Annenin mutfakta çıkardığı patırtılardan uyanmıştım. Yataktan kalkarak annemin yanına gittim. Herhalde kahvaltı hazırlıyordu. Beni görünce:
--Hadi git çabuk hazırlan ilk günden geç kalma okula.
Anneme evet anlamında kafamın salladıktan sonra odama geçtim. Dolabımı açıp elbiselerime bakmaya başladım. Önemsemeden siyah pantolon ve siyah penyemi alıp giydim. Çantamada bir kaç defter koyup odadan çıktım. Mutfağa gittiğimde annem sofrayı hazırlamıştı bile.
--Hadi gel oturda çabuk kahvaltını yap.
--Tamam.
Kahvaltımı yaptıktan sonra siyah montumu giyip kapıya doğru gittim. Arkamdan babam:
--Azra dur bende seninle geleyim.
--Ya baba ben küçük müyüm? Kendim giderim.
--Olsun seni bugün ben bırakıcam.
Bıkkın bir şekilde 'tamam' diyerek beraber evden çıktık. Yürürken artık normal babalar gibi bana nasihat bile veriyordu. Demek sonunda fazla iyi bir baba olacak. Beni okulun kapısının önüne kadar bıraktı.
--Sınıfa gitmeden bir müdürün odasına git.
--Tamam. Giderim.
Babamın dediğini dinleyerek ilk önce müdürün odasına gidecektim. Gidecektimde bu oda neredeysi acaba. Koridordan geçen bir kızı durdurdum ve müdürün odasını sordum. Cevabımı alınca odaya doğru gittim. Müdürün kapısına gelince derin bir nefes alıp kapıyı çaldım. İçeriden gelen kaba bir "gel" sesiyle içeri girdim.
--Buyur.
--Ben bu okula yeni geldimde.
--Öğretmenler odasına git ve Merve hocayla beraber derse girersin.
--Tamam teşekkürler.
Diyerek odadan çıktım. Neyseki öğretmenler odası hemen yandaydı. Kapıyı tıklayıp içeriye girdim. Bana bakan öğretmenler doğru bakarak:
--Merve hoca
Diyebildim sadece. Benim diye bakan bir bayan öğretmenin yanına gittim.
--Demek yeni öğrenci sensin.
--Evet.
--Biraz bekle zil çalınca benimle gelirsin.
--Tamam.
Diyerek kenara çekildim. İki dakika sonra zil çaldı. Öğretmenin beni takip et bakışıyla arkasından yürümeye başladım. Sınıf üçünçü kattaydı. Sınıfa ilk öğretmen girdi. Ama sınıf birazcık haylaz gibi gözüküyordu. Bağıran Merve hocanın ardından bana yaptığı gel işaretiyle içeriye girdim. Bana bakan yaklaşık 30 çift gözün ardından öğretmenin yanına gittim.
--Yeni arkadaşınız. Tanıt kendini.
--Ben Azra TAŞKIN. Bundan böyle sizinleyim. Bana iyi bakın:)
Boş bir kızın yanına oturdum. Dersin matematik olduğunu öğrendiğim zaman çantamdan kareli defterin birini çıkarttım ve öğrencilerler birlikte öğretmeni dinlemeye başkadım. İlk günüm normal geçmişti.
Okul bitince eve gitmek için çantamı topladım ve merdivenlerden inmeye başladım. O anda arkadan biri omzuna elini attı. Şaşırarak arkama baktım ve onun Sude olduğunu gördüm. Sude benim eski lise arkadaşım. Elini omzundan indirerek:
--Burada ne işin var?
--Hiç öyle işte.
Biraz konuştuktan sonra veda edip ayrıldık. Eve gittiğimde annem beni kapıda bekliyordu. Tabi haklı kadın ilk günden eve geç kalmışım.
--Nerede kaldın?
--Hiç sadece eski okuldan bir arkadaş gördümde onunlaydım.
Tamam anlamında kafasını sallayıp içeriye girdi. Bende odama gidip çantamı bir yere fırlatıp yatağa uzandım ve düşüncelere daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA GÜLMEYİ ÖĞRET
Novela JuvenilHerkezin hayatı birbirine benzemez aynı benimki gibi... Benim hayatımda gülmek yok. Onun yerine ağlamak var. Ama ben hayatımın bir gün değişeceğine inanıyorum. Ve bunu sadece "O" yapabilir.