Şansa Bak!

6.5K 297 58
                                    


TANITIM

TÜR: Romantik, Komedi

Allah'ım, babamdan ve bir nevi kendini Nazi Subayı sanan ağabeyimin yardımcısı olan Nazi Nalan'dan beni kurtardığın için bana bu Şansı verdiğin için, şükürler olsun! " derken, başıma geleceklerden habersiz olan ben: Azra Şanslı; Aslında bugün öğrenecektim ki sadece Yarı Şanslı! Soyadımdan tamamen bağımsızmışım... Neyse- tüm itirazlarıma rağmen babamın iadesi taahhütlü, pullu, damgalı, süslü fiyonklu paketli; biricik prensesi olarak arkadaşının oğlunun şirketine sürünmeye-yerlere paspas çekmeye desek daha iyi- gönderilirken... Eti senin kemiği benim, diyerekten üzerimden kasaplığa soyunan babamı- bundan sonra bolca anacağıma ant içerekten- kapıdan içeri kırılası bacaklarımla adım atmış bulunmaktaydım. Makuz talihime merhaba! Başıma geleceklerin yarısını tahmin etseydim; NASA'yla iş birliğine girer maaşsız işçi olarak uzaya çıkardım, ekmek su istemez onlara destek çıkar çalışırdım ya da BK İklim Araştırma Biriminin Türkiye ayağı olur, yere dikey geçiş yapar; kendimi dünyanın çekirdeğinde imha ederdim. Zaten birazdan gitmek isteyeceğim tek yerde, yerin yarılıp beni bağrına basarak" gel kardeş sen de bendensin" diyerek çekirdeğine kardeşçe sarılmak istememden başka bir şey olamazdı.

******

Elimi boğazıma götürüp öksürmeye başladım. Sırtımı yasladığım asansörün ayna kaplı duvarı da olmasa yerlere paspas çekmeye başlamıştım. Boğazımdaki yumru git gide büyürken, nefes almam daha da zorlanmaya başlamıştı. Havasızlık yetmezmiş gibi birde, infilak etmek üzere olduğum sıcak beni iyice gererek akordeona çevirmişti. Hiç bir şeye değil de, onun karşısında yer bezine dönmeye üzülüyordum.

"İyi misin?" dedi buz gibi gözlerini gözlerime dikip, solmuş bahar gibi bakarken. Tanrım onun ağzından beklediğim bu değildi ama olsun, sonunda düşünceli bir laf etmişti. Beni düşündüğünü ölürken bile azda olsa anlıyordum. Timur tek kaşını kaldırıp duvara dayadığı geniş omuzlarını hafifçe sarstı. İşte o an, bana pekte inanarak bakmadığını fark ettiğimde" Bu akşam ölüyorum" şarkısına içimden bağırarak söylüyordum. Oradan numara yapıyor gibi mi gözüküyordum? Ah evet! Ona o kadar yalan çekince, yalancı çobana dönmüş ben; ölüyorum nidalarına "bir şey olmaz geçer " bakışlarıyla katlanıyordum!

Lanet herif, kötü olduğumu göstermek için sağlık raporu çıkarmamı mı bekliyordu. Ölüyordum ötesi yoktu. Bak gözlerim dönmeye bile başlamıştı ama bakmadı. Başımı bir müddet sonra kaldırıp, korkudan irilmiş bakışlarını genç adama çevirdim. Ona Tweety'nin kafese kapatılıp çıkmak için Sylvester'a yalvararak baktığı gibi baktım. Ne sanıyordu sırf yakışıklı diye, karizma diye, hatta eh birazda güzel bakıyor diye kollarına atılmak için numara yaptığımı mı(!) Ah, evet şimdi böyle olmasaydık yapardım, ama bu numara değildi. Boğazımı biri sıkıyormuş gibi gözlerim yerinden pörtleyerek bakarken fel-fecir okuyordu.

"Evet nefes alamıyorum." dediğimde, rengim domatesin olmamış hali gibi alaca kızarınca, güneş gibi üzerime doğdu ve bana yaklaştı. Sonunda! Ah kalbim bu kayıtsız haliyle bile, o yaklaşınca depar atıyordu. Bay Kasıntı Fransız kılıklı herif, sonunda mortu çekmeden vicdana gelmişti. Tabii ki gözlerimi yumup, dudaklarımı uzatıp, suni teneffüs beklemiyordum (!) ama en azından geniş omuzlarını sarsıp isteksizce" Ben ne yapabilirim? "demesini de hiç düşünmüyordum.

Mesela hayat öpücüğü hiç fena olmaz diye düşünsem de, başımı yukarı kaldırıp havalandırmaya baktım. Genç adamda oraya bakınca, "Yardımcı olursan o kapağı açabilirim ve içeriye hava dolar bizde hem nefes alırız, hem de biraz serinleriz." Allah'ım zaten içerisi yeterince sıcak, birde onun yanında olunca kavruluyordum nasıl oluyorsa! Buz kütlesiyle ilk yanan bendim galiba. Ama buz yanığı diye bir şeyde vardı değil mi?

ŞANSA BAK! (Talih serisi-3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin