8.Bölüm-Düşman...

2.7K 107 29
                                    

"Şu an bunu yaptığıma inanamıyorum Azra" diyerek çemkirdim.
Azra "Ben mi dedim maça iddiaya gir diye" diye beni azarladı.
"Lütfen ben takımıma güveniyorum,bunu sende biliyorsun. En azından bir de iyi iki yanından bak. Birincisi kaybettim ama takımım için ne kadar buna katlansamda onun çabası beni içten içe sevindirdi. İkinciside artık İdil denen karı oğlunun etrafında olduğum için aileme birşey yapmayacak" herşeye iyi yanından bakıyordum ben. Tamam,Aras benim İdil denen annesinin tarafından  onu etkilemek için bir görev olduğunu duysa. Galiba beni saçımdan tutar aşağıdan sarkıtırdı. Bundan emin olabilirsiniz.
Aslında aklıma Kayahan'ı serumla boğduğundan beridir kafam bir hayli karışıktı. Üstelik o sözleri...

"Gidiyor musun?,yoksa bırakmayım mı? Bu
öldürmek benim için basit".

"Nasıl seni kaçıracak bir mafyayla eğlenebilirsin ki?"

Düşünmeye başladığım an Aras'ın bana emir vermesiyle düşüncelerimden ayrıldım. Ben düşünürken biri birşey demesin ya!.
Aras"Köle!,bana bir kahve al gel,ama dikkatli getir" deyince kantine gidip bir kahve istedim. Birden aklıma gelmişti onun eline sıcak çikolata döktüğüm. Yine mi döksem? Derken bunun mantıksız olduğunu ve en son döktüğümde neler olduğunu hatırladığım için bundan vazgeçtim. Yanına gidip kahveyi önüne koydum. Ve tam giderken bileğimden yakaladı.
"Bu sefer ne var?" Diye ona baktığımda bana
"Çıkışta bekle"
"İşim var"
"Eğilsene" dediğinde eğildim.
"Eğer dediğimi yapmazsan,okula ilişkiye girdiğimizi söylerim" dediğinde gözlerim büyüde ve
"Oha!" Diyebilmiştim.
"Seçim senin"
"Kendini yakarsın"
"Umurlarında olduğunu sanmıyorum" diye rahat bir tavır sergiledi.
"Kanıtın yok!" Sırıttı,niye sırıttı ki?.
"Sen sadece gel,birşey yapmayacağım"
Cidden niye girdim ki onunla bu iddiaya?

Maç anı...

"Evet Beşiktaş 2 Fenerbahçe 4" dediğinde daha çok içimi içimi yiyordu. Birden patlayıp.
"Haydi Beşiktaş yen şu sarı laciverti" diye ayağa kalktım. Bileğim biraz iyileştiği için kendimi iyi hissediyorum. Bu yüzden bileğimde pek bir rahatsızlık bulmadım. Aras bu halime gülerken rahatça kolasından bir yudum alıyordu.
"Aras,versene o çekirdeği" diyerek beni bağımlı yapan çekirdekten iyice çitledim.

Beni altı şey bağımlı yapardı bu hayatta.

•çekirdek

•sakız

•sevdiğim adam

•sevdiğim adamın kokusu

•sevdiğim adamın tavırları.

•sevdiğim adamın sigara içisi yada o içerken ki bana verdiği huzur

Ve Beşiktaş gol attı. "Oley" diyerek ayağa kalktığımda bir kaç çekirdek yeri süslemişti. Ama olsun şu an önemli olan maçtı. Zaten kazanırsak buraları ona süpürteceğim. Deyip sinsice gülmeye başladım.
Aras tek kaşını kaldırmış. "Ne oldu,niye gülüyorsun?" Dediğinde ona gerçeği anlattım.
"Kazanınca sana neler yaptıracağımın listesini çıkartıyorum" dediğinde geriye yaslandı ve gülümsedi. "Görüceğiz" diyerek kolasından bir yudum aldı.
Maçı heyecanla izliyor bir yandanda dedikoducu Fatma teyze gibi çekirdek çitliyordum. Aras mı?. O sadece benim kaybedeceğimi kafasını koymuş bile. Bu yüzden beni dikkatlice izliyordu. Fenerbahçe ve Beşiktaş son sayıdaydı. Eğer biz atarsak yenicektik.
"Haydi siyah beyaz!,yaparız bunu haydi be gülüm" diyerek güzel sözler söylerken süre bitti. Ve ağzımdaki çekirdek kalıntısını tükürdüm.
"Allah kahretsin" diyerek elimdeki çekirdeği bıraktım.
"Bendeki şans aha bu kadar" diyerek parmağımla küçük bir mesafe gibi yaptım.
"Bazen şans kötü çıkabilir ama bazende iyi,umutlanmamak için kötü şans diye birşey var" dedi.
Çok aydınlandım gerçekten!. Ama Aras haklıydı. Bazen şans ne kadar yüzümüze gülsede. Bunu alışmamamız gereken bir kötü şans var.
"Peki Aras hazretleri ben yatıyorum" diyerek ışığı söndürdüm. Ve yattım.
"Uyu kölem uyu,nasıl olsa Yen'i görev asıl yarın başlıyor" dedi. Zaten onun bu sözünden dolayı uyuyamamıştım. Zor uyumuştum.
Ertesi sabah yüzüme vuran lanet güneş ışığıyla uyandım. Sabah olmuştu. İşte hiç istemediğim şey. Bugün hem taburcu oluyordum. Hemde bir hafta onun lanet işlerini yapıcaktım. Göz devirdim. Hafif doğrulup etrafa baktığımda. Siyah kumaş üçlü koltukta telefonda birşeyler yapıyordu. Benim etrafa baktığımı görünce bir hareketlilik sezmiş olacaktı ki başını telefonundan kaldırıp bana baktı. Ve sinsice gülümsedi. Ben o gülüşü biliyorum... bu bakış seni it gibi çalıştırıcam bakışıydı.
"Pazartesi başlıyoruz" deyince bugün olmadığı için sevindim. İçeri bir hemşire ve de bir doktor girdi.
"Arya Korkmaz,bugün taburcu olabilirsiniz,yalnız bileğinize dikkat edin. Her ne kadar iyi görünsede zorlanınca yine burkulabilir. Şimdilik geçmiş olsun " bunu dedikten sonra Doktor ve hemşire çıktılar. Bu haberi duyduğuma sevinmiştim. Çünkü saatlerce hastanede bekliyorum. Ve okulumda devamsızlık yapıyor ve derslerden kalıyordum. Yanlış anlamayın ben asla çalışmayan okulumu sevmeyen bir kızdım. Çalıştığım tek günler yazılı olduğu günler yada bir gün öncesi.
Aras ceketini aldı ve komidinin önüne koyduğu arabasının anahtarını aldı. Ve bana baktı. "Ben dışarda bekliyorum,üzerindeki şu kıyafetlerden kurtul ve" diyerek yatağımın üzerine siyah paketli bir giysi atmıştı. "Bunları giy" diyerek çıktı. İçini açtığımda. Siyah bir pantolon,siyah bir tişört,ve siyah bir deri ceket vardı. Onları giydim. Tam çıkacakken. Pakette bir şey daha olduğunu gördüm. Motorcu eldiveni?. Alıp onuda taktım. Ve son kez odada birşey unuttum mu diye baktım. Telefon kulaklık diye cebimi yokladığımda cebimde olduğunu anladığımda,Zaten başka birşey yok diyerek çıktım.
Yürürken etrafıma bakıp nerde olduğunu görmek için gözümle her yeri taradım. Önüme birden motor gelince neler olduğunu anlayamadım. Kaskı takılmış biri olarak ne kadar o kişiyi kestiremesemde. Sesinden Aras olduğunu anladım.
"Atla,talihsiz kuş" diyerek arkadan siyah bir kask çıkartıp bana verdi. Oysaki aldığı anahtarın araba olduğunu zannediyordum. Kaskı kafama takarak arkasına bindim.
Ama hala kararsızdım beline mi sarılsam...?
Yoksa omuzlarından mı tutsam..? Omuzlarını tuttum. Çünkü beline koysam yine o patavatsız çenesini açacaktı.
Aras iç çekti. "Bir kere olsun doğru birşey yaptığını göreyim" diyerek omuzundaki eli alıp kendi beline sardı.
"Sıkı tutun Arya,yoksa seni sürerken yolda atarım" demesiyle beline iyice sarıldım. Motoru çalıştırdı,ve sürmeye başladı.
O sürerken nereye gittiğimizi merak etmiyorda değildim. Bu yüzden ona sordum.
"Nereye gidiyoruz?"
"Seni evine bırakıcam" dedi.
"Peki..Tamam"
Eve tekrar gidiyorum. Şu araşar annem yoğun çalışıyor olmalıydı,çünkü ne beni arayıp soruyor nede yanıma geliyordu. Belki de elimdeki olay için ona yaptığım tavırlar...
fark etmeden Aras'ın beline iyice sıkmıştım. Ve o da bana soru sormuştu.
"Beni bu kadar seviyorsan açıkça söyleyebilirsin" dediğinde göz devirdim.
"Birşey düşünüyordum kusura bakma"
"Ne düşünüyorsun?,ikimizin evlenip çocuklarımızın olduğunu mu?"
"Sen cidden salaksın" dediğinde gülümsedi.
"O zaman anlatta biz de bilelim" şu gıcık öğretmenler şeyi ne kadar duyardık bu sözleri.
"Sen motor Sürmene bak,boşver beni"
"İyi" diyerek makas atıp hızlanmaya başladı.
"Aras!" Dediğimde bu sefer normal hızına gelmişti.
"Gıcık,psikopat,patavatsız"
"Efendim. Bela,çılgın,patavatsız"
Hayır ben saydırıyordum. Sen ne ayak?.
"Geldik mi?"
"Az kaldı"
Bir kaç süre sonra.
"Geldik mi?"
"Shrek'deki eşek gibi başladın sende Arya sus artık"
"Çok yavaşsın!"
"Arya,sınırımı zorlama"
"Of tamam.."
bir kaç süre sonra eve gelmiştim. Annem salonda oturmuş bir kutuda birşey bakıyordu.
"Anne?" Diye sorduğumda kendi düşüncelerinden ayrılıp bana baktı ve sonra kuyuyu arkasına sakladı.
Annem"H-hoş geldin kızım"
"Hoş bulduk da... o ne?" Diye sorduğumda soruma cevap vermedi aksine konuyu değiştirmek için o bana sordu.
"Nasılsın ağrın sızın var mı?" Ben o kutuyu görmek için sağ sol haraket ederken annem ise saklıyordu.
"Hayır yok" diyerek hala görmeye çalışırken annem kalktı ve yanımdan geçip gitti. O kutuda ne olduğunu sonra çözücektim. Mesaj gelmişti cebimden çıkarıp baktım. Ve göz devirdim.

SEVGİLİM BİR MAFYA!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin