MrsLisa2 ❤Bölüm biraz aceleye geldi :\ kusura bakmayın :(
Boynumun ağrısı ile yavaşça gözlerimi araladım. Sabah olmuştu. İçeri giren güneş ışınları adeta huzur veriyordu. Ellerim ile gözlerimi ovşaladım kendime gelebilmek için bir kaç saniye bekledim. Ardından boynumun tutulduğu koltuktan kalkmak için doğrulmaya çalıştım. Fakat belimi saran bir şey hareket etmemi engelliyordu.
Gözlerimi bedenimi ele geçirmiş olan Ateş'e diktim. Yüzünü karnıma gömmüş, bir kolu ile de belimi sıkı sıkı kavramıştı. Ellerimle onu inciletmemeye gayret ederek zor da olsa kolunu ittirdim kolundan kurtularak, kafasının altına iki elimi de yerleştirdim. Yavaşça koltuktan kalkarken Ateş'in de kafasını yastığın üstüne
koymaya gayret ettim.Ateş'i koltuğa yerleştirmiştim. Fakat uykumu hala alamamıştım. Yukarı çıkıp herhangi bir odada yatsam fena olmayacaktı.
Gözlerim tekrar Ateş'e takıldığında, kaşları çatılmıştı. Kabus görüyor olmalıydı. Ateş'e doğru eğildim. Alnı ter içinde kalmıştı. Dudakları da titriyordu. Ateşi mi çıkmıştı acaba? Elimin tersini Ateş'in alnına koydum. Sadece terlemişti. Elimi tam çekecekken bileklerimi sızlatacak bir şekilde eli ile bileğimi kavradı.
"Anne, gitme! Lütfen bırakma beni!" Bileğimi çekiştirirken Ateş'in ağızından çıkan kelimeler ile durdum. İçim hüzün ile kaplanırken Ateş'e baktım. Gözleri hala kapalıydı. Bileğimi de sıkı sıkı kavramıştı. Yavaşça koltuğun yanına, yere çöktüm. Bir dirseğimi koltuğa yaslarken, diğer kol bileğimi de Ateşten kurtardım. Yüzümle yüzü arasında santimler vardı. Elimle saçlarını okşamaya başladım.
Kendimi yerin en dibinde boğuluyormuş gibi hissediyordum.
Ateş tekrar bileğimi kavradığında ani olduğu için yerimden zıpladım.
"Anne! Lütfen... ama çok seviyorum ben seni!" Ağzında anlamadığım bir kaç cümle daha geveledi. Ateş'in göz pınarlarından bir kaç damla kendini serbest bırakırken, yanağından akışını izledim. Etraf bulanıklaşmaya başlayınca ağlamak üzere olduğumu anladım.
İçim parçalanmıştı. Herkes ağlayabilirdi... fakat bir erkek ağladığı zaman kendimi tutamaz bende ağlardım. Hele ki bu kadar derin biri ise...
Ateş gözlerini hızla açtı. Bir süre bana şaşkın bir şekilde baktı. Kirpikleri ıslanmıştı. Parmaklarımı yanağına götürerek okşadım.
Bir kaç saniye nefesim kesilecekmiş gibi oldu. Ateş elimi iterek yattığı yerden doğruldu. Bende onun yanına yerleştim.
"At-"
"Tek kelime daha etme." Çene kasları seğirirken gözlerini halıya odakladı. Ne diyeceğimi anlamıştı. Bende zorlamayacaktım. Elleriyle saçlarını bir süre karıştırdı. Ardından ayağa kalktı. Olduğu yerde başı dönmüş gibi sendeledi. Bir kaç saniye gözlerini yumdu. Kendine geldiğinde merdivene yöneldi.
Gözden kaybolana dek Ateş'i izledim. Rüyasında ağlamıştı. Ve bu benim paramparça olmama yetecek bir sebepti.
Ateş'e kahvaltılık bir şeyler hazırlamalıydım. İyi bir güne başlamamıştı.
Bu katta bulunan küçük banyoda elimi yüzümü yıkadım. Kendime gelmem çok sürmemişti.
~~
Buzdolabını açtığımda içi boş değildi tamamen dolu DA değildi. Tahmin ettiğim gibi Ateş bey saçma salak şeylerle doldurmuştu. Hazır yiyecekler dışında bir şey bulamıyınca yüzümü ekşittim. Yemek yapacağıma inanmıyordu. Evet kesinlikle beni beceriksiz sanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZ
ChickLit"Yanımda kimse olmadığından değil yalnızlığım, yalnız olduğumu söyleyebileceğim kimse olmadığı için yalnızım ben." ~Ahmet Altan "Hepimiz zaten deli değil miyiz?" Su ve Ateş... Annesini yıllar önce kaybetmiş bir kız, baba sevgisi desen o da yok. Son...