3.BÖLÜM: KAĞIT
KAYRA DEMİR
Korkuyla yerimden sıçradığımda, uyanmıştım. Odağımı bulmaya çalışırken puslu gördüğüm gözlerimi titreyen ellerimle ovuşturup, önüme düşen saçları geriye atarken, bedenimin gördüğüm rüya yüzünden sırılsıklam terlemiş olduğunu fark ettim. Alnımdaki terleri silerken aklıma gördüğüm rüyanın gelmesiyle hemen elimi indirmiştim.
Boyunu aşan kocaman kanatları ve ensesindeki siyah kanat dövmesi gelmişti aklıma. O gözlerinde ki ifade ve bakışları, sert ama aynı zamanda anlamlı bakan gözleriyle bir türlü aklımdan çıkmıyordu. Korku veren ama bir yandan da güvende hissetmemi sağlamıştı. İki duygunun bir arada olması daha da ilginçti.
Bir yandan da yüzü o kadar tanıdık gelmişti ki, gerçi gelse bile yaşadığım hafıza kaybı yüzünden hatırlamıyordum hiçbir şeyi. Halbuki rüyaydı ama bir o kadar da gerçekçi gelmişti anlayamadığım bir şekilde. Birden bire neden böyle bir rüya gördüğümü de anlamamıştım. O adamın yüzü nereden ve nasıl tanıdık geldiğini de anlamamıştım. Daha fazla o rüyayı düşünmemeli ve bu hastaneden bir an önce çıkmalıydım.
Tam yataktan adımımı atmış çıkacaktım ki odamda ki kapının açılmasıyla hızla geri yattım. Çarşafı üstüme çekmiş gözlerimi kapatmıştım.
"Kağıdı gösterelim, belki bilebilir. En azından bunu yapalım onun için." dedi. Sesinden dün ki gelen doktor olduğunu anladım. Uyuduğumu görünce gideceklerini düşündüğümden ve bahsettikleri kağıdı göremeyecek olmamdan dolayı hızla gözlerimi araladım.
"Uyandınız demek." dedi adam, yanında o dün ki kadınla odanın içene doğru yürürken.
'Evet' anlamında kafamı salladığımda kadına doğru bakmamıştım çünkü kadında hissettiğim duygu sadece sinirden ibaretti.
"Dün size bir kağıt verecektik ama aniden ortadan kaybolduğu için veremedik." dedi adam elinde tuttuğu kağıdı gösterirken. "Kimin aldığını bilmiyoruz ama bu sabah senin odandaki dosyanın içinde bulduk."
Adamın bunu demesiyle kadının yüzündeki ifade değişmiş sinirli bir hal almıştı. Acaba kadının dün aradığı kağıt bu muydu diye düşündüm bir an. Ama o kağıtla ne işi olabilirdi ki? Bu yüzden düşündüğüm şeyin saçmalığı ile tekrardan adama döndüm.
Adam elindeki kağıtları karıştırdıktan sonra bana döndü ve "Buraya getirildiğinizde üstünüzden herhangi bir kimlik yada bir şey çıkmadı ama elinizde bir kağıt vardı." dedi elinde tuttuğu kağıt parçasını bana verirken.
Uzattığı kağıdı elime alıp baktığımda üzerinde yazan yazılardan hiçbir şey anlayamadım.
"Okumaya çalıştık hatta bütün diller de denedik ama bir türlü ne yazdığını anlayamadık, o yüzden bizde bilemiyoruz maalesef ne yazdığını." dedi adam.
Tekrardan buruşmuş kağıda baktığımda şekilli desenlerle yazılmış harfler vardı. Harflerin desenleri garip ve değişikti. Altın harflerle yazılmıştı ve parlıyordu. Baktıkça kendimi, ne yazdığını anlıyormuş gibi hissediyorum. Gözlerimi kıstım ve anlamak için daha dikkatli baktım. Okumaya çalıştığım her bir desenli harfte içimdeki duygu artıyor ve şu ana kadar hissettiğim en huzurlu dakikalardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFRODİT
FantasyBir insan düşünün ki; bedeni insan görünümünde ama ruhu bir kader tanrısı yada tanrıçası.. Kulağa garip geliyor biliyorum, hatta korkunç. İnsanın kader tanrısı yada tanrıçası olduğunu öğrendiğinde aklını kaybetmesine sebep olacak bir şekilde korkun...