İtiraf

62 9 0
                                    

Hani hatırlamıştı.
"Tabi ya!" Yatağından atlayıp evin hizmetlisi Soomi'nin getirdiği sütü aldı.
"Lee Jonghyun!"
Soomi şaşkınlıkla sordu:
"Efendim?"
"Ah bir şey yok. Çıkabilirsin teşekkürler."
Kız dışarı çıktı. Hani kurabiyesini sütüne batırıp bir ısırık aldı.
"Aptal mıyım neyim ya! Nasıl unuturum o çocuğu. Ama ne kadar da büyümüş!"
Jonghyun'u gözünün önüne getirdi.
"Chayeon ile yakın arkadaşlardı. Ama Sehun ile çok yakın değildi sanki."
Düşündü. Ortaokulda iken o üçü genelde beraber takılırlardı. Ama Chayeon çoğu zaman Sehun ve Jonghyun arasında kalırdı. İkisi pek de canciğer değillerdi. İkisi de baskın olmak isterlerdi. Böyle durumlarda Chayeon çoğu zaman Sehun'un yanında yer alırdı. Jonghyun'un kendi tayfası vardı. Okulun zorbaları denebilecek kişilerdi. Sehun da pek masum değildi hani ama Chayeon sözünü Sehun'a, Jonghyun'dan daha fazla geçirebiliyordu. Chayeon Sehun'un başını beladan uzak tutmaya çalışırdı.
"O ikisi beraber ne yapıyorlardı öyle? Hem de o saatte."
O an aklına bir şey geldi. Chayeon ona "siz ikiniz çıkıyor musunuz?" Diye sormuştu. Bunu düşününce gülümsedi. Düşüncesi bile güzledi.
"Keşke." Dedi iç çekerek.

Okulda yeni bir hafta başlamıştı. İlk ders zili çalmış herkes sınıfına girmişti. Kore dili ve edebiyatı öğretmeni ve aynı zamanda sınıf öğretmeni sınıfa girince herkes ayağa kalktı. Öğretmenin yanına da okul üniformalı genç bir çocuk vardı. Birlikte tahtanın önünde durdular.
"Günaydın çocuklar. Üzgünüm biraz geciktim. Çünkü size yeni bir sınıf arkadaşı getirdim. Hadi bize kendini tanıt tatlım."
Çocuk sınıf önünde eğildi. Bir baş hareketiyle saçını düzeltti.
"Günaydın. Lee Jonghyun. Ryunghwa Boys School'dan transfer oldum. Umarım iyi geçiniriz." Dedi son derece tatlı ve sempatik bir şekilde. Kızların ağzı açık kaldı. Erkeklerden bazıları ise dik dik ona bakıyordu. Aralarında onu tanıyan çok vardı. Birçoğuyla ilkokul ve ortaokulda aynı okulda okumuştu.
"Cam kenarına geçebilirsin Jonghyun." Dedi öğretmen ve Chayeon'un solunda kalan boş sırayı gösterdi. Jonghyun deneni yaptı.
Chayeon gözlerini ondan ayırmıyordu. Bu gerçekten beklenmedik bir şeydi.
"Selam." Diye fısıldadı Jonghyun otururken.
"Selam." Diye karşılık verdi kız.

Sehun elini kaldırdı.
"Lavaboya gidebilir miyim?" Diye sordu.
"Hayır derse başlayacağım Sehun."
"Gitmek zorundayım." Dedi ve yüzünü Jonghyun'a dönüp ekledi:
"Yoksa kusacağım."
Kadın bir müddet Sehun'a baktı. Ardınan elliye çabuk olmasını söyleyip izin verdi.
Sehun dışarı çıktığında fısıldaşmalar başladı. Öğretmen sesini yükselterek susmalarını söyledi. Chayeon derin bir nefes alıp kalemini sıktı. İşler gerçekten ama gerçekten iyiye gitmiyordu.



Sehun lavoboya girince telefonun çıkarıp polisin numarasını tuşladı. Ama arama tuşuna basmadı. Bir müddet bekledi. Aynadaki yüzüne baktı.
"Ne yapmalıyım?" Diye sordu kendine.
Onu şimdi ihbar edip eziyet çektirebilirdi. Hapislerde sürünmesi için bir avukat ordusu tutabilirdi. Onlar da büyük ihtimalle aynısını yapacaktı. Ama bir kere yalan ifade vermişti. Ve olayın üzerinden neredeyse dört yıl geçmişti.
"Aishh!!!" Telefonu kapatıp cebine koydu. Yüzünü yıkadı.
"Daha kötü neler olacak acaba?!"


O gün okulda sadece Jonghyun'un gelişi konuşuldu. Onu tanımayanlarda böylece tanımış oldu. Onun Sehun ve Chayeon ile iyi arkadaş olduğu, büyük bir ihtimal Chayeon'a aşık olduğu, aşırı yakışıklı ama bir o kadar da kötü karakterli ve zorba biri olduğu dönüp dolaştı okulun koridorlarında.
Hani, Sehun'un bu durgun halini anlıyordu. Okulda şimdi iki tane nefret ettiği kişi vardı. Ve ikisiyle de aynı sınıftaydı.
"Zor değil mi?"
"Ne?" Sehun telefonundan gözünü ayırmadan sordu.
"O ikisiyle aynı ortamda bulunmak."
"Umurumda değiller."
"Bütün gün doğru düzgün konuşmadın ve yemedin. Gerçekten mi?"
"Beni düşündüğün için sağ ol Hani ama gerçekten! Ne dememi bekliyorsun?"
Hani ellerini birleştirdi.
"Tamam." Başını eğdi.
"Bir şey sormuyorum."
Sehun oyununa geri döndü. Baş parmakları telefon ekranında hızlı hızlı hareket ediyordu.

Deep Breath (Sehun+Suzy)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin