İyi okumalar.:)
Çıplak ayaklarımın altında çimeni hissederken güneşe doğru yüzümü çevirdim. Gözlerimi kapattım. Hafiften esen meltem fısıldıyordu kulağıma... yağmur sonrası toprak kokusu.. derin bir nefes aldım ve geri verdim. Bir kaç dakika bile olsa içim huzurla dolmuştu.
Nasıl olurda, her an her moda girebilecek bir insanla bu derece samimi olabiliyordum? En önemlisi ondan kopamıyordum. Dengesizdi. Bir gün aynı dengesizliği bende de yaşayacak diye çok korkuyorum... Sanırım alışmaya başladım. Bütün bu olanlara. Ne kadar imkansız gibi dursada. Aynı gün hem ağlayıp hem gülüp hemde nasıl sinirlenir bir insan? Hadi günü geçtim, dakikalar içinde bir insanın modu nasıl değişebilir ki? Bir insan hem insaflı hemde nasıl psikopat olabilir ki? Kesinlikle Ateş işte tam buydu.
Derin bir nefes aldım ciğerlerim temiz hava ile dolduğunda geri bıraktım.
Hala yaşadığım herşey bana saçma ve imkansız geliyordu . Güzel bir rüyadaydım yada bir kabusta fakat uyanmak istemiyordum.
Gözlerimi açtım güneş ışınları gözlerimi acıtıyordu. Sağ elimle güneşi kapattım. Tam yanımda duran ağacın gölgesine oturdum. Islaktı ama çamur değildi. Sırtımı ağaca yasladım. Gözlerimi tekrar kapattım , kendimi kuş cıvıltılarına bıraktım.
Aklımdan bir türlü silinemeyen o adamın görüntüsü. Midem kalkıyordu fakat ne yapsam da çıkmıyordu aklımdan. Ateş herşeyi baştan aşağı anlatmıştı bana. Adam çocuk sapığı, katili her türlü şeydi yani. Defalarca davası olmasına rağmen hepsinden de yırtmış bir katil. Tüylerimin diken diken olduğunu hissettim. Ateş ne kadar istemesem de ona İnanabilmem adına o adamla ilgili bir kaç video izletmişti.
Elimle midemi tuttum. Bu sefer kusabilirdim.
Ateş'e adamı nasıl bulduğunu sorduğumda yakın bir arkadaşanı para karşılığı kardeşi
İle tehdit ettiğini söylemişti. Aşağılık herif! Pekala artık o kadar da umrumda değildi adam . Adı neydi Bilal? Bedirhan? Hatırlamak istemiyorum. Neyse ne!Ama hala öldürmek dışında başka yollar olabilirdi diye düşünmüyor değilim.
Gözlerimi açtım. Karşımda duran Ateş'e zıt olan beyaz evi incelemeye başladım. İkinci kattaki bir pencerede öylece durmuş bana bakam adamı inceledim. Siyah giyinmişti. Beyazların içinde siyah bir şey. Siyah mükemmel bir detay.
Bacaklarımda hissettiğim ıslaklıkla yağmurun tekrardan başladığını anladım. Kafamı gökyüzüne çevirdim git gide hızlanan yağmur altında ayağa kalktım. Yağmuru çok seviyorum. Hatta çocukken şemsiye ile gezen insanlara çok kızardım. Hiç bir zaman kaçmamıştım yağmura. Bana annemi hatırlatıyordu. Bir anı yada annemin yağmuru sevdiğinden değil, hatırlatıyordu işte... tarif edilemez bir şey.
İki elimle kolyemi kavradım. Küçük bir buse kondurdum kolyeme. O tekrar boynumdaki yerini alırken, ıslanan bedenime çamur olan ayaklarıma aldırmadan kendi etrafımda dönmeye başladım. Gözlerimi sımsıkı kapattım. Yağmurun beni alıp annemin yanına götürmesi için. Çocukken yaptığım bazı şeylerden biriydi.
Üzerindeki Ateş'in oldukça uzun tişörtünden başka bir şey yoktu. Bana kıyafet alıcaktık fakat ne zaman alacağımızı bilmiyorum.
Yağmur daha da hızlanmıştı. İçimde huzur dışında başka bir şey yoktu. Şimşekler çakmaya başlamıştı. Neden insanlar şimşek seslerinden korkardı ki? Huzur vericiydi bence.
Başım döndüğü için sabit durdum. Gözlerimi eve çevirdim. Kapısı açılmıştı. Siyah bir şey ordan el kol yapınca, başta komik dursada Ateş'in ciddi bir şekilde beni içeri çağırdığını farkettim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZ
ChickLit"Yanımda kimse olmadığından değil yalnızlığım, yalnız olduğumu söyleyebileceğim kimse olmadığı için yalnızım ben." ~Ahmet Altan "Hepimiz zaten deli değil miyiz?" Su ve Ateş... Annesini yıllar önce kaybetmiş bir kız, baba sevgisi desen o da yok. Son...