Bir Umut

48 4 0
                                    

Sınıfa girdiği anda etrafa bir göz attı. Kimse olmadığından emin olunca önümdeki sıraya gelip oturdu. "Evet dinliyorum. Neymiş bu kadar önemli olan şey?" Gözlerini benden ayıramıyordu. Ama konuşması gerektiğinin de farkındaydı.

"Bu söylediklerim aramızda kalacak. Söz mü?" Tavırları beni sinir etmeye yetmişti.

"Tamam söz. Hadi başla."

"Bak söylediklerim sana belki çok ütopik gelebilir ama söyleyeceğim her şeyin arkasındayım ve hepsinin doğru olduğuna dair yemin ederim sana. Hazırsan başlıyorum."

"HAZIRIM!" diye bağırdım.

Gözlerini devirdikten sonra konuşmaya devam etti. "Öncelikle annenle baban için çok üzgünüm. Başına böyle bir olay geldiğinde yanında olamadığım için çok üzgünüm. Ama her şeyden çok sonra haberim oldu. Eğer zamanında öğrenmiş olsaydım seni asla yalnız bırakmazdım. Ve kardeşin... Asıl önemli olan konu bu."

Konunun kardeşimle ne ilgisi olabilirdi ayrıca bunun Tolga'yla ne ilgisi vardı.

Derin bir nefes alıp konuya devam etti. "Kardeşinin nerede olduğunu biliyorum."

Nefesim kesilmişti resmen. Duyduklarım karşısında nasıl bir tepki vereceğimi bilemedim. Gözlerim doldu. "N-nasıl? Kardeşime nasıl ulaşabildin? Bir yıldır arıyor polis her yerde. Bulamadı. Sen nasıl karşıma çıkmış kardeşimin nerede olduğunu bildiğini söyleyebiliyorsun? Neye güveniyorsun?"

Aklıma o gün yaşananlar gelmişti. Ailemi son kez gördüğüm gün. Kardeşimi son gördüğüm gün. O günden sonra hala toparlanamadım. Hala acısını yaşıyorum. Her gün, her saat, her dakika...

"Bak inanmayacağını söyledim sana. Biliyorum kolay şeyler yaşamadın ama yemin ederim yalan söylemiyorum. Bana inanmak zorundasın. Kardeşine yeniden kavuşabilmek için bunu yapman gerek." Gözleriyle yalvarır gibi bakıyordu. Bildiklerini öğrenmem gerekiyordu.

"Ne biliyorsan anlat her şeyi."

"Sezen Özyılmaz'ı o günden sonra gördün mü hiç." O kadını o günden sonra hiç görmedim. Aradım sürekli, evine gittim ama bulamamıştım kadını hiçbir yerde.

Başımı hayır anlamında salladım. Konuşmaya devam etti. "Bu işin içinde o kadın da var. Kardeşini o kaçırttı. Para karşılığında zengin bir aileye verdi. O kadın iyi biri değil." Söyledikleri karşısında şaşkınlığımı gizleyemedim. Kadının iyi biri olmadığını ona ulaşamayınca anlamıştım ama kardeşime böyle bir kötülüğü yapacağı aklıma gelmezdi.

"Nerden biliyorsun bütün bunları?" Nefes alış verişlerimi kontrol edemiyordum.

"Açıklaması güç ama senin başına gelenleri öğrendikten sonra bu işin içinde bir şeyler döndüğünü anladım. Olay çok saçma değil mi? Bir gün iki adam geliyor, annenle babanı götürüyorlar ve üç saat sonra onların ölüm haberlerini alıyorsun. Hatta öldüklerinden bile emin değilsin. Mezarları bile yok, bulunamadılar. Bunun üzerine aynı gün kardeşini, annenin yakın bir arkadaşına emanet ediyorsun ve eve geldiğinde kardeşinin kaçırılmış olduğunu öğreniyorsun. Sence de bunlar garip değil mi Deniz? Sen bu kadar ay nasıl yaşadın bütün bu olanlar gözlerinin önünde yaşanırken? Hiç düşünmedin mi?" Son sözlerini bağırarak söylemişti. Konuşmalarına dayanamayıp sözünü kestim.

"Sence düşünmedim mi? Aklımı yitirecek hale geldim. Ama yapabileceğim bir şey yoktu. Güvenebileceğim hiç kimse yoktu. Ben neye dayanarak bunları söyleyebilirdim? Kime, ne söyleyebilirdim? Polisle konuştuğum zaman bildiğim her şeyi anlattım. O garip adamları, Sezen ablayı... Ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını söylediler. Bekle dediler. Bekliyorum ben de aylardır. Yapayalnız bir şekilde bekliyorum. Yapabileceğim bir şey varsa söyle. Kardeşime kavuşmak için her şeyimi veririm. Ama yeter ki bana boş ümit verme." Nefesim tükenmişti. Daha söyleyeceklerim vardı ama gücüm yoktu.

Ellerimle yüzümü kapatıp hıçkırarak ağlamaya başladım. Yanıma oturdu ve ona sarılmama izin verdi. Başımı omzuna dayadım ve dakikalarca ağladım. Saçlarımı okşuyordu. Bütün yaşananların geçeceğini söylüyordu, eskisi gibi güzel günlere döneceğimi söylüyordu. Dedikleri bir an için o kadar inandırıcı ve güzel gelmişti ki, ben de her şeyin eskisi gibi olacağına inanmıştım. Ama hiç kolay olmayacaktı bunlar.

Kendimi iyi hissettiğimde başımı kaldırıp gözlerinin içine baktım. "Kardeşimin yanına hemen şimdi gidebilir miyiz? Yaşadığından emin olmak istiyorum. Lütfen."

Bir süre düşündükten sonra konuşmaya başladı. "Gideriz. Ama gerçekte kim olduğunu söylemeyeceksin onlara."

"Neden?"

"Çünkü ben annenle babanın öldüklerine inanmıyorum ve eğer onların yanına kim olduğunu gizleyerek gidersek belki bir şeyler öğrenebiliriz. Sezen Özyılmaz'a ulaşabiliriz belki de. Annen ve babanla ilgili bir şeyler biliyor olmalı. Bana güveniyor musun Deniz?"

Annemle babamın yaşıyor olma ihtimalleri kalbimin sıkışmasına yetmişti. "Tamam, ama eve nasıl gireceğiz?"

"Bir planım var." Tebessüm ederek toparlanmama yardım etti ve okuldan çıkıp kardeşime kavuşmak için yola koyulduk.

Bundan sonra olaylar biraz daha karışacak. Ama yeni bölüm istiyorsanız yazacağım. Lütfen yorum yapın.

BENİ BIRAKMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin