25.BÖLÜM(Bana İnanmalısın!)

171 12 6
                                    

"Şıştt Kaçak Prenses"
"Haloooo"
"Miraaaa"
"Esmerim"

"Ceren Allah aşkına bi sus kızım ya."
"Susamam çok özledim.Hem ayrıca nereye gittin sen bakalım?"
"Yağız'a"
"Yuh! Ciddi misin sen!"
"Hı"
"Ya kalksana,şu suratını bi yastıktan çek!Gözünü bi aç! Salyanı bi sil!"

Dağılmış saçlarımı yüzümden çekip gözümün tekini açarak doğruldum,Ceren'e baktım.

"Ne var baş belası şöyle kalktım."

Ceren sinsice gülerek cam kenarına gitti.Ve perdeyi birden açtı.Işıkta eriyen vampirler gibi panik oldum.Kollarımı yüzüme kapatıp bağırmaya başladım,Gözlerimi hala açamıyordum.

"Gerizekalı kapa şu perdeyi!"
"Güneş girmeyen eve doktor girermiş yavrum,Hem ne bu karanlık alışkanlıklar.Vampirmisin sen."

"Vaompormosonn sonn"

"Mira kaşınma,Hadi kalk iki dedikodunun belini kıralım,Nasılmış Yağız iyimi?Bora ne dedi bu işe."

"Senin hiç bişeyden haberin yok tabi.Hayatım çürüdü."

"Nasıl yani?"

"Sen salona geç,elimi yüzümü yıkayıp geliyorum."

Ceren'i postaladıktan sonra elimi yüzümü yıkadım,salona geçtim.Oturup anlatmaya başladım.Olanları en baştan.

Ağzını açtı, ağzı açık uzun bir süre dikkatlice dinledi.Kulaklarına inanamıyordu.Ben bile inamıyordum yaşadıklarıma bir hayat anca böylesine yolundan çıkabilirdi.Kendimi suçlamaktanda alıkoyamıyordum kendimi.

Hayır anlamıyorumki dünyaya cenabet olarak falanmı fırlatmış acaba annem beni.Yok yani bunun başka bir açıklaması olamaz.Kesin öyle oldu.

Ceren'in iki saat yorumlarını dinledikten sonra odama girdim.Hazırlanmaya başladım.Ceren pat diye girdi odaya.

"Nereye yine ya?"
"Ufak bir işim var."
"Ne işi be bu yine?"
"Sorma Ceren,gelince anlatırım."
"Hayır şimdi anlat."
"Şu an senle uğraşamam,Çıkmam gerekiyor."

Ceren'i başımdan savurup apar topar çıktım evden.Sahile gittim her zamanki gibi..

Herkesin derdi kendine ağır.Kimisinin ekmeği küçük kimisinin pırlantası ufak.Zengin bir kız istediği elbise alınmadı diye ağlıyor.Hayvansever bir insan kedisi öldü diye ağlıyor.Fakir bir aile babası çocuklarıma ekmek getiremedim yetemiyorum diye ağlıyor.Genç bir kız sevgilisi ondan ayrıldı diye ağlıyor.Herkesin dayanma derecesi farklı.Bi başkasının derdine baktığında küçücük birşey gibi gelebiliyor.Ama bilmiyorki onun o küçücük derdi onun uyuyamama sebebi.Sana devede tüy gelen dert onun gözyaşları sebebi.

Ve ben..Anne sevgisi görmedim.Baba nedir bilmiyorum.Ablam,tek sığınma limanım ben küçükken öldü.Belkide bana sahip çıkacak tek kişiydi dedem.Oda ablama eşlik etti.Amcam benden neşe kaynağımı aldı.Yıllarca yalanlarla avutuldum.Zenginlik içinde sefaret sürdüm.  

Ne zaman yalnızlaştım bu kadar..Yalnızlığın tadına bakayım derken yuttum adeta..İnsanları tanıdıkça tanımaya başladıkça tanımamak istedim her defasında..

 Ne ara büyüdüm bu kadar?
Hangi ara ettim çocukluğuma elvada...

Olmayan çocukluğum..Hiç bir zaman yanımda olmayan bedenen yaşayan ruhen ölmüş ebeveynlerim..Hiçmi acımadılar bana..Nasıl bu kadar basitmiş gibi beni umursamadılar..

İçim acıdı canım yandı,çok yandı..Defalarca her seferinde Al Allahım artık bu canımı diyecek kadar fazla..Hayatımda ilk defa birşeyi istedim..Tek birşeyi..Tek bir kişiyi.. Olmadı..Şu hayatta ne istediysem olmadı..Tutanacak dalım kalmadı..Yalnızlığın rutubet kadar keskin kokusu çürüttü kalbimi,herkeste kırmızıyken kan, siyah kadar umutsuz.

Siyah kadar  karanlık dolaştı damarlarımda,sanki bir sigaranın dumanıymışçasına..

Ve aşk.Yılllar sonra çaldı kapımı.İnandım.Kendime zor itiraf ettim ama bağlandım.Canımdan çok sevdim.Sonuç değişmedi.Kaybeden yine bendim.Geleceğim gözüyle baktığım insanı kaybettim.Bana hiç güvenmediğini en acı şekilde öğrendim.

Ne yapmalıyım şimdi.Kime gideyim.Kime dökeyim içimi.Kimin omzuna başımı koyayım.Ağladım.Her zamanki yerde.Her zamanki gibi.İçim yana yana ağladım.

Karşıdaki büfeden su almak için karşıyola geçtim.Arkamı döndüğümde sahilde benim oturduğum yerde bu erkeğin oturduğunu gördüm.Buda kimdi?Yoksa?Bora..Bora diye düşünüp heyecanla karşı yola geçtim..

Omzuna dokunup "Bora?"dedim gözlerimin içi parlayarak..Arkasına dönüp önce omuzundaki elime sonra yüzüme baktı.Fakat bu Bora değildi.

"Özür dilerim kusura bakmayın,Birine benzettimde.."diyerek  derhal oradan uzaklaştım.Yüzümdeki hayal kırıklığıyla beraber..

Sinirlerim bozulmuştu.Ağlamamak için kendimi ,zor tutuyordum.Uzaktan pamuk şekerci geliyordu.Buruk bir gülümsemeyle yaklaştım.

"2 tane alabilirmiyim?"

Gülümsedi ve uzattı.

"Ne kadar?"

"Paraları peşin ödendi abla.Mavi gözlü bi abiyle pamuk şeker aldınız ya bi gece.Abi bana 700 lira verdi.Gözlerim parladı tabi.

"Abi bu ne için?2 lira bunlar bu kadar para neden?"diye sordum şaşkınlıkla.

Oda;

"Bak bu ablaya iyi bak,zihnine kazı.Olurda bir gün yanında ben olmazsam,muhakkak pamuk şeker ver.Mutlu olacaktır.O ya koşuya gelir buraya yada mutsuz olduğu anlarda ağlamaya.Ağlarken genelde herşeyini evde bırakır cüzdanı olmaz yanında.Olurda canı isterse,hemen ver.Mutsuz olmasın.Gülsün.Bu para onun  bi kaç aylık mutluluk fiyatı.Unutma olurmu.."demişti.

Mutluluk parayla ölçülemez derlerdi,Fakat o benim mutluluk kaynağımı satın almıştı..Hemde bir gün üzüleceğimi düşünerek aldığı avuç dolusu mutluluk..

"Öylesine şaşırdımki abla.Hayranlıkla dinledim abiyi.Vay be dedim.Böyle seven kaldımı.Bende abiyi örnek aldım abla.Sevdiğim kız çikolata seviyor diye bakkala peşin para verdim.Onun sayesinde beni sevmeyen kız bana aşık oldu.İstemeye gittik,Allah bozmasın şu an çok mutluyuz.Nişanımız var bu hafta."

Dilim tutulmuş sadece göz yaşlarıma hakim olmaya çalışıyordum.Hem ağlayıp hemde gülmeye çalışıyordum.Nasıl bi adamdı bu.Nasıl güzel bi adam.Nasıl bir sevmedim Allah'ım bu.Çocuk yüzüme bakıp gülümsedi.

"Abla ben 6 yıldır sevdiğim kıza abi sayesinde kavuştum,Abiyi göremedim,gelmiyor ne zamandır,olursa çayyolundaki ilk kahvede nişanımız var,Gelirseniz beni çok mutlu edersiniz."

Gözyaşlarımı silerken çocuk birden ceplerini yokladı.Bir peçete uzattı.

"Abla bu peçeteyi abi bırakmıştı."

İyice ağlamaya başladım.Ben böyle bi adamı nasıl kaybedebilirdim.Canım çıkarcasına kalbini ağzıma getiriyor fakat beynim geri yolluyordu.

Çocuğun omzunu sıvazladım.

"Abin bidaha gelmez,Ben geleceğim söz,O pamuk şekerleri sevdiğin kıza ver.Artık bunlar bile beni mutlu edemez.."

Yıkılarak arkama bakmadan yürümeye çalıştım.Nefesim kesilmişti adeta,ölmek bumuydu...

Sokakta yürürken o altında oturduğumuz ağaç dikkatimi çekti.Ağacı okşadım kafamı koyup hıçkıra hıçkıra ağladım.Sinirime hakim olamıyordum.Bir anda yumruk atmaya başladım,ara vermeden canımın yandığını hissetmeden.Hem vuruyor hem

"Ben senden başkasını sevmedim, dokunmadım,Ben kimseyle yatmadım."
Diye bağırıyordum.

Son yumruğumu atarken biri ağaçla yumruğumun arasına koydu elini.Elin sahibini görmek için kafamı çevirip baktığımda,Bora'nın nefesimi kesen dudakları ve keskin bakışlarıyla karşı karşıya geldim.Sessizliğin pusu kurduğu bir anda,tek bir kelime döküldü ağzından...

"Biliyorum.."

3 HARFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin