BÖLÜM 1

418 17 15
                                    

===ASYA===

Ağır adımlarla soyunma odasına gittim. Elinde tuttuğum telefonumun saatine baktım. Tuşlarındaki yazılar silinmiş ve yere düşmekten her yeri çatlamış olan bir telefonum vardı. Telefonumun çatlayan yerlerinin boyası çıkmış bu sayede daha da eski görünüyordu. Telefonum yeni olmasına rağmen ekranındaki çizikler ve çatlaklar yüzünden çıkan boyası antika gibi gösteriyordu.

Bir kız için fazlasıyla dayanıklı ve güçlüydüm. Yine de yorgun hissetmeme engel olamıyordum. Tüm gün antrenman yapmak beni ciddi anlamda yormuştu. Omuzlarım ve boynum felaket derecede ağrıyordu. Bugün kendime fazla yüklenmiştim. Bir an önce eve gitmek istememe karşın hareketlerim bir o kadar da yavaştı.

Soyunma odasının kapısını üstün körü kapatmıştım. Bu saatte burada kimse olmazdı. Üzerimde terden yapış yapış olmuş eşofmanlarımı çıkardım. Bu kadar terlememiş olsaydım direk eve gitmeyi düşünebilirdim. Yorgunluk ve uykusuzluktan kapanan gözlerimi açık tutmak için direniyordum. Burada uyuyamazdım. Hareketlerini hızlandırdım. Saati bir kez daha kontrol ettim. Son otobüsü kaçırmak istemiyordum. Acele etmeliydim.

Soyunma odasının kapısı büyük bir gürültüyle açılmış ve duvara çarparak durdu. Boş bulunarak bu ani sesle irkildim. Arkama dönüp baktığımda daha önce görmediğim yirmili yaşlarının başında, oldukça uzun ve bir erkeği bile kıskandıracak derecede yakışıklı yüze sahip olan genç adamı gördüm. Bir anlık şaşkınlıkla ikimiz de birbirimize bakakalmıştık.

Odaya hâkim olan sessizliği 'Nereye girdiğini sanıyorsun?' diyerek bozdum.

Karşımdaki genç adam hala şaşkınlık içerisinde olduğunu anlayabiliyordum. Burada birisinin olabileceğini düşünmemişti. Çocuk biraz daha duraksadıktan sonra arkasını döndü. 'Ben... Ben özür dilerim. Bu saatte birisinin burada olabileceğini düşünmemiştim.' Sesinden utandığı anladım. Hatta öyle şaşırmıştı ki İspanyolca yerine Türkçe konuşmuştu. İspanya'da bir Türk ile bu şekilde karşılaşacağımı hiç düşünmemiştim.

Beni sinirlendirmeyi başarmıştı bir kere. Sinirim kolay kolay geçmezdi. Birisinden ilk başta hoşlanmıyorsam ondan hayatta hoşlanmazdım. Ve ilk kez gördüğüm bu çocuktan hoşlanmamıştım.

Dişlerimin arasından 'Dışarı çık' dedim.

Mahcup bir şekilde 'Tekrar özür dilerim.' diyerek dışarı çıktı.

Giyinmek için çıkardığım temiz eşofmanımın altını giydiğim esnada donakaldım. Az önce onun önünde yarı çıplak olduğumu ancak fark etmiştim. Henüz geçmeyen öfkem iki katına çıkmıştı.

Boş olan soyunma odasının içi 'Aptal' diye bağıran sesimle yankılandı. Üst üste 'Aptal. Aptal. Aptal.' Kelimelerini sinirle söyledim. Dışarıya kadar taşan sesimin kapının dışında beklemekte olduğunu düşündüğüm genç adama kadar ulaşmış olacağını ümit ediyordum. Şayet kapının önünde ise rahatlıkla sesimi duyabilirdi.

Terden ıslanmış olan eşyalarımı özensiz bir şekilde çantama doldururken ışıkların kapalı olduğu duşların oradan garip bir ses duydum. Sessizliğimi koruyarak sesi dinlemeye koyuldum. Hırıltılı ve gürültülü bir nefes sesiydi. Gözlerini devirdim. 'Az önceki aptal sapığın arkadaşıdır' diye düşündüm.

Kendimden emin bir şekilde 'Kim var orada' diye seslendim.

Soruma karşılık bir cevap yoktu. Korkmuyordum. İleriye doğru birkaç adım attım. Küçük yaşlarımdan beri dövüş sanatlarıyla uğraşıyordum. Kim olursa olsun alt edeceğine emindim.

Yavaşça ilerlerken o tanıdık olan korkumla yüz yüze geldim. Bu benim herkesten sakladığım zayıflığımdı. Korkuyla birlikte tüm vücudum gerilmişti. Nefesimi tuttum, ileriye doğru attığım adımımı geriye çektim. Sakinliğim yerini korkuya ve tedirginliğe bırakmıştı. Sol gözüm üç kez üst üste seğirdi. Geriye attığım adımlarım karşısında gördüğüm kendi deyimimle o anda içimden geçirdiğim dev yaratığın bana yaklaşmasına neden oluyordu. Geriye doğru attığım adımım yerde bıraktığım sırt çantama takılarak düşmeme sebep oldu. Yere düşmemle boğazımdan çıkan çığlığa engel olamadım.

AŞKIN YASAK HALİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin