Annemi öyle görünce çok şaşırmıştım. Babamı sevmiyor olabilirim ama annemi seviyordum. Okulda tüm gün onu düşündüm. Ya gerçekse gerçekten boşanmışlarsa. Yani annemi kapı dışarı mı etti. Bide kocası olcak. Herife bak ya. Okul çıkışı annemi gördüğüm yere gittim. Ve dümdüz yürüyerek etrafa baktım ama annemden hiçbir iz yoktu.
Derken annemi köşede biriyle konuşurken gördüm ve yanına gittim. Kadın gidince annemi kenara çekip onunla konuşmaya başladım.
--Anne neden buradasın? Gerçekten boşandın mı?
--...
--Cevap versene.
--Kızım evet gerçekten boşandık ama sana bunu anlatmaya çalışmıştım dinlemedin beni.
--Neden olabilir acaba bana her zaman bahane ürettiğin için olmasın. Niye buradasın? Hani katlanacaktın ona?
--Ben katlandım ama o beni istemedi.
--Ben demiştim sana ayrıl demiştim. O zaman ayrılsaydın daha iyi olurdu durumumuz.
--Biliyorum hatalıydım. Ama artık ben boş,beyaz bir sayfa açtım.
--Beni bir kez bile düşünmedin mi? Merak etmedin mi? Ne yapıyorum, nasılım?
--Merak etmez olur muyum ettim tabi.
Annemle biraz daha konuştuktan sonra oradan ayrıldım. Kendimi tutamayıp bir banka oturup ağlamaya başladım. O an Doruk gelip yanıma oturdu.
--Azra ne oldu? Neden ağlıyorsun?
Doruk'un omzuna başımı yaslayarak:
--Doruk. Ben neden bu kadar şanssızım. Neden bu kadar aptalım.
--Sen aptal değilsin. Çok akıllısın. ... Neden ağlıyorsun? Kim seni ağlattı?
--Doruk onu gördüm. Annemi. Ama hiç iyi değildi.
--Merak etme her şey yoluna girecek. Merak etme.
O akşam Doruk beni yaşadığım yere kadar bıraktı. Daha fazla üzülüp ağlamamamı söyleyerek gitti. Sonraki gün tatil olduğu için dışarı çıkacaktım ama birden kar yağmaya başladı. Benim karda giymek için ne bir elbisem nede doğru dürüst bir montum vardı. Yağız'ın yanına giderek:
--Yağız benimle beraber alışverişe gelebilir misin?
--Olur bugün boşum. Ne zaman çıkcaksın?
--Birazdan.
Hazırlanıp Yağızın yanına gittim. Beni bekliyordu. Hemen çıktık. Birden Yağız'ın telefonu çaldı. Telefonun ekranında büyük harflerle BUSE yazıyordu. Yağız telefonla konuştuktan sonra gitmesi gerektiğini söyledi. Artık yalnızdım. İlk önce bir mağazaya gittim mont almak için. Montu seçerken çok zorlandım. Hepsi çok güzeldi.
--(mırıldanarak) Keşke Yağız burada olsaydı yardım ederdi.
Biraz daha ileri giderek başka tarafa gittim. Tam kafamı kaldırdığım an orada Doruk'u gördüm. O da buradaydı. Yanına giderek kolundan çekipmontların yanına getirdim.
--Doruk bir tane seçsene ben kararsız kaldım.
--Ben mi?
--Evet hadi.
Elini biraz montların üstünde sürükledikten sonra:
--Bu. Bu güzel. Al bi dene.
--Tamam. Ver bir bakayım.
Seçtiği mont tam bana göreydi ve çok güzeldi. Hiç tereddütsüz montu aldım. Dorukta bir mont arıyordu. O da aldıktan sonra beraber ayrıldık mağazadan.
--Doruk benimle eldiven seçmeyede gelir misin? Hem senin zevkin çok güzel.
--Olur.
Bir kaç mağazaya girdik ama bana göre eldiven bulamadık. En sonunda tam vazgeçecekken bir tane eldiven bulmuştuk. Hem şapkada vardı. Gerekenleri aldıktan sonra benimle eve kadar gelmek konusunda ısrar edince kıramadım onu. Beraber şakalaşarak giderken birden bezim önümüze Yağız çıktı. Ama yanında biri vardı. Onları öyle görünce içim bi sızladı. Üzüldüm. Çünkü onu seviyordum. Başkasıyla kol kola gezmesine dayanamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA GÜLMEYİ ÖĞRET
Teen FictionHerkezin hayatı birbirine benzemez aynı benimki gibi... Benim hayatımda gülmek yok. Onun yerine ağlamak var. Ama ben hayatımın bir gün değişeceğine inanıyorum. Ve bunu sadece "O" yapabilir.