefon açıp açmamak konusunda kararsız kalmıştı. Telefonu çaresiz eline aldığında ise elleri o kadar titriyordu ki neredeyse ahizeyi düşürecekti.

''Akın Yıldırım'ın evi .''

'' Gerçekten mi? ''

Ela arayanın kim olduğunu sesinden hemen anlamıştı. Akın'ın dolgun dudaklarının alaycı gülümsemesini gözlerinde canlandırabiliyordu.

'' Anlaşılan kendime canlı bir telesekreter bulmuşumda haberim yok . '' dedi

'' Ne istiyorsun? '' diye çıkışsa da onun sesini duymak bile Elayı fazlasıyla heyecanlandırıyordu.

'' Bu akşam tek başına idare edebilir misin? Onu soracaktım, yani tek yemek yiyebilir misin? Benim bugün bir randevum var.''


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 31, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AŞK... İNTİKAMI YENER Mİ ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin