5.BÖLÜM: KAMERA
KAYRA DEMİR
Yorgun adımlarla odaya girdiğimde hala hemşire kadının beni o kapıyı açtığımı görmesinin tedirginliği vardı üstümde. Korkacağım son kişi olmasına rağmen, sürekli peşinden ayrılmadığı doktoruna hastaneden kaçmak istediğimi söyler diye tedirgin hissediyordum. Hemşirenin söylediği an doktorun kapıya yığınlarca güvenlik görevlisi koyacağından emindim. O güvenlik görevlileri kapıda nöbet tuttukları andan itibaren benim buradan kaçmam iyice imkansız bir hal alacaktı. O yüzden umduğum tek şey doktora hiç bir şey söylememiş ve söylemeyecek olmasıydı.
Hastaneden kaçmadan önce güvenlik kameralarına bakacaktım. Beni buraya getiren birinin olduğunu söylemişti hemşire kadın, o kişiyi tanımasam bile yüzünü görmek istiyordum çünkü ilerde karşıma çıktığında tanıya bileyim. O yüzden güvenlik kayıtlarının durduğu odayı bulmalı ve kayıtlara bakmalıydım.
Hastaneye geldiğim günden beri aynı kıyafeti giyiyordum ve yeni bir kıyafet almalarını söylemiştim, bir kaçta makyaj malzemesi istemiştim. Hafızamı kaybetmiş, lanet bir hastanede olsam da güzel görünmek istiyordum. İçimdeki insanda hissettiğim duygulardan biriydi buda. Ama yine dediğimi yapmadılar ve sonuç olarak yine aynı kıyafetlerle aynanın karşısına geçmek zorunda kalmıştım. En azından tarak vere bilmişlerdi.
Masanın üzerinde duran ahşap saplı büyük tarağı elime almış uzun, soluk sarı saçlarımı tarıyordum. Gözlerimin içindeki o ifadeyi gördükçe kendime olan güvenim yerle bir oluyordu. O gözlerin içinde kaybolan bir geçmiş vardı, hiçbir şeyden haberi olmayan. Ne kadar güçlü görünmeye çalışsam da kırılgan ve paramparça olmuş bir kız çocuğunun can kırıklıkları vardı o gözlerin içinde. Boş bakışlarına rağmen anlam taşıyordu gözlerim. 'Beni kurtarın' der gibi bakıyordum. Kimsenin gelmeyeceğini bildiğim halde çaresizce bekliyordum.
Belki bu kazayı geçirmeden bu hastaneye gelmeden önce mutlu bir hayatım, bir kardeşim ve bir ailem vardı. Şuan varlıklarından bir haber bu lanet hastaneden kaçmak için plan yapıyordum. Hiçbir şeyi bilmemem, hatırlamamam kendimi çaresiz hissetmeme ve korkmama sebep oluyordu.
Bu hastanede kalırsam başıma daha kötü şeylerin geleceğini hissediyordum. Zaten hastaneye geldiğimden bu yana içimde başka bir insan vardı ve ben onun dediklerini yapıyor gibi hissediyordum. Sanki hafızamı kaybetmeden önceki beni biliyor ve kararları o veriyor gibiydi.
Daha fazla düşünmek istemediğim için ve bir an önce güvenlik kameralarının olduğu odaya gitmek üzere oturduğum sandalyeden kalktım. Bu gece kameralara bakıp yarın gecede hastaneden kaçmayı planlıyordum. Ama yarın nereye çıktığını bilmediğim ve benim kaçarken kullanacağım arka bahçedeki kapı da, güvenlik görevlisinin orada nöbet tutacağını hemşireleri dinlerken duymuştum. Konuşan kızlardan birisinin sevgilisi olmalıydı büyük ihtimal, çünkü neden o saatte kimsenin olmadığı bir yerde nöbet tuttuğundan yakınıyordu. Kız da biliyordu o bahçeye kimsenin gitmediğini.
O yüzden bu gece hastaneden kaçacağım.
Bu kıyafetlerle dışarıda dolanamayacağı mı biliyordum. O gıcık hemşirenin bir kaç kıyafetini alsam sorun etmeyeceğini düşünüyordum. Yada ederse etsin. Hızla odadan çıkıp kıyafet almak için hemşireler için ayrılan giyinme odalarına doğru yürümeye başladım.
Odanın önüne geldiğimde sessiz olmaya özen göstererek kapıyı araladım. Kapının arasından içeriyi gözetlerken kimsenin olmadığına kanaat getirdiğimde kapıyı tümüyle açıp içeri girdim. Benimle ilgilenen kadının isminin yazılı olduğu dolabı bulduğumda hızla karıştırdım ve siyah bir pantolon, siyah kapüşonlu, siyah tişörtü elime aldım. Kadının tek hoşuma giden yönü olabilirdi siyahı seviyor olması.
Kıyafetlerle birlikte odadan hızla çıkarken koşarak kendi odama döndüm. Şuan güvendiğim tek şey bütün hemşire ve doktorların toplantı yapmak üzere bir araya toplanmış olmalarıydı.
Olabildiğince hızlı davranmalı ve güvenlik kameralarını izledikten sonra arka bahçedeki kapıdan çıkıp bu lanet hastaneden ayrılmalıydım. Tek bir kişiye dahi yakalansam bir daha buradan kaçmam imkansız hale gelebilirdi.
Hazırlandığımda odanın kapısını sessizce açtım. Bedenimi çıkarmadan sadece kafamı çıkartıp kimsenin olmadığını bilmesem de garantiye almak için birilerinin olup olmadığına baktım ve neyse ki kimse yoktu. İyice kontrol ettikten sonra odanın kapısını yavaşça kapattım. Sessiz olmaya özen göstererek hızlı adımlarla yürürken bir yandan da etrafa bakıyordum.
Uzun ve geniş koridorda yürürken etraf çok sessizdi ve bu işimi hayli zorlaştırıyordu çünkü attığım adım sesleri boş koridorda yankılanıyordu. Yürüdükçe kaygan zeminde ses bırakıyordum. Duyabilecekleri kadar yüksek sesli olmasa da sessiz bir ortamda duyulabilirdi. O yüzden olabildiğince parmak uçlarımda yürüyordum
Asansöre geldiğimde ilk önce binmeyeyim diye düşünsem de sonradan vazgeçmiştim. Olur da hemşire veya doktorlardan biri asansöre biner ve beni orada görürlerse bütün planım alt üst olurdu. O yüzden sessiz ama hızlı adımlarla merdivenlerden inerken tek düşündüğüm kimseye yakalanmamaktı.
Üst katlara çıkmadığım için güvenlik odasının nerede olduğunu bilmiyordum. Ama alt katta olmadığından eminim o yüzden en üst kattan başlayıp aşağı katlara doğru inecektim.
Tam merdivenden son adımımı atmış köşeyi dönüyordum ki karşıdan gelen hemşireyi görmemle hızla küçük duvarın arkasına sakladım. Hemşire elindeki telefonla uğraşıyordu, iyi ki başını kaldırmamıştı telefondan, yoksa beni görme ihtimali yüksekti. Hemşirenin gözden kaybolduğunu gördüğümde derin bir nefes aldım.
Hastanenin altını üstünü getirdiğimde gezmediğim kat kalmamıştı. Her kata ikişer defa bakmıştım ve en sonunda bulmuştum.
Sessizce kapının kolunu indirdim ve çelik kapıyı araladım. Kafamı bile sokmadan sadece yüzümün yarısıyla içeriyi kontrol ettiğimde içerisi boştu. Hızla eğdiğim bedenimi doğrultup içeri girdim ve ardımdan kapıyı yavaşça kapattım.
Kameraları kontrol eden ekranın önündeki sandalyeye oturduğumda hızla ekranları kontrol ettim. Bir yandan hızla görüntüleri bulmaya çalışıyor bir yandan da kapıya bakıyordum. Hastane önünü gösteren kameranın ekranını bulduğumda, hastaneye getirildiğim tarihi yazdım. Hangi saatte getirildiğimi bilmediğimden bütün günü izlemek zorunda kalmıştım.
Kayıtlar ekranda belirdiğinde hızla öne doğru doğrulup gözlerimi irice açarak ekrana baktım. O kişi beni buraya, gece vakti getirmiş olmalıydı. Çünkü etraf karanlık olduğu için getiren kişinin yüzünü seçemedim. Ama arabadan indirip beni kucağında taşıyarak yere bırakmıştı ve beni taşıyabildiğine göre erkek olmalıydı. Görüntüyü yaklaştırıp iyice yakından baktığımda kesinlikle erkek olduğundan emin oldum. Yüzünü göremesem de en azından cinsiyetini öğrenmiştim.
Görüntüleri sürekli geriye sarıp garip bir şey olup olmadığını görmeye çalışıyordum ama her şey normaldi.
Daha fazla vakit kaybetmemek için hızla bilgisayarı kapatıp her şeyi eski haline getirdim. Kapıyı yavaşça kapatıp merdivenlere doğru koşarken kimseye yakalanmadan bu lanet hastaneden çıkmak, tek düşündüğüm şeydi.
◆◇◆◇◆◇◆
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFRODİT
خيال (فانتازيا)Bir insan düşünün ki; bedeni insan görünümünde ama ruhu bir kader tanrısı yada tanrıçası.. Kulağa garip geliyor biliyorum, hatta korkunç. İnsanın kader tanrısı yada tanrıçası olduğunu öğrendiğinde aklını kaybetmesine sebep olacak bir şekilde korkun...