İki yıldan sonra, gelmişti Karan...
Ve şu anda karşısında durup onun asansöre binmesini bekliyordu...
Ne yapacaktı genç kadın? Adım atsa binecekti asansöre ama o hiçbir şey yapamıyordu. Başını da çevirememişti. Karşısındaydı işte. Hasretiyle kıvrandığı adam karşısındaydı. Onun Karan'ı... Onun kocası. Sevdiği. Şu iki yıldır hem nefret edip hem de delicesine sevdiği adam karşısındaydı.
O binmeyince kapanan asansör kapısını Karan eliyle durdurdu. Hala Berfin'e bakıyordu. Sadece bakıyordu ama binmesini beklediği de çok barizdi.
Berfin derince bir nefes almak istedi. Sonra da ağlamak. Aylardır ağlamadığı kadar çok ağlamak istiyordu. Ardından sarılacaktı Karan'a. En son da kafasını duvarlara vururdu.
Ama bunların hiçbirini yapmadı. Duygusuz olmalıydı. Bu adam hiçbir şeyi hak etmiyordu. Ne aşkı. Ne de nefreti...
O da yüzündeki donuk ifadeyi bozmadan girdi asansöre. Geniş asansörde bir yanda Karan, diğer yanda Berfin duruyordu. Aralarına bir adam daha sığardı. Kapı kapanınca Berfin kocasının varlığının daha bir farkına vardı. Onun bu cüssesini... kokusunu... varlığını özlemişti. Onu sarmak istedi. İki yıl önce beraber yattıklarında sarıldığı gibi sarılmak.
Ama iki yıl... Koskoca bi' iki yıl vardı aralarında. Ama bu da önemli değildi. Eğer Karan yalnız gitmiş olsa, Berfin onu gördüğü anda sarılır, yapışırdı özlediği dudaklara.
Ancak Karan eski aşkıyla gitmişti... Hem de karısının gözlerinin içine bakarak. O anları yine hatırladı. Vücudunu kasıyordu baştan beri. Ona bir tepki vermemek için, ona dönüp bağırmamak için susuyordu.
'Neden geldin?!' demek istiyordu, 'Neden bunca zaman sonra geri geldin?!'
Yine sustu. Bundan sonra Karan'a konuşmayacaktı. Zaten genç adam şirkette çalışmaya başlayacaksa, Berfin hemen bırakacaktı işi. Gerekirse çalışmazdı. Ama bu adamla aynı şirkette olmayı bırakın, aynı havayı solumak bile sinirlerini bozuyordu.
Asansörde bulunan demirlere tutundu. Dik durmaya çalışıyordu. İki kat inecekti sadece ama sanki yirmi kat iniyorlardı, zaman geçmiyordu bir türlü. Daha ne kadar bu küçük yerde tıkışıp kalacaktı ki? Hem de bu adamla... Yandan bakış attı ona. Sakalları uzamıştı. Bu iki yıl ona bambaşka bir hava katmıştı sanki. Saçları da hafiften uzamıştı ama kıvırcıklığı aynıydı... Önceden olduğu kadar yumuşaktı muhtemelen. Ne çok severdi onun saçlarını okşamayı...
Kendini durdurmasa iç çekecekti! Ne oluyordu yahu?! Aşık da olsa, hasretinden de ölse, bu adam onu sevgilisi için bırakmamış mıydı? Bahanesinde haklı olabilirdi, uzaklaşmaya ihtiyacı olabilirdi ama Gökçe'yle gitmesinin bir bahanesi olamazdı. O yüzden, aşkını, özlemini içindeki bir kutuya sımsıkı kapatıp, sadece öfke ve nefretini dikkate alacaktı. Yoksa, çok acı çekerdi.
Niye gelmişti acaba... Bu kadar yıl sonra, bu kadar can acısından sonra... Berfin hala onun gittiği günün etkisindeydi. İki yıl olmuştu ama sanki dün yaşanmıştı o kara olay... Yalvarışları, ağlayışları... Bunları unutamazdı Berfin. Gururunun ayaklar altına alınması bir yana, aşkı bile ayaklar altına alınmıştı... Gitmişti kocası. Evliliklerinin birinci haftasında karısını ardında bırakabilmişti.
Bunlara rağmen, elleri karıncalanıyordu... Bu kadar mı gurursuzdu? Bu kadar mı aşağılık bir insandı? Hiç mi kendisine saygısı yoktu da, ona bunları yaşatan adam için elleri karıncalanıyordu? Ona uzanmamak için zor tutuyordu kendisini, işte asıl mallık buydu. Mantığının işlevini kaybettiği, duygularının bedenini ele geçirdiği an buydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
❀Yasak❀Tamamlandı❀
قصص عامةKapak Tasarımı : Sofirella- (Teşekkür ederim :) ❀❀ Berfin ile Karan küçüklükten beri yan yanaydı. Kendileri de dahil kimse onları ayrı düşünemezdi. Bunda kötü bir şey de yoktu. Herkes gibi onlarda birbirilerine en fazla dost/kardeş gözüyle bakıy...