33.Bölüm-Mert

1K 47 1
                                    

Mert her yere kırıyordu. Ama bundan sağ kurtulacağımızı pek zannetmiyordum. Benim yön vermem lazımdı.
"Sağa dön"
"Saçmalama"
"Dediğimi yap!" Döndüğümüzde onunlrla yüz yüzeydik.
"Şimdi çevir!"dediğimde sol yola ilerledi. Arabanın arka tarafı baya harap olsada en azından hala hayattaydık.
Mert'e yönlendirip durdum. En sonunda bir yerde saklanmıştık.
Orada yaklaşık 1 saat felan durduğumuzda Mert'in evine gitmek zorunda kaldım.
İçeri girdiğimde dört bir duvar'ın siyah olması beni biraz da olsa hayrete düşürdü. Tablolarla donanan bu villada neden hiçbir renk olmadığına şaşırdım. En azından Aras'ın evinde beyaz renk var ve sarı spotlarla aydınlatmıştı. Ama Mert beyaz spotlarla aydınlatmıştı. Ve bu evin ağırlık rengi siyah,beyaz,gri ve kırmızıydı.
"Gelmiyor musun Arya?" Deyince başımı onayladım ve üst kata çıktık. Bir odaya götürdüğünde bunun kendi odası olduğunu ayırt etmek hiçte zor olmadı.
Ben etrafı incelerken o çekmeceden bana birşeyler çıkartıyordu. "Al bunları giy," dedi ve bana bir pijama ve bir bana tişört verip odadan çıktı. Bende verdikleriyle bakışıyordum. Asker yeşili bir tişört yaşasın renkli giysi!. Yoksa birazdan bu evden gotik biri gibi çıksaydım hiç şaşırmazdım. Üstümü giydim. Ve aynada kendime baktım. Tamam bu şeyler çok boldu ama yapacak birşey yoktu. Omuz silktim ve eşofman'ın lastiğini iyice sıkıca bağlayarak odadan çıktım ve aşağı indim.
Kahvesini yudumlayıp bir filim üzerinde yoğunlaşmış olan Mert'e baktım. Bu filim nasıl bir filimse gören criminal case de ipuçları çözüyor zannederdi.
Birden"Daha orda ne zamana kadar dikileceksin?" deyince afalladım. Çünkü bunu derken kafasını bile kaldırmadı. Ve ben sessizce inmiştim. Evet Mertten iyi dedektif olur. Buna onay veriyorum.
Yanına geçip oturdum. "Ne izliyorsun?"
"Adı orda yazıyor"
"Sherlock holmes?,ciddi olamazsın"
"Sadece gizemleri çözerken gerçekten de beni etkilyor,adam her saniyede yada her bir olan olayı iki dakikada çözüyor,galiba bunu bir Türkiye'ye getirmek lazım"
"Katılıyorum,en azından bir katkısı olur,ama Yinede onun söylediği bir senaryodan ibaret"
Bana baktı. Ve sonra kalktı. Birşey mi dedim. Önüme Abur cuburları koydu.
"Herşeye gerçek hayat gibi bakarsan,hayal etmenin yada seni etkilemenin bir anlamı kalmaz,bu yüzden hayal etmen ve kendine güvenmen gerekir"
Başımı olumlu anlamda salladım.
Bir anda kafama dank eden şeyle ona sordum.
"Aras.. o iyi mi?"
"Seni bana emanet etti,çıkartmamı o istedi zaten"
"Yani,iyi?"
"Turp gibi"
İçim rahatladı.
"Bana mesaj attı iki gün sonra alacakmış galiba akşam alır seni"
"İki gün sonra mı?"
"Evet"
"Neden ki?"
"Bilmiyorum,hem sıkılıyor musun?"
"Hayır ondan değil sadece.." bana yaklaştı.
"Benden mi korkuyorsun?"
"Hayır?"
"Peki bana güveniyor musun?"
"Evet"
"Hmm,pek bundan emin olamayacağım,beni takip et" dedi.
Takip ettiğimde bir havuzun oradaydık.
"Yüzme biliyor musun?"
"Hayır"
"Peki,testini başlatıyorum"
"Ne?"
"Sadece bana güven" dedi.
"Ne yani burdan mı atlıyıcam.. gece gece?"
"Evet"
"Tamam,kıyafetlerine yazık olacak ama"
"Birşey olmaz"
"Mert!"
"İyi tamam Arya sen bilirsin" deyip giderken. İç çekip nedense ona kendimi güvendirmek için şu saçma testi yapmaya karar verdim.
Ona doğru döndüm ve kollarımı iki yana açtım. sırtüstü kendi ağırlığımı vererek havuza düştüm.
Dışarı yüzmeye çalışıyordum ama. Boğuluyordum. En sonunda iyice hava alıp suyun altına girdim.
Neden suyu bu kadar sevmiyordum. Deniz olsa denizin ortasına bile yanaşamıyordum. Ama bunda bir tuhaflık vardı.

"Çocuk havuza düştü!"

Birden beni kurtarmak için gelen bir erkek çocuğu belirmişti.

Birden gözlerimi açtım. O sırada Mert atladı ve beni belimden tutuğu gibi Sudan çıkardı ve fayansın üzerine koydu. Derin nefesler alıp verirken. Mert iyi olup olmadığımı soruyordu.
Dalga geçerek. "Suni teneffüse gerek var mı?"
"Kapa çeneni!"
Bana gülümsedi. Bense göz devirdim.
"Gerçekten de o kadar beklediğine şaşırdım"
"Bende o kadar yaşadığıma şaşırdım." Dedim ve ardından. "Bir daha bunu yapmayacağım" deyip ayağa kalktım.
Ve üstümü değiştirmeye gittim. Sonrada uyudum.

Bir süre sonra birden yatağımda bir ağırlık hissetmiştim. Yinede gözümü açmadım. Uyuyormuş numarası yapmıştım.
Bir el saçımı sevmişti saçımı kulağımın arkasına atmıştı. Ve alnımdan uzun öpünce kalkmıştı. Arkadan giderken gözlerimi açtım. Ama kim olduğunu seçemedim. Seçtiğim tek şey. Gri bir tişört ve kot mavi bir pantolondu...

***

Sabah uyandığımda üstüm örtülmüş bir vaziyette uyanmıştım. Ben hiç böyle uyur muydum?.

Mert'in gözünden.

B-bu nasıl yatış böyle?. Gülmemek için kendimi zor tutmuştum. Hemen onu düzeltip üstünü örttüm. Ve gittim.

Arya'nın gözünden.

Herneyse deyip kalktım. Ve banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkadım. Gözüm kapalı Çeşme'yi kapattığımda havluyu arayışına koyuldum. Ama bulmam biraz uzun sürdü. Nerde bu havlu? diye içimden severken sonunda buldum. Yüzümü sildikten sonra Mert ile karşılaştım.
"Sağol"
"Rica ederim," dedi.
"Kahvaltı hazır mı?,hazırlamama gerek var mı?"
"Aslında evet hazırlaman gereken şeyler var"
"Tamam neymiş" o sırada aşağı inmek için yürümüştük.
"Güzel omlet yapar mısın?,yada gözleme,ne biliyim böyle hamur işi?"
"Sende Aras gibisin aynı" dediğimde bana cevap vermedi. Merdivenin sonunda durdum. Ve ona döndüm. "Neden düşmansınız?"
Bana cevap vermedi. Galiba bunun üzerinde bir saat sonra duracağım.
Omlet yapmak için mutfağa gittim. Dolabı açtığımda gerçektende her malzeme vardı. Benim bilmediğim meyve türü bile vardı diyebilirim.
Mert'e malzemeleri göstermesini rica ettiğimde bana gösterdi.
Bende malzemeleri alıp yapmaya başladım.

***

"Ee nasıllar?"
"Sen usta mısın?"
"Hayır,sadece kafede çalışmanın yararları"
Başını olumlu anlamda sallayıp yumulmaya başladı. Bende Allahtan karnımı doyurabilecek kadar alabilmiştim.
Tabakları toplayıp bulaşıkları yıkadıktan ellerimi iyice yıkayıp elimi havluya sildim. sonra koltuğa uzandım.
Nisan ayı bu kadar sıcak olmak zorunda mıydı?. Güneş adeta gözümü deliyordu. Başka tarafa yatmaya üşendiğim için orda kaldım. Sonra sağa kıvrıldım ve güneşi arkama aldım.
Beş dakika sonra Mert geldi ve beni dürttü. Ona döndüğümde bana Çilekli çikolatalı dondurma vermişti.
Sevdiğim dondurmanın karşıma çıkması beni şaşırtmıştı. Hiç tereddüt etmeden teşekkür ederek yemeye başladım.
O da çaprazındaki koltuğa oturarak dondurmasını yiyordu. Onun dondurmasını incelediğimde ise vanilya ve çikolatadan ibaretti...
Herneyse canım çok sıkılıyor ve hava deli gibi sıcaktı. Ve ben burda fosilleşmek istemiyordum. Bu yüzden Mert'e sormaya karar verdim.
"Mert" deyince bana baktı.
"Hani diyorum canım sıkılıyor,e malum hava sıcakta"
"Evet"
"E zaten bugün heryer pek bir durgun"
Ağzında dondurma olduğu için başıyla dinlermiş gibi onayladı.
"Bende diyorum gezsek mi?"
"Dün geceki gezmeyi unutmadın sen galiba?"
"Aman senin içinde anca o gezmek ve macera değil mi?"
"Evet"
"Ah.. yapma ama Mert,ne yani bitki gibi fotosentez mi yapayım bu sıcakta fosilleşeyim mi?"
"Saçmalama Arya,sıkıldıysan havuza gir"
"Sadece denizde yüzmeyi biliyorum"
"Ne yani denize mi gidelim anlamadım ki?"
"Fena fikir olmazdı aslında"
"Walla iyiliğin içim konuşuyorum ki,Aras gelir dayak yerim sırf seni denize götürdüm diye"
"Niyeki?"
"Sana birşey yapsam adam bana dayak atıp duruyor,hayır yani korktuğumdan değil,bende atıyorum bu elbet ona dayak atmak benim içinde zevk ama,böyle saçma birşey için en azından yemek istemiyorum"
"Hmm"
Birden Mert gülümsedi.
"Haydi seni kayak yapmaya götürelim,hem havada sıcak"
"Nereye gideceğiz ki?,kayak yapmaya?"
" Uludağ'a"
"Emin misin?"
"Evet,kar olmasa bile en azından buradan sıcak olmadığı kesin"
"Tamam,gidelim o zaman,ama benim kıyafetlerimi almam lazım"
"Sana alırım ben merak etme,şimdi değerli eşyan ne varsa al topla üstünüde giy gidiyoruz"
"Tamam" deyip yukarı çıktım ve üstümü giydim. Zaten değerli bir telefonum ve çantam olduğu için onları alıp evden çıktık.

Arkadaşlar bilmiyorum güzel oldu mu bilmiyorum ama yinede siz yorumlarda belirtirsiniz. Herneyse şimdilik böyle yazdım Arkadaşlar. Umarım beğenmişsinizdir. Oylamayı ve yorum yazmayı unutmayın. Hepinizi çok çok seviyorum kendinize iyi bakın by by 😘😘

İnstagram:Bersu_ulusoy
Facebook:Nse-Bersu Ulusoy

SEVGİLİM BİR MAFYA!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin